Sosyal Medya Günlüğü

Geçen gün, sosyal medyada ve bazı internet sitelerinde annesinin battaniyeden yaptığı çantayla poz veren bir ilkokul öğrencisinin fotoğrafı paylaşıldı. Fotoğraf, çocuğun öğretmeni tarafından belki yeni bir çanta temin edebilmek belki “bakın ne kadar yaratıcı anneler var!” demek ve belki de Muş’un Korkut ilçesinde yaşayan insanların maruz bırakıldığı yoksulluğa işaret etmek için çekilmiş ve internet ortamında paylaşılmıştı.

Çanta ama nasıl bir çanta?

Anne,çocuğuna  eski bir battaniyeden yaptığı sırt çantası yapmış ve okula göndermiş. Yoksulluğu anlatan bir fotoğraf.

Bu fotoğraf görenlerin vicdanını sızlattı. Anneyi onurlandırmak için bu fotoğrafı sosyal medya hesabından paylaştığını söyleyen öğretmen ise görevinden uzaklaştırıldı.

Neden acaba?

Dolandırıcılıkta ve özellikle televizyonlarda yapılanların haddi hesabı yok ve cezası da yok!

Manisa'nın Turgutlu ilçesinde yaşamını sürdüren Kerim Aydın, kahvede otururken, televizyonda izlediği reklam üzerine cep telefonu siparişi verdi. Aydın, 3 gün sonra gönderilen mesajla ürünün kargo şubesine ulaştırıldığını öğrendi.

Siparişini almak için şubeye giden Aydın, 198 lira yatırdı. Cep telefonu beklediği kutuyu açan Aydın, içinde cinsel ürünler olduğunu gördü.

Turgutlu Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’ne başvuran Aydın, “Giden paradan çok, kutunun içinden çıkan sprey ve kremler moralimi bozdu. Karı- koca 1500 lira emekli maaşıyla geçiniyoruz. Hem dolandırıyorlar hem de kendilerince espri yapıyorlar” diye konuştu.

Başkalarının da dolandırılmaması için şikayetçi olduğunu belirten Kerim Aydın, kutudan çıkanları gösterirken, sitede yazan telefonu aradığında da yüzüne kapattıklarını söyledi.

Ne ilk ne de son olacak bir durum. Biraz dikkat.

Doç Dr. Bahri Çakabay’dan bir paylaşım:

Cuma günkü Diyarbakır-İstanbul uçağında, yanımdaki koltukta tesettürlü genç bir kız oturuyordu... para bolluğu içinde yaşadığı giyiminden, cep telefonundan, özenle kullandığı sonra edinilmiş diksiyonundan ve fonetiğinden belli... uçağın hareketinin son saniyelerine kadar, boğazda oturan ailesiyle yaptığı tüm konuşmaları biz yanında oturanlara bir hipermodernlik gösterisi olarak dinletti, zırnık bir rahatsızlık ve çekinge duymadan, yirmidört saat konfor içinde yaşıyorum gösterisi yaptı yanındakilere... Elimdeki Psike-art Nörobilim dergisini okumak için ışığımı açmak istediğimde rahatsız olduğunu hisetirdi, rahatsız oluyorsan kapatabilirim dediğimde; gönülsüz bir şekilde hayır rahatsız olmuyorum dedi... İnişte tam yanında onun gibi genç bir kadın hakim olmakta zorlandığı iki küçük çocuk ve üç çanta birlikte inmeye çalışıyorlar; herkes kadına dair ondan bir yardım beklerken,o sadece yüzünü ekşiterek ilerledi... egoizm demek bile hafif kalırdı... dayanışma duygusundan mahrum bir neslin prototipi... Biliyorum bu laflar gına getirmiş artık, ama gerçektende "Din Bu değil", bu başka bir şey, bir ahirzaman metamorfozu... Din Ebu Zer Gifarıdır...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi