Ramazan Karadeniz

Ramazan Karadeniz

Ramazan Karadeniz yazdı: Geçmiş zamanın gölgesinde

Muhterem okurlarım,

Bir insanın ortalama yaşı yetmiş yıldır.  Zaten insan beli bir yaştan sonra elden ayaktan düşer. İnsan bu hayatta iki kere başkalarına muhtaç olur. Birincisi çocukken, anne ve babasına. Yaşlanınca vefalı çocuklarına muhtaç olur. Bu kısır döngü sonsuzluğa tekabül eder. Hayatın bize altın tepside sunduğu tek şey zamandır. Hayat bize mal mülk, nasip, güzellik cömertçe sunmadığı için zaman zaman isyan ederiz.

Birileri, elbet çıkıp alın terinize saygısızlık yapacaktır. Hakkınızı barbarca yemeye yeltenecektir.  Ya da dost maskeli biri çıkıp.  Ansızın bir vakitte size ihanet edebilir. Geçmiş zamanın gölgesinde geldiği idea eden beş kuruşluk biri.  Hayallerinizde dalga çekip bir kâğıt parçası gibi buruşturup, çöp tenekesine atacaktır ve siz bu tüm olanlara sineye çekebilirsiniz. Ya da bir şekilde af edilebilir. Değerli okurlarım, bu hayatta asla af edilmeyen tek bir şey vardır. O da “zamandır” birisi, birinin zamanı ondan çalarsa ona en büyük kötülüğü yapmış olur. Bir yazar dostum bu sözünü anımsadım. “Beni af et değerli, zaman en değerli zamanımı değersiz insanlarla harcadığım için”

Zamanınızı sizden çalan biri suçsuz yere cezaevinde yatmakla eşdeğerdir. Yani özgürlüğünüzü mutluluğunuzu sizden alır. Başka hayalleri kurmanıza engel olur. Harcanılan para bir şekilde telafi edilir. Ya zaman asla, zaman bizim kırmızı çizgimizdir. Ve şunu asla ama asla unutmayın. Zamanınızı boşa harcamaya neden olan kim olursa olsun. O sizin en büyük düşmanınızdır. Bunu böyle beleyin. Onun gizemli sözcüklerine itimat etmeyin. Onu af ederseniz. Önce kendinize daha sonra en değerli zaman ihanet olmuş olursunuz. Sözüm ona, çevremizde bizim zamanımızı çalan niceleri var. Birde peşin konuşup dürüstlük abidesi gibi her sabah ona bir selam vermemizi isteyen yüzsüzlerle dolu…

Ant olsun ki! Onlar yeryüzünde dolaşan en büyük bozguncuları ve hırsızlarıdır. Onlara itimat etmemeliyiz.  Onlar ki; soyut zamanın gizli maskeli hırsızlarıdır.

Geçen her zaman bizden gidiyor. Bedenimiz biraz daha yorgun ve bitkin düşer. Örneğin eskisi gibi koşamayız ve eskisi gibi hayal kuramayız. Yaşımız ilerledikçe, kurduğumuz hayallerimizde azalır. Sabah uyandığımızda aynanın karşısına geçtiğimizde şakaklarımızda gördüğümüz ilk beyaz saç teli, ne kadar korkutucu bir boşluktur. Günlerce o boşluğun içinde umarsızca dolaşırız. Azrail’in bize verdiği ilk selam saçlarımızdaki ilk beyaz teldir. Çoğumuz saçlarımızdaki ilk beyaz teli çekeriz. Her şey yoluna girdiğini, zamanı geri sardığımızı sanırız. Oysa birkaç gün sonra saçlarımızda bir tutam beyaz saç gördüğümüzde, bakışlarımız geçen boş zamana çivilenir.

Zaman bir kuş misali  elimizde uçup gitmiştir. Artık yorgun ve argın bedenimizle bizden çalan değerli zamanın peşine düşeriz. Her çıkmaz sokakta boşa harcadığımız zaman karşımıza çıkar. Biz utancımızda başımız eğip onun yüzüne bakma cesareti bile gösteremeyiz. Alnımızdaki kara lekenin mimari kim?  O dinç canlı zaman şimdi yorgun ve hastadır kucağımızda. Bir çocuk misali savunmasızdır… Her gece yalnızlık nöbeti geçiren zaman. En güzel rüyalarımız bölük pörçük.  Biz şimdi deliksiz uykuya hasta ve hasretiz… Bir zamanlar zincire vurduğumuz zamanın zincirini zifiri karanlıkta kim kırdı?

Harcanan hiçbir zaman geri dönüşümle geri gelmez. Arada çok zaman geçer biz yine aynanın karşısına geçip, solmuş pörsümüş cehremize bakarız. Oysa bizi yaşlı gösteren aynada nice hikâyelere şahit olmuştur. Bizimde aynanın karşısında yaşanan binlerce hikâyeden farksız değildir.

Şimdi tüm saçlarımız beyazlamış. Bu seferde beyazlar içinde siyahları ararız. Bulduğumuz siyah saç telimizi özenle onu incitmeden beyazlar içinde çekeriz.  Çünkü o gençliğimizde bize miras kalan tek şeydir. Bizim tek tesellimiz o cansız ve gençliğimizin izini taşıyan o siyah saç telinde başka bir şey değildir.

Hoş ve boş sözlerin arkasında bize el sallayan bir zamanla hayatta elveda ederiz…

Geçmiş zamanın gölgesindeki, güzel anılar sizinle olsun.

“Hayat uzağa fırlatılan birkaç anıdan ibarettir.”

Ruhumla kalbinizi selamlıyorum…

Başka bir yazıda görüşmek dileğiyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ramazan Karadeniz Arşivi