Toplumun çimentosu: İnfak 3

“Ve kendi istek ve arzularına rağmen muhtaçlara, yetimlere ve esirlere yedirirler;”(76 İnsan 8)

“Sadakalar/zekâtlar Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, zekât memurlarına, gönülleri ısındırılmış olanlara, kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihad edenlere, yolda kalana/toplumun bitirilemeyen işlerine aittir. Allah hakkıyla bilen, işini yerli yerince yapandır.”(9 Tevbe 60)

“Sadakalarınızı, kendilerini Allah yoluna vakfedip yeryüzünde çarşı pazar dolaşmayanlara veriniz. Durumlarını bilmeyen, iffet ve dilenmemelerinden dolayı onları zengin sanır; sen onları yüz ifadelerinden tanırsın. İnsanlardan arsız bir şekilde istemekten kaçınırlar. Onlara ne iyilik yaparsanız, doğrusu Allah hepsini bilir.”(2 Bakara 273)

“Fakat insan, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuşun ne olduğunu sen nereden bileceksin? Köle âzat etmektir veya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut toprakta sürünen bir yoksulu doyurmaktır.”(90 Beled 11-16)

İnfakın sonuçları

Rasulullah Mekke’den, Medine’ye hicret etmesi. Ensar ve muhacirleri kardeş kılması, ayrı ayrı kültürdeki bireyleri tek bir toplum yapması. Tarihte görülmemiş bir toplum inşasıdır.

Vahi olunan bir ayet, tesis edilen kardeşlik bağını onayladı ve iman kardeşlerini övdü:

“Daha önce Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine hicret edenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile muhâcirleri kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin kıskançlığından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.”(59 Haşr 9)

Müminlerden birinin bir diğer mümine üç günden fazla küs durmamasının helal olmadığını, bir müminin kedisi için istediğini din kardeşi içinde istemedikçe gerçekten iman etmiş olmadığını bildirdi. Aranızda hediyeleşin diyerek, karşılıklı hediyeleşmenin dostluğu pekiştirmekteki önemine dikkat çekti.

Müslümanlar ise tüm bu hatırlatma, uyarı ve emirlere titizlikle uydular. Bu konuda Ebu Talha’nın durumu önemli bir örnek teşkil etti. Ebu Talha’nın hurmalıkları vardı. Bu bahçelerden en iyisi de Mescid-i Nebi’nin yanında idi. Beyruha ismiyle anılan bu bahçe çok değerliydi.

“Sevdiğiniz şeylerden başkaları için harcamadıkça iyiye ulaşamazsınız; her ne harcarsanız şüphesiz Allah ondan tamamıyla haberdardır.”(3 Ali imran 92)

Ayeti vahiy olunca, Ebu Talha, Rasulüllaha gelerek ‘Ey Allah’ın Rasulü! Allah sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça ‘iyi’ ye ermezsiniz’ diyor. ben bahçelerim içinde en çok Beruha’yı severim. Ben onu Allah için sadaka olarak veriyor ve karşılığında Allah’tan hayır diliyorum. Bu bahçeyi nasıl istersen öyle yap’ dedi. Rasulüllah, Ebu Talha’nın bu davranışına çok sevindi ve ‘işte sahibine kazandıran mal’ dedi. Sonra ‘Ben bu bahçeyi başkalarına değil, yakın akrabalarına vermeni uygun buldum’ dedi. Ebu Talha ‘Nasıl istiyorsan öyle olsun ey Allah’ın Rasulü! Dedi. Sonra o bahçeyi yakın akrabaları arasında paylaştırdı.

Bu kriterleri hayata geçirdikçe Allah’ın izni ile faize gerek kalmaz. Gerek sivil toplum olarak, gerek birey olarak elimizden geleni yapmak zorundayız. Vazifemiz bu… bir sonraki yazım infak nasıl yaparız. Birey olarak mı? Dernek mi? Vakıf mı? Sivil toplum mu?..Bitti

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi