Gidenlerin Ardından 1

Yüreğimden nice kervanların hareket edişini izlemiştim, nicelerinin de gelişini şenliklerle karşılamıştım. Mesire yerlerine kurulan şenlik alanlarından kendime seçtiklerim çocukların bile yaşayabileceği düzgün ve güvenli birer dünya, bir daha doğsam yine ve aynı yerde yaşamak istediğim ortamlar, biz bu ortamları kurmaya çalışırken senin emeğini yerleştirebileceğim bir dünya yaratamadım. Çünkü büyük emeklerin döküldüğü ortamlarda senin emeğin azımsanmayacak büyüklükte ve nitelik değiştirecek cinstendir bilesin. Senin gidişine henüz hazır değildim ve senin gidiş merasiminde sunacağım şiirim hazır değil. İçinde senin vasıflarını anlatacak kelimeler kendilerini güvende hissedeceği olgunluğa erişmedi. Kelimelerin oluşturacağı cümleler seni anlatacak vasıfları kazanmadı ve sen gittikten sonra seni anlatan kelimelere denk gelen insanalar senin hayalini gökyüzünde atmosferde canlandıracak hayallere kavuşacak kadar bilgi elde edemeyecektir. Eğer yaşantımda sen varsan ve yaratmışsan bir güzellik bir şiiri hak ediyorsun. Ne gökyüzündeki bulut buna alınır nede ayın şavka vuran ışığı. Alışması gereken bütün yerlerin ve merkezlerin kendilerini gökyüzünde tutmak istiyorlarsa sana ve senin ortaklığına alışsalar iyi olur derim onlara. Evren çok büyük ama senin olduğun yerde o kadar da büyük olmadığını gören yıldızların kaymalarından anlaşılıyor ve şiirim yazım bunu kendine anlatmış ve kendilerinin dışındaki her şeye anlatmaya gelmiştir. Tarih döngüsü yeniden işlenmeye başladığında, yaşamın kurgusunu seni merkeze alarak yeniden akmaya başladığında her haliyle ve her rengiyle seni anlatacak, sen renginde oluşacak bir yaşama herkes hazır olsa iyi olur.

Geceye sığmayan dalgalanmalarımız taşkın sel olup gündüze aktırdı kan ter içindeki tenimiz rehberliğinde duygu olup güneşi karşılardı. Geceye sığdırılan efsanelerin kaç tanesinden kaç kahraman çıktığını hesap edemedim ama biri biterken başlayan bir başka efsaneden yeni kahramanların çıkması senin renginde olmazsa bile senin özelliklerini hücrelerinin derinliklerinde taşıyor olsa gerek ki senin asaletinde insanlığa damgasını vuruyordu. Her anın bir sonraki ana geçişindeki merasimlerde dile gelen yaşanmışlıklar ah ve iç çekişmelerle akıntıyı durdurun tarzında isteklerle bir sonraki ana geçişine tanıklığı da bir sonraki duygulara bırakıyordu. Her bir gidiş yeni bir anın ve bir gelişin müjdecisi kesilmek istiyordu ama özünde gidiş olanın bir kayıp olduğunu bilen an ve zaman durmak istediğinden olsa gerek ki giderken derin izler bırakıyordu. Elbette ki kolay değildi ve aşılması gerekenler ile aşılmaması gerekenlerin bir hesabı vardı ve bende bunu kendi yüreğimden çok kendi cümlelerime bırakmak istedim ki tanrısal güçlerin karşısına dirayetli cümlelerim direnç göstererek hem kendini hem de seni korusun istedim. Ama gidişin beni nasıl yaralardı bilemezsin, henüz senin gidişine hazır değilim. Kendi hasadımı kaldırmamıştım ve azgın kışlara kalkan olacak çalışmalarımı yapmamıştım, beni sabahlara çıkaracak direngenliğin direndiği ayazların ağlayışını teşbih tanesi olarak kullanacağı ipleri hazırlamamıştım. Üstümüz örtecek sıcak yeliyle güneşin gülüşüne dayanacak mevsimleri yaratmamıştım ki senin gidişin bana çok çok ağır geleceğini ve gittikçe daha da ağır tablolarla kendini yaşatacağından emin olabilirsin.

Eğer kendin gitmek istiyorsan bil ki sana engel olacak hiçbir güç yoktur ama zorunlu bir gidiş var ise hiçbir engel ve güç tanımam bilesin. Senden beklentilerim bir güne dair beklentiler değil veya bir an gelip geçen cinsinden değildir. Daha kat edilecek yolumuz ve beraber yaratacağımız değerlerimiz vardır ki bir neşter atılmayı bekleyen içi coşku dolu bir dünyayı gösteriyor gibi bizim yapacağımız ise neşter attığımızdan girilmesi gereken dünyaya girmek ve girişlerin yolunu açmaktır. Böylelikle yaratılmak istenen dünyanın yaratılış öyküsünde kendimize ayırdığımız bir yerimiz veya hanemize içi dolu dolu yaşayıp gidecekleri yola mutlu gittiler dedirtecek hak edişi yazdırmak olacak. Bir umuttu, bir beklentiydi ve bunca zaman harcana emek ile dökülen yorgunluk, coşku terlerinin bir bağlılık öyküsüdür. Ne dağların barındıramadığı çığ köklerimden kopabilir ve ormansız yaşayamam nede bentleri aşıp bana kadar gelen sel beni aşıp bir yerlere gidemez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Vahap Kaya Arşivi