“Sanat”sız sokağın sanatçıları

Günlerden Cumartesi. Hava kararsızlığı kırıp güneşli bir günle gönülleri tamire uğraşıyor. Yağış yok…

Tatil günü ve güneşli hava olur da dışarı çıkmamak olur mu?

Caddeler, sokaklar insan kaynıyor. Bir arkadaşım kötü bir benzetmeyle bu gibi günler için “ipini koparan buraya gelmiş” derdi.

Ofis’teki Cami Sokaktayım. Ancak sanat sokağı/kafeler sokağı olarak da anılıyor. Bir ara Cafeler Sokağı diye bir tabela asılmışlığı da var.

Cami var, sanat yok ancak, kafelerden geçilmiyor. Diğer işyerleri kafelerin arasına serpiştirilmiş gibi bir görüntü var.

Sanat Sokağı ismi sanat düşünülerek bırakılmış ancak spontane mi bilerek mi oldu bilinmez zamanla kafelerle doldu. Maya tuttu da ticari kaygıların gölgesinde bu haline dönüştü.

Sanat sokağının kısa tarihinin ardından gelelim esas mevzuya…

27 Nisan günü cadısı, prensesi, prensi, tweetysi vs. kıyafetli bir grup tiyatrocu çocuklar için sokak boyunca bir gösteri gerçekleştirdi.

Akşam saatlerinde ise Meva Sanat Atölyesi Bilinç 6 Uçuk Tiyatro Topluluğu ise çocuk yaşta evlilikler, kadına şiddet ve çocuk istismarı konularında farkındalık yaratmak amacıyla ufak bir gösteri sahnediler.

Harika bir gösteriydi.

Çocuk yaşta evliliği simgeleyen okul önlüklü bir tiyatrocu, izleyicilere çocuk istismarı konusunda unutamayacakları bir gösteri sundu.

Öylesine gerçek, yaralayıcı bir o kadar da sarsıcıydı.

Bir sokak gösterisi için hatrı sayılır bir seyirciyle hem de…

Kafeleri, evlerin camlarında, balkonlarında insanlar dikkat kesilip izlediler.

Kadın, erkek, çocuk onlarca kişi bir an gözlerini ayırmadan,

Sanki hipnotize olmuşçasına izlediler…

Çıt yoktu izleyicilerde.

Etkileşim harikaydı.

Sanat sokağı bu adla anıldığından beri bu kadar sanatla hasbi hal olmamıştı desem yerindedir.

Sokak kalabalık, tiyatro sokakta, seyirci sokakta…

Bir hatırlatma yapmak da fayda var sanırım.

Tiyatrocuların kendi ifadeleriyle Kafelerde, okullarda ve AVM’lerde daha önce yapılmasına rağmen; Diyarbakır’daki ilk sokak gösterisiymiş bu...

Sanatta amatör ruh önemli.

Gönüllülük ve bireysellikten/gruplaşmaya sorumluluk esaslı ve kısıtlı imkanlarla harika bir etkinlik…

Devamını bekliyoruz.

(Not: Başlık Fareli Köyün Kavalcısı gibi durmuş değil mi?)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi