Foto: Arşiv

DEDAŞ’ın özelleştirilmesinin ardından yaşanan sıkıntılar bitmek bilmiyor. Günlerdir gerek esnafa gerekse vatandaşlara fazla elektrik faturaları ve bölge çiftçisinin yaptığı protestolar gündemde.

Yaşananlara karşısında ne DEDAş’tan ne denetleyen kurumlardan ne de bölge vekillerinden ses yok.

Vatandaşların şikayetleri havada kalıyor.

Çareyi basın kuruluşlarına dertlerini anlatmakta bulan vatandaşlar DEDAŞ’ın hukuk tanımaz olduğunu dile getirerek hükümetin duyarsızlığına dem vuruyor.

Özelleştirme sürecinde kurulan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) bu konuda devleti temsil eden bir kurum görünümünde ancak  EPDK’nin de sermayenin istekleri doğrultusunda hareket ettiği şikayetleri sık sık gündeme geliyor.

Özelleştirilen dağıtım şirketlerinin dağıtım bölgelerinden gelen şikayetlerin yoğunlaştığı böyle bir süreçte bölge vekilleri de bağlı oldukları partinin talimatları çerçevesinde maalesef pozisyonlarını şirket lehine olacak şekilde sesizliğe gömülerek destekliyor.

Bu konuda ne yapılabilir?

Yanıtlanması gereken soru bu.

Şirketle ilgili yaşanan protestolarda sık sık güvenlik güçleriyle karşı karşıya kalan ve hatta gözaltına alınanlar da oluyor.

Büyük resime baktığımız zaman yaşananlar Dicle Elektrik lehine.

Vatandaşların sık sık dile getirdiği bir diğer konu da parekendeci konumda olan elektrik şirketlerine Mart ayı sonunda yapılan indirim.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) Mart ayında yürürlüğe giren yeni tarifesinden özel şirketlere indirim sağlanmış; elektrik dağıtım bedeli binde 40 oranında artarken, devletin şirketlere Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) sattığı elektriğin birim fiyatında ise yüzde 17 oranında indirime gidilmişti.

Söz konusu şirketlere yapılan büyük indirime rağmen vatandaşın elektrik tüketiminde omuzlarına binen yükün sorumlusu kim.

Burada devleti temsilen EÜAŞ geri planda, EPDK ise direk muhatap olarak bu şirketler lehine hareket ettiği iddiası var.

Dicle Elektrik, zam olmadığını, farkların aşırı tüketimden kaynakladığını söylüyor.

Burada dikkat çeken bir diğer nokta ise Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO) şimdilik tartışmalardan bitaraf sessiz kalması.

Nerden bakılırsa bakılsın büyük bir tutarsızlık var ortada.

Başta EPDK’naın pozisyonu, iktidar vekilleri ve hamilerinin sessizliği ve sivil toplum kuruluşlarının çaresizliği.

Bu konunun bir an önce geniş kapsamlı ele alınması gerekiyor.