Kapsama alanı dışında deprem

Kapsama alanı dışında deprem
İstanbul, 26 Eylül günü 5,8 şiddetinde bir deprem ve hatırı sayılır bir uyarıyla sallandı. 83 milyon kişiye ulaşan Türkiye nüfusunun yaklaşık...

İstanbul, 26 Eylül günü 5,8 şiddetinde bir deprem ve hatırı sayılır bir uyarıyla sallandı.

83 milyon kişiye ulaşan Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 20’si yani 16 milyona yakınının yaşadığı İstanbul, her ilden, ilçeden insanları barındıran devasa yığılmanın olduğu bir şehir.

Mümkünü belki de aşan en az hasarla (sekiz hafif yaralı ve yeterince az maddi kayıplar) depremin atlatılması sevindirici.

İnsanların sokağa döküldüğü panik ve korku anlarında yaşanan ilginç bir durum hepinizin dikkatini çekmiştir sanırım.

GSM operatörlerinin içler acısı hali!

Düşünün en lazım olan anda cep telefonları çekmiyor.

Çocuğu, annesi, babası, kardeşi, amcası, dayısına ulaşmaya çalışan milyonlarca insanı gözünüzün önünde canlandırın.

Yani Türkiye’nin neredeyse tamamı en olmaz anda kapsama alanı dışında kalıyor.

Whatsap uygulaması olmazsa neredeyse birilerine ulaşmak imkansız olacak.

Bu şiddette bir depremde telefon hatları kesiliyorsa “olası bir büyük depremde ne olur?” düşünün artık.

Çarşaf çarşaf reklamlarla müşteri kapma yarışında olan, kapsadıkları alanı ve teknolojik üstünlüğü öve öve bitiremeyen ve bu uğurda büyük paralar harcayan devasa GSM holdingleri, milyonlarca insanı, en ihtiyaç duyulan ve hayati önem taşıyan zaman diliminde kapsama alanı (buna yaşam alanı dışı da diyebiliriz) dışında bırakıyor bir anda.

Deprem kadar bu içler acısı durum da iyi irdelenmeli.

Birincisi ve en görünen tarafıyla altyapıya gereken önem verilmiyor.

GSM holdinglerinin sorumsuzluğunun az hasarlı bir musibet anında ortaya çıkması bir yerde sevindirici!

Ne yapalım bin nasihate bedel musibete sevinir hale geldik memlekette.

Peki, tek sorumlu bu dev holdingler mi?

Tam burada holdingleri kontrol eden devlet mekanizmasının (bu da Ulaştırma Bakanlığı oluyor herhalde) eksikliğini gözler önüne seren arka plan da kendini fazlasıyla hissettiriyor.

Dahası da var.

Özel iletişim vergisi, deprem vergisi, toplanma alanları vs…

Her biri depremle alakalı farklı mevzular olsa da sorunun birleştiği can alıcı nokta aynı: Kontrol ve denetleme mekanizmasının işlevsizliği.

Bu işlevsizliğin sebeplerini tartışmak ayrı bir konu.

Uzatmadan son noktayı koyalım: Bazı anlayışlar, insan hayatının önünde seyretmeye hala ve göstere göstere devam ediyor memleketimde!

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.