Hayata dokunabilmek

Hayata dokunabilmek
Hastane koridorları hele bir de amansız bir hastalık için (siz ya da bir yakınınız fark etmiyor) oradaysanız daha bir kasvetli ve soğuk oluyor. Bir de...

Hastane koridorları hele bir de amansız bir hastalık için (siz ya da bir yakınınız fark etmiyor) oradaysanız daha bir kasvetli ve soğuk oluyor.

Bir de saatlerce bir doktoru beklemek zorundaysanız vakit geçmek bilmez.

2-3 saatlik bekleme ve amansız bir hastalıktan uzun uzadıya bahsetmeyeceğim…

Ameliyatta olan doktor, yorgun ancak gülümseyen bir ifadeyle saatler sonra gelip koridordaki kalabalığı görünce “aman fazla üzerime gelmeyin” dercesine ağzından şu cümleler döküldü: “Çok zor birkaç ameliyat gerçekleştirdim. Gerçekten çok yorgunum…”

Tam da öğlen arası. Nasıl olacak? diye düşünürken O, kilitli olan odasının kapısını açıp koridordakilerine bir gülümsemeyle “lütfen teker teker gelin” diye odaya davet etti.

Babam için yanındayız. Görüş ve önerileri bizim için önemli. Bu arada babam 80’li yaşlarda ve kanser hastası bir böbreği alınmış ve ümitvar hiçbir gelişme yaşamıyordu o günlerde…

Bizimle aynı anda 17 yaşındaki çocuğuna kanser teşhisi konan bir baba da içeri giriyor. Ben ve iki kardeşim, adamın yüzündeki telaş ve hüznün kelimelere döküldüğü ana şahit olmaya başlıyoruz ve bir adım geri çekilip dinlerken, “Biz çıkalım hocam” diyoruz.

Zoraki bir gülümsemeyle “Hayır, kalın” diyor…

Biz de o anlara tanıklık ediyoruz. Baba anlatıyor, O da dikkatle dinliyor ve babanın ağzından çıkan son kelimelerin ardından, “Oğlunu ve tüm tahlil sonuçlarını alıp hemen yanıma gelin” diyor…

Herkes yanında filmler ve tahlil sonuçlarıyla gelmiş zaten. Babanın bir eksiği oğlu. Sebebi de oğlunun hastalığından habersiz oluşu. Muhtemelen eşine telefon açıp çağırıyor: “Hemen yukarı gelin. Doktor bey görmek istiyor” derken bu arada koridora çıkıyor.

Sonra bizi ve ardından diğerlerini dinliyor Doktor… Ortak yanımız kanser.

Doç. Dr. Bahri Çakabay, Onkoloji dalında Genel Cerrahi Uzmanı.

Mesleğine ve hastalıklarla mücadeleye adanmışlık var yaşamında.

Sadece yukarıdaki şahitlik ve diyalogdan buna karar vermedim. Sonrası, sosyal medya izlenimlerim ve hakkında dinlediklerimle gelişen bir yargı.

En azından ben öyle düşünüyorum.

Bölge insanı, Bingöl Zazalarından…

İltiması yok, herkese yardımcı olmaya çalışan tavrı güzeldi.

Böyle insanlara ihtiyacımız var.

Hastaneler, özellikle devlet hastaneleriyle ilgili birçok önyargıyı silip atıyor kafamızdan.

İnsanı insan yapan mesleği ya da kariyeri ya da toplumdaki statüsü değil.

Mesleğine, statüsüne kattığı insan yanı, vicdan yanı, ahlak yanı.

Yukarıdaki diyaloğun ardından yaklaşık 3 ay sonra (amansız hastalık, tıp ve teknolojinin erişemediği bir noktada) babamı ebediyete uğurladık.

Bir doktorun hem de devlet kurumundaki bir doktorun mesleğine kattığı değer o acı hatıramıza hoş bir seda oldu da bunları yazdım aylar sonra.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.