Yûsif Bedirxan

Yûsif Bedirxan

Kahve üzerinden bir tarih okuması - III

Bugün, Mikhal’in üç mevkidaşı olan Cornell Fleischer, Cemal Kafadar, SanjaySubrahmanyam bu konuda ne diyor ona bakacağız.

Ortak bir metin hazırlayan üç tarihçi bu metinlerini Washington Post’ada göndermiş.

Eleştiri şu şekilde:

Mikhail, Washington Post’daki yazısında öncelikle zamanı geçmiş bir yaklaşımı, “büyük adamların tarihini” benimsiyor. Sultan Selim’iKristofKolomb, Martin Luther ve Makyavelli’yle eşit düzeyde karşılaştırırken bu şahıslara 16. yüzyıla yön veren en önemli kişiler, “dünyayı değiştiren” adamlar olarak bakıyor. Bu tarih anlayışı kişi kültlerine prim vermeyen tarihçiler tarafından çoktan terk edildi. Osmanlı İmparatorluğu'nun 1510’lu senelerdeki genişlemesi tek bir adamın eylemlerinin değil pek çok karmaşık siyasal ve askeri oluşumun karşılıklı etkileşimlerinin bir sonucudur. Ayrıca yayılmacı bir askeri figürü, bir siyaset düşünürü ve felsefecisiyle karşılaştırmak, onları bir nevi "Tarihin En İyileri" listesine yerleştirmek de zaten manasız bir harekettir. Tarih üzerine düşünürken “dünyayı en çok Einstein mı değiştirdi, Mao mu?” gibi sorulardan kaçınmak gerektiğini daha birinci sınıf öğrencilerine bile anlatıyoruz. Ama Mikhail bu yola bir kez girdikten sonra Protestanlığın ortaya çıkışı, Amerika’nın İspanyollar tarafından fethi, kahve tüketiminin globalleşmesi gibi gelişmelerin hepsinin tek bir adam ve onun “dirayetli önderliği” tarafından belirlendiği görüşüne hapsoluyor. Bunu yaparken de olguları esnettikçe esnetiyor, kronoloji ve coğrafyayı hiçe sayıyor, bazen de tamamen gerçek dışı ifadelerde bulunuyor.

Olgulara dönecek olursak... Osmanlılar’ın 1516-17’den itibaren Hicaz’ı ve Kızıldeniz’i kontrol altına aldıkları doğrudur, bu kontrol bir ölçüde dolaylı idare şeklini alsa da. Ama Osmanlılar o coğrafyanın tarihinde bir kırılma yaratmış olsalar da Selim’in “Akdeniz ile Hindistan ve Çin arasındaki ticaret yollarını tekeline aldığı” iddiası tamamen yanlıştır. Asya’nın çeşitli yerlerinden gelen farklı farklı tüccarlar ki aralarında gayrimüslimler de vardı, adı geçen bu ticaret yollarında sadece 1510’lu senelerde değil bütün on altıncı yüzyıl boyunca faaliyet göstermişlerdir. Keza Selim’in “Eski Dünya’nın bütün mühim deniz ve okyanuslarında limanlara sahip olduğu” ifadesi de doğru değildir. Selim’in liman sahibi olmadığı yerlere örnek verecek olursak: Atlantiğin yukarıdan aşağıya bütün Doğu kıyısı, Baltık Denizi, Basra Körfezi, Bengal Körfezi, Kızıldeniz hariç Hint Okyanusu’nun Batı kıyıları, Güney Çin Denizi, Japon Denizi, vesaire. Osmanlılar’ın sadece üç denizde limanı vardı: Karadeniz, Akdeniz, Kızıldeniz. Yani Mikhail’in bu konuda söyledikleri basit coğrafya bilgisini bile tepeden bakarak görmezden gelen laflardır, gülünecek derece manasızdırlar denilse yerindedir. Mikhail’in Washington Post’daki yazısında buna benzer daha pek çok iddia var. Örneğin, Osmanlı tarihinde uzman olan birisinin değil 1510’larda 1530’larda bile müslümanların imparatorluk nüfusunun çoğunluğunu teşkil etmediklerini bilmesi gerekir. (Elimizdeki nispeten sınırlı verilere göre imparatorluktaki 3,45 milyon haneden sadece 1,6 milyonu müslümandı.) Aynı şekilde, İslam tarihinde uzman olan birisinin bilmesi gerekir ki 1517 itibarıyla Selim’in “İslam dünyasındaki dini otoritesinin rakipsiz olduğu” iddiası son derece taraflı bir ifadedir. Selim’in dini otoritesi sadece İran’da ve Irak’da değil Müslümanların yoğun olarak yaşadıkları Güney Asya ve Mağrip gibi yerlerde de tanınmıyordu. On altıncı yüzyılın ileriki yıllarında örneğin Mustafa Âli gibi önde gelen Osmanlı münevverleri bile Safeviler’in ve Babürlü imparatorluğunun halifelik ve hanedana dayalı hükümranlık hakkındaki duruşlarının meşruiyetini kabul eder hale gelmişlerdi. Mikhail, kitabında sergilediği üzere Memluk Sultanı ile Kahire’deki Abbasi halifeleri arasındaki farkı bile bilmediğine göre bu gibi ufak tefek detayların kendisinin gözünden kaçmış olması şaşırtıcı değil.Yarın: Kahveye dair

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yûsif Bedirxan Arşivi