Kent Hafızası: Balıklar neden ölür?

Bu yıl ve hatta geçtiğimiz yıllarda da en çok duyduğum gördüğüm haberlerden biri de Dicle Nehri’nde yaşanan balık ölümleri.

Kimisi kıyıya vuran kimisi nehrin ortasında balık ölülerinin olduğu fotoğraflar eşliğinde balık ölümleri ve sebeplerini anlatan haberler atıklardan kaynaklı kirlenmelere ve barajlara vurgu yapar ve bazı haberlerde de Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ‘nün harekete geçtiğini söyler ama balıklar ölmeye devam eder hem de insanlardan daha çok sürüler halinde.

Ölüm sebepleriyle ilgili en anlaşılır cümlelerden kurulu olanına gazetemizde rastladım. Şöyle diyor 30 yıldır Dicle Nehri’nde balıkçılık yapan Veysi Bozyıl: aklaşık yedi gün süre suyun seviyesi kesik olması suyun içindeki oksijen oranını azaltıyor. Birde artık sular Dicle nehrine karışınca suyun içindeki oksijen oranı azaldığı için balık ölümleri gerçekleşiyor. Son günlerde balıkların aşırı olması ve uzun süre suyun kesik olmasından dolayı bir seferde suyun seviyesini bıraktıklarından suyun içersinde oksijen oranı olmadığı için balıklarda zehirlenme oluyor. Bunun önüne geçilmesi için suyun bir seviyede kalması lazım. Aşırı derecede az olmaması lazım çoktan zarar gelmez çok olması sıkıntı olmaz ama suyun az olması balıkölümlerine neden oluyor” dedi.

Peki, ne yapılıyor bunun için?

Kanser hastalarına, ölümlere müdahil olmayan balıklara mı bakar diyeceksiniz ama yapmış.

Kasım aynın son günlerinde Diyarbakır Barosu Kent ve Çevre Komisyonu, Dicle Nehri’nin Bismil ilçe sınırları içerisinde kalan bölümünde yaşanan balık ölümlerine ilişkin ilgili kurumlar hakkında suç duyurusunda bulunmuş. Komisyon, Devlet Su İşleri 16’ncı Bölge Müdürlüğü, baraj yönetiminden sorumlu ilgililer ve İl Hayvanları Koruma Kurulu ilgili üyeleri hakkında görevi ihmal ve görevi kötüye kullanılması gerekçesiyle Bismil Cumhuriyet Başsavcılığı’nda başvurarak, ilgili kurumlar hakkında dava açılmasını talep etmiş.

Güzel, bunu bir de sağlık alanında yaşanan ve ölümlere sebep olan durumlar için de yapsalar keşke!

Gülistan Doku, intihar mı etti yoksa öldürüldü mü?

Bu soru sınırları zorlayan bir acıyla ailesi ve toplum tarafından yaklaşık bir yıldır hep soruldu, sorulmalı.

Munzur Üniversitesi öğrencisi olan ve Diyarbakır Ergani nüfusna kayıtlı Gülistan Doku’nun 5 Ocak’tan bu yana kayıp olması bir muamma ve şüphe.

Ne cesedi bulundu, ne de yaşayıp yaşamadığı hakkında bir bilgiye ulaşılamadı bir türlü.

Ancak Gülistan ile ilgili Kasım ayının son günlerinde yeni bir gelişme yaşandı. Dosyada baş şüpheli olan ZainalAbarakov’un polis olan babası Engin Y.’ninDoku’nun kişisel bilgilerini “hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek ve bu suçu kamu görevlisi sıfatıyla yapmak” gerekçesiyle aile tarafından yapılan suç duyurusu üzerine açılan dava sonucunda açığa alındı.

Sevinelim mi, üzülelim mi bilmedim?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ufuk Çimen Arşivi