Kuraklık 101: Nedir, ne yapılabilir, gelecekte bizi neler bekliyor?
Prof. Dr. Levent Kurnaz'ın, Türkiye'de düşen yağış oranlarıyla birlikte baş gösteren kuraklık tehlikesinin boyutunu, alınabilecek tedbirleri ve olası gelecek projeksiyonlarını kaleme aldığı yazısından önemli notları ele aldık:
KURAKLIK TEHLİKESİ NE BOYUTTA?
Kuraklık ülkemizin günümüzün en büyük sorunlarından biridir ve gelecekte de etkisini artırarak sürdürecektir. Yaşamakta olduğumuz kuraklık aşırı derecede şiddetlidir. Aşırı kuraklıktan anlamamız gereken, ülkemizin yarısından fazlasına normalde düşmesi gerekenin yarısından az yağış düşmüş olmasıdır. Yağışın bu derece azalması çoğu büyükşehir açısından önemli bir su kıtlığı yaratacaktır.
Yalnız esas dertlenmemiz gereken şey bu kuraklığın yaza sarkması ve bugünle temmuz ayı arasında tarım alanlarının ihtiyacı olan yağışı alamamasıdır. Henüz tarımsal anlamda tehlike çanları çalmasa dahi kısa süre içerisinde gerekli yağışlar başlamadığı takdirde çiftçimiz yaz aylarında zorlanabilir.
Kuraklık bu sene için bölgemize özel bir davranış gösteriyor fakat bu şaşırtıcı bir durum değildir. Ancak yağışların gittikçe azalacağı fikrine de alışmak zorundayız.
TEHLİKEYİ ÖNLEMEK İÇİN HANGİ TEDBİRLER ALINABİLİR?
Ülkemizdeki kuraklık riskini azaltmak için uyum önlemleri almak zorundayız. Bugüne kadar ülkemizde alınan ya da alınması planlanan önlemlerin neredeyse tamamı kuraklığın geçici olduğu ve sonunda yağışın olacağı savına dayanıyor. Ne yazık ki iklim değişikliği yağış rejimlerindeki değişimin kalıcı olması sonucunu doğuracaktır. Bu nedenle de alınacak olan önlemler değişikliklere bağlı olarak kalıcı olmak zorundadır.
Özellikle atalarımızın yaptığı gibi yaşam alanlarımızı suyu bol olan bölgelerde yoğunlaştırmamız akıllıca olacaktır. Melen Çayı'ndan suyu İstanbul'a taşımak yerine İstanbul'daki iş olanaklarını Melen Çayı'nın çevresine taşımak orta ve uzun vadede daha kalıcı bir çözüm oluşturacaktır. Bu nedenle de suya erişimi olan ve iklim değişikliğinden nispeten daha az zarar görecek bölgelerde gerekli altyapının şimdiden oluşturulması geleceğimizi de garanti altına alacaktır.
Bunun ötesinde suyumuzun dörtte üçünü tarımda kullandığımızı unutmadan, bir yandan tarımda kullandığımız suyu azaltacak damla sulama gibi yöntemlerin tüm ülkede acilen hayata geçirilmesi gerekiyor. Öte yandan içinde yaşadığımız kuraklığın geçici olmadığının bilincine vararak kuraklığa daha dayanıklı bir tarım desenine geçmemiz tarımsal çıktımızın sürdürülebilirliği açısından elzemdir.
GELECEKTE OLASI SENARYOLAR NELERDİR?
Üzerinde yaşadığımız topraklarda bu sene gördüğümüz kuraklığın gelecek senelerin yeni normali olacağının bilincine varmamız gerekiyor.
İçinde yaşadığımız coğrafyanın her geçen sene daha da kuraklaşması hazırlıklı olmamızı gerektiren dış faktörleri de yavaş yavaş ortaya çıkarıyor. Artan sıcaklar ve azalan yağışlar gıda üretimini zorlaştırıyor. Ancak bu olumsuz faktörlere rağmen nüfus artışı hız kesmeden devam ediyor. Çevre ülkelerdeki toplulukların daha elverişli alanlara doğru göç etmesi sonucunu doğuracaktır. Ülkemizin de bu göç yolları üzerinde bulunması ve Avrupa Birliği'nin (AB) sınırlarını kapatması ülkemizi yakın gelecekte çok sayıda iklim mültecisiyle karşı karşıya bırakabilir.
Bu konunun tarımdan dış politikaya, su kaynaklarından ulusal güvenliğe çeşitli boyutları ile değerlendirilip çözümler üretilmesi geleceğimizi garanti altına alabilmemize yardımcı olacaktır.
[Prof. Dr. Levent Kurnaz, Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.