Öteki Gündem

İlginç bir haberle başlayalım” öteki gündem”e.

Ankara’da Muharrem İlhan adlı vatandaş, tamir ettirmek için teslim ettiği arabasını dolandırıcılara kaptırınca kendini insanlara güvendiği için savcılığa şikayet etti.

İlhan, defalarca insanlara inandığını vurgulayarak, "İnsanlara güvendim. Bu son olsun diyorum. 10 yıl önce emniyet kemeri takmayınca devlet bana ceza kesti. 10 yıldır ben kemerimi hiç çıkarmıyorum. Eğer insanlara güvendiğim için tekrar bir ceza keserse. Kendimden ihbarcıyım. Kendimden şikayetçiyim. Devlet bana 'İnsanlara güvenme diyor' bu ders olsun. Devletin vereceği her cezaya razıyım. Ceza almak için gerekirse Avrupa İnsan Hakları mahkemesine gideceğim" diyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun Adrese Dayalı Nüfus Kayıt sistemine göre, Türkiye’de yaşayanlar eğer doğdukları kentte kalmış olsaydı ülkenin demografisi bugünkünden çok farklı olacaktı.

Nasıl mı, buyurun bakalım.

Yıllardır devam eden göç, demografik yapıdaki en güçlü faktör olarak öne çıkıyor. Yapılan analizler, eğer göç oranı yüzde 0 olsaydı, yani herkes doğduğu kentte yaşasaydı, Türkiye’nin nüfus haritasının bugünkünden çok farklı olacağını gösteriyor.

Ankara’nın da 5 milyon 500 binlik nüfusu 2 milyona gerileyecekti.

İzmir ise 4,3 milyon değil 1 milyon 974 kişi kalacaktı.

Böyle bir durumda, Türkiye’nin en kalabalık kenti 2 milyon 770 binlik nüfusu ile Şanlıurfa olacaktı. Urfa’yı 2 milyon 574 bin kişi ile Konya izleyecekti.

Mevcut durumda 15 milyonu aşkın nüfusuyla zirvede olan İstanbul ancak üçüncü sırada yer alacaktı.

Peki, Diyarbakır? 1 milyon 732 bin nüfusu olan Diyarbakır, kütüklerine göre 2 milyon 254 bin nüfuslu olacaktı.

Fas’ın Kazablanka şehri yakınlarındaki bir otoyolda kaza geçiren bir kişi önce devlet hastanesine kaldırıldı. Fakat burada ameliyat için gerekli ekipman olmamasından dolayı özel hastaneye sevk edildi. Faslı hasta özel hastane yolundayken ise ambulanstakilerin önerisiyle özel bir kliniğe götürüldü. Klinikte yoğun bakıma alınan kişi, 36 saat sonra kişi hayata gözlerini yumdu.

Acılı aile ölen kişinin naaşını almak isteyince ise bütçelerini aşan bir fatura ile karşılaştı. Bu miktarı karşılayamayacaklarını yönetime iletince de hastane naaşın verilmesini reddetti. Ardından ise çözüm olarak aileye 230 bin Dinarlık (144 bin TL) hastane masrafından muaf tutulmaları için ölen kişinin organlarını alabileceklerini belirtti. Merhum yakınları, bir anestezi doktorunun kendilerini görmeye geldiğini ve ölen kişinin kalp gibi organlarını hastaneye verdikleri takdirde naaşı alabilecekleri teklifinde bulunduğunu söyledi.

Teklifi kabul etmeyen aile naaşı henüz alamadı. Hastane yönetimi ise gazetecilerin konu ile ilgili sorularını yanıtsız bıraktı.

Ne demeli şimdi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi