İstekler öyle birikmişti ki, beklentilerin başı sonu belli olmayan kuyrukları oluşturuyordu. Bu kuyruklar talep ve beklentilerin kuyruklarıydı ihmal edilen beklentilerin kuyruklarıydı, bu kuyrukların tek iyi tarafı eksik olan konuların eksikliğinin fark edildiğinin göstergesi olan görüntüsüydü. Bu kuyruklar ne açlık çekilen kuraklık mevsimlerinden sonra ki ekmek bulma kuyruğuydu nede temel ihtiyaç maddelerindeki hammadde sıkıntısıydı. Aslında kendi kendine isyan görüntüsüydü ben kendimi bile bu kadar ihmal ettiysem tepkisiydi. Bu kadar birikim; bir ihmal belirtisi miydi veya aniden ihtiyacın pik yapıp trendini yukarı çıkarması mıydı? Toplumda gelişen gelişmeleri görmeme miydi? Oluşabilecek sorunları yakın takibe alıp oluşan sorun ve eksikliklerden sonra fark edişin isyanı mıydı? Soru işaretleri birbirini kovalasın dursun ama kendini öyle atak öyle çalışkan hissediyordu ki kanatlanıp uçacağına bir an inanasım geldi. Duygular insanlara ne başarılar ve ne yenilgiler tattırmadı ki? Beklentilerin gerçekliği ile hayalperestliği karıştırdığını düşündüğüm bir anda; kendimi sende, kendimi sorunların çıkış kaynağına endeksleyip bende bunca talebin nereden kaynaklandığını ve bu isteklerin hal çaresine bakmanın yöntemlerine eğilmeye başladım. Çok yakınıma gelen sorunlardı ve canıma temas eder tarzda kendini hissettiriyordu. Başından beri planlaması ve uygulaması yanlış yaklaşımların çözmediği sorun ve karşılanmayan isteklerin katlanarak, büyüyerek kendine bir vücut yaratmıştı. Bu vücut karşıda dev bir yapıt gibi sorun çözme zorunluluğunu dayatıyordu. Sorun ne kadar ihmal edilip ötelendikçe ihmal ve beklenti ve sorun da büyüyerek kendini yaşatırdı. Zaman geçtikçe sorunun çözümü ve çaresi için daha büyük emeğe ihtiyaç duyardı.

Güneşin doğuşunu beklemek havalı bir bekleyiş ve yaklaşım, bu bekleyişi haklı çıkaracak yeteri kadar söylenceye ve oyalanacak oyuncaklara ihtiyaç vardır. Kimi ihtiyaçlar bize efsanelerin yarattığı değişim sonuçlarını anlatsın, kimi bize daha kat edilecek mesafelerin çokluğunu fısıldayıp böyle bir motivasyon birlikteliğine ihtiyaç vardır ı söylesin. Siz bir konuda başarılı olduğunuzda mesela yaşamak gibi bir başka konuyu gündeminize alıp başarabilirsiniz. Sizin seçtiğiniz konudaki başarınız bayrak gibi gözlerinizde dalgalandığını unutmayın, sıra bir başka konuda. Çünkü siz yaşamayı başarmışsınız daha sonra arkadaşlıklar kurmuşsunuz, bir başkasına yardımcı olmuşsunuz bunların tümünü kendi başarı hanenize ekleyin. Başarılı olabileceğinizi unutmadan bu yaklaşımların en önemli konularından bir tanesi de pes etmemektir. Eğer güneş bulutların perdesine aldanıp istikrarlı bir şekilde onları dağıtmayı becermeseydi ve çıkışında ısrar etmeseydi bugün güneşe bambaşka yorumlar yapılabilirdi ve bir zamanlar deyip başlayan hikâyelere konu olurdu. Kendi isteğinde ısrarlı olan, umudun gerçekleşmesi için ısrarlı emek sarf edenlerin kendi istek ve ereklerine varmamaları mümkün değildir. İnsanoğlu öyle bir hücresel ve bünyesel yapıya sahip ki pes ettiğinde bilir ki biter, hiçbir insan bile bile kendi sonunu hazırlamaz ve sona giden değerlendirmelerin şekli ve ortamı değişse bile bilinçle hareket etme gerekliliğini duyar. Bu nedenle istikrarlı bir şeyi seçer ve seçtiği şeyi elde etmeyi umut eder ama umudun gerçekleşmesi içinde sürekli çalışır. Bu çalışma hem kendisini hem de dahil olduğu konuyu direk etkiler ve başarı sonucunu belirler.