M. Bedri Baran
M. Bedri Baran yazdı: Cehalet mi, vahşet mi?
Farkhunda, 27 yaşında bir Afgan kadınıydı. İlahiyat Fakultesi mezunuydu. Öğretmen olmaya hazırlanıyordu.
19 Mart 2015 tarihinde bir caminin önünde muska satan bir molla ile tartışmasının bedelini bir grup öfkeli erkek tarafından linç edilerek ödedi.
Nasıl mı?
Hak etmediği korkunç bir ölüm O’nu bekliyordu!
Taşlar ve sopalarla feci şekilde dövüldü, yerlerde sürüklendi, bir çatıdan aşağı atıldı, arabayla çiğnendi ve benzinle yakılarak can verdi!
Üstelik o insansıların arasında bütün bu vahşetin her saniyesini videoya çekenler vardı, ibreti âlem için bütün dünya görsün ve korksun diye.
Üstelik bunu sözde dinlerini korumak adına yaptıklarına inanıyorlardı.
Geçekten korkunç değil mi?
“İslam’a yönelik her eleştirinin yakıp kavurucu bir öfke ile karşılık bulacağını, buna cüret edenlerin sonunun ne olacağını herkes bilsin diye” yapıldı bu vahşet.
Yüreği yetenler internette bulup izleyebilir..
Peki, gerçekten ne yapmıştı Farkhunda?
O, bir molladan kötülükleri kovmak için muska satın alan kadınları “Bunlara para vermeyin, bunların İslam’da yeri yoktur” diye uyarmıştı sadece.
Çocuğu olmayan, hastalıklarından kurtulmak isteyen zavallı insanların kâğıt parçalarından medet ummasını doğru bulmuyordu.
Caminin önünde bu işi yapan din bezirganıyla tartışma cesaretini göstermişti Farkhunda.
Bedelini canıyla ödeyeceği o karşı duruşu sergilemişti. Kesesini doldurmak için küçük kâğıt parçalarına dua yazıp insanlara hap gibi din satan o mollanın bir kadının cüreti karşısında afallayıp “Kuran yaktı bu kadın” iftirasıyla ortalığı velveleye vereceğini ve bunun sonucunda oraya toplanan bir grup hayvansı tarafından vahşice linç edileceğini bilebilir miydi? “Ben bir Müslüman’ım ve Müslümanlar Kuran yakmaz” diye feryat etti ama dinletemedi. Vahşeti durdurmak için çevredeki polislerden yardım isteyen birkaç doğru düzgün insanın aldığı cevap ise, boş verin bu da İslam düşmanlarında ibret olsun şeklindeydi. O öldürülürken, bedeni paramparça edilirken öylece bekledi polisler. Sonra babasını aradılar. Gel, kızın bir ‘günah’ işledi al götür dediler. Öyle ya, bir din satıcısın sahtekârlığını yüzüne vurmaktan daha büyük bir ‘günah’ olabilir miydi? Hakkında bir sürü palavra uydurdular. Akli dengesi bozuk bir kadın Kuran yaktı dediler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.