Dr. Vahap Kaya
Gidenlerin Ardından 2
Coşkusu da ezası da benim kapımdan geçip gitmesi benim sana olan bağlılığımın yemin eleğinden geçerek kendini vardırmak istedikleri yerler gidebilir veya gidilmemesi gereken yere asla varmayacaklarıdır. Bu emek ve beraberliğin öğrettiği öğreti özgürlüğünün bedelinin olduğu ve hak edilen bir özgürlüğün söylettiği kararın mutlaka uygulanması için yeni emeklere aday olduğumu da bilmeni isterim. Sen hak ettiğin haklı bir konumdayken seni bırakıp gideceğim bir yer veya dünya yoktur.
Bende yarattığın değişikliği görmeden, bende yarattığın değişikliğin anlamını edebiyata yansıyışını, kendine ait bölümlerin dünyada yarattığı atmosferde oluşan medeniyete girip orada yaşamanın ne anlama geldiğini görmeden gitmek olur mu? Hani yarattığımız atmosferin yarattığı yeni dünya düşüncelerinin oluşturacağı gezilerde kullanılabilecek gezegenleri yaşama açacaktık? Bizim yaşama açtığımız gezegenlerde öncülük olsun diye önce biz yaşayacaktık ki insanlar söylediklerimiz ile yaşadıklarımızın bir olduğunu göreceklerdi ve gösterecektik. Devam Edecek
Bizler kendimize verdiğimiz sözlerden geri durmadığımız sürece bize yaklaşanların olacağı ve bizimle yaşmak isteyenlerin olacağını bilmek lazım gelir. Biz kendimizden emindik ve sen kendini değiştirme adına yeni kararlarında tek başına vereceğin karar da ne kadar olabiliriz ki? Bizim yaşam bulmadığımız yerlerde yarattığımız düşüncelerimizin yaşam bulması ne kadar mümkün olabilir ki? Bu artık hareket eden bir kervan veya yolcularını almış gardan çıkmış bir tren gibi bir dahaki durağa kadar hareket halinde olacağına benziyor. Eğer hareket haline geçmiş bir düşünceyi, bir halk ilişkisini durdurmaya kalkışmak insanı yeni ereklerin peşinden koşmak için bekleme sürecine alır veya ekstra yorgunluk için yeni bir kapı aralamış olur. hayır bunu yapmayalım ve bizim kendimize verdiğimiz sözlerin yerine getirilişi için yarattığımız sözleri yaşama geçirmek için biraz daha beraber kalalım derim ama iraden olur ve talebime evet dersen yeni bir adıma merhaba diyelim.
Hani bitmek bilmeyen bir melodide yaşanmışlıkları anlatan romanlarımız oluşmadan, gökyüzüne savuracağımız bir yıldızımızın olması gereken yere yerleştirmeden gitmek hangi felsefe? Yüreğimize yerleştirdiğimiz senfoniler, konçertolar ve müziğe vurgun Beethoven nasıl sesini kesebilir ki? Biz vardırmıştık yeni iskân yerlerine ve yeni istasyonlara ve oradan seslendirmelere devam için bizim kendimizden ve irademizden emin olmamızı bekleyen atak duygular yeni başkaldırılarla yeni sahneleri oluşturdu bilesin. Şair tınısını müziğe evirecek partnerini yüreğinden bir damla hareket ettirerek gözlerden aşağılara yuvarlanmayı beklermişçesine oluşan dünyada yeni duygusallıklar ve başlangıçlar hazırlamış bilinsin isterim. Kalabalık ortamlardan tenhalara geçme isteği insanı gerçekten sakinleştirir mi? Bu kadar ilişki sirkülasyonu yakalanmışken ve bu kadar birikime sebep emek dökülmüşken kim kendini bu ilişkilerin merkezinden çekip yalnızlığa sürükleyecek bir sürece sokmak ister ki? Bizler akşamların sabah olmasını istemediğimiz zamanların doluluğundan ve dolu dolu geçen anların varlığından hiçbir zaman şikâyet etmedik ki! Sabahların da akmadan durmasını ve her zaman aydınlıkta yaşanması gereken aşkların gerçek özelliklerinde insanlaşarak yaşama yeni partnerlerimiz olarak yaşasın isterdik. Şimdilerde bu melodi veya bu duyguları başka bahara ertelemek için susturmanın ne âlemi vardır ki? Beraber yarattığımız bahçelerdeki güllerin tümünden ayrı ayrı koku alabiliyoruz ve kokuları alamayanlara bu bahçeleri bırakmamak gerekir. Her türlü yönümüzü bir aşkmışçasına yaratırken yarınlara bir şeyler bırakmanın da bu aşklar arasında olduğunu hatırlayıp kendini tekrar gözlerimdeki eleklerden geçirsen iyi olur. Devam Edecek
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.