İsraf toplumda değil, kamuda!

Tarım ve Orman Bakanlığı gıda israfı konusunda çok konuşulacak bir kampanya başlattı.

Kampanyanın adı “Sofrana Sahip Çık”…

Güzel bir çalışma.

Dünya genelinde çevre ve sürdürülebilirlik konusunda en çok imza toplanan çevrimiçi kampanya çalışması olması amaçlanıyor.

Bakanlık bunun için “2 milyon söz” arıyor.

Kampanyaya Diyarbakır’dan şimdiye kadar 5 bin civarında katılımcı destek vermiş.

www.sofranasahipcik.com üzerinden sistemi imzalamanın ardından söz veren her bir vatandaşa, “Her lokmanın ve her yudumun kıymetini bileceğime, gıda kaybı ve israfını ve olumsuz çevresel etkilerini önlemek için kendi adıma var gücümle sorumluluk alacağıma, yiyecek ve içecekleri ihtiyacım kadar alıp, bilinçli tüketip, israf etmeyeceğime, söz veriyorum” şeklinde de bir sertifika düzenliyor.

Bu kampanyanın sadece aileler üzerinden sürdürülmemesi lazım.

Özellikle israfın yoğun olduğu kahvaltı salonları ve lokantalar ve sebze-meyve komisyoncularının da buna dahil ediliyor olması lazım.

Zira bu sektördeki israfların haddi var hesabı yok.

Ağustos ayında bir açıklama yapan Gıda Mühendisleri Odası Gaziantep İl Temsilcisi Onur Aydın, 67 ülkenin yer aldığı gıda kaybı ve israf başlığı altında yapılan çalışmada Türkiye’nin ilk 3’ün içinde yer aldığına dikkat çekmişti.

Dünyada gıda israfının büyüklüğü yaklaşık 1,3 milyar tona ulaşırken, yaklaşık bir milyar insan ise açlık sınırında yaşıyor. Türkiye’de bir yılda yetişen 49 milyon ton meyve-sebzenin yüzde yaklaşık 40’ı israf edilirken, yılda israf edilen gıda miktarı da 26 milyon ton olarak biliniyor.

Neredeyse günlük; dünyada bir milyar aç insanı 4 kez doyuracak kadar israf yapılıyor dünyada.

İsrafta kültür ve tüketim alışkanlığının etkisi kabul gören bir gerçek.

Kamudan başlayıp halkın tüketimine kadar israf var.

Bir de ticari süreçlerde yani gıdanın hasat edilmesinden mutfağımıza gelene kadar olan yolculuğunda.

Aslında bunun en yükseği kamudaki israf!

Aile içindeki israf kamu israfı yanında solda sıfır kalır.

Dolayısıyla israf büyük oranda toplumda değil, ticari ve kamu alanında.

Bu kampanyaya kamusal alan dahil edilse daha iyi olur diye düşünüyorum.

Vatandaşın israf edecek kadar gıda yok zaten.

Hem tüm kamusal alanda ve bu alanların tümünde caydırıcı önlemler almak ve yeni bir kamusal kültür yaratmaya çalışmak daha akıllıca değil mi sizce de?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ufuk Çimen Arşivi