Yûsif Bedirxan

Yûsif Bedirxan

Gündeme dair kelamlar

Gündemimiz kuşkusuz Covid-19. Sağlık Bakanlığı verileriyle ilgili ciddi eleştiriler var. Bu konuda Türk Tabipler Birliği’nin açıkladığı veriler alternatif oluşturuyor.

Önceki gün CHP Ordu Milletvekili ve İç Hastalıklar Uzmanı Mustafa Adıgüzel, Türkiye'de koronavirüs vaka ve can kaybı verilerinin gizlendiğini öne sürdü ve "16 bin yeni vakamız vardır. Bakan bir sıfır atmaktadır. Türkiye'de gerçek vefat sayısı 23 bindir" dedi.

Adıgüzel, "Bu, Türkiye'nin dört bir tarafından meslektaşlarımızdan, Sağlık Emekçileri Sendikası'nın üyeleri, büyükşehir belediyeleri ve CHP'li belediyelerden aldığımız verilerle oluşturduğumuz bir tablodur" diyerek Sağlık Bakanlığı verilerine göre daha ciddi bir sonucu içeren başka bir tablo olduğunu belirtti. Türkiye genelinde günlük hasta sayısının 16 bin olduğunu ve bakanlığın bir sıfır attığını söyleyen Adıgüzel, her bin testten 150'sinin pozitif olduğunu söyledi.

Diyarbakır Tabip Odası da (DTO) Temmuz- ağustos ayını kapsayankendi derlediği verileri paylaştı önceki gün. Raporda, Diyarbakır’da 1 Haziran sonrası önlemlerin gevşetilmesiyle  birlikte vakaların çok hızlı şekilde arttığı belirtildi ve bazı günler vakaların 650-700’yi bulduğu ifade edildi. Raporda özetle şöyle denildi:

* 700 ün üzerinde hasta kliniklerde 135’in üzerinde hasta yoğun bakım ünitelerinde yatmaktadır.

* Bu süreçte ulaşabildiğimiz kadarıyla 600’e yakın sağlık çalışanına Covid-19 tanısı konuldu.

* 2.ve 3. basamakta uygulanan katı Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) nedeniyle Aile Sağlığı Merkezleri’nde (ASM) hasta yoğunluğu artmıştır. Hasta sevkleri ciddi sorun alanı haline gelmiştir.

* Özel hastanelerde teste ulaşım problemi devam etmektedir. Şehrimizdeki bazı özel hastaneler Covid pozitif hasta kabul etmemektedir. Mevcut durumda pandemi hastanesi olarak kabul edilen merkezlerde yer kalmadığı, yatırılarak takip edilmesi gereken hastaların evlerine gönderilerek tedavi edilmeye çalışılıyor.

GAZETECİLİK TEHLİKELERLE DOLU BİR MESLEK.

Gerek iktidar ve gerekse yerelde güç devşiren kesimler açısından hak odaklı gazetecilik anlayışı çoğu zaman hedef haline getiriliyor.

Gerek fiziki saldırılar ve gerekse uydurulan kılıflarla illegal gösterilerek hedefe oturtulan gazeteciler açısından bu olumsuzlukları aşmak çoğu zaman güç.

Bunun örneklerinden birini geçtiğimiz günlerde yaşadık.

Bir yangın haberi için olay yerine giden İhlas Haber Ajansı Muhabiri Murat Başal ile Demirören Haber Ajansı Muhabiri Emrah Kızıl, bir grubun bıçaklı saldırısına uğradı.

Düşmanca saldırı sırasında bir meslektaşımızın burnu kırılırken diğer arkadaşımız ise bıçaklarla çeşitli yerlerinden yaralandı.

Olayın perde arkasında ise koronavirüs tespiti yapılan ve bulundukları evde karantinada olan kişilerin çıkardığı yangın oluşuydu ve bu kişiler gazetecilere saldırdı yetmedi güvenlik güçlerine de saldırdı.

İşin ilginç yanı; böylesine bir hengame sonrası gazetecilerin de şikayetiyle gözaltına alınan 3 kişi nöbetçi savcı talimatıyla gece serbest bırakıldı.

Yaşananlara tepki gecikmedi.

Basın örgütleri hem yaşanan olaya hem de saldırganların serbest bırakılmasına haklı olarak tepkilerini ardı ardına yaptığı açıklamalarla gösterdi.

Bir şey değişti mi?

Maalesef hayır.

Yaşananlar yapanların yanına kâr kaldı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yûsif Bedirxan Arşivi