A.Vahap Kaya yazdı: Otlu Dere - II

Artık güvenli duygusal sahalarda; uğruna koşar adım yürüdüğümüz anlar bizim için koşmaya başlamış ve biz bize ne demek olduğunu daha iyi anlar olduk

O kadar duygu yüklüyüz ki duyguları kelimelerin cenderesinde havan dövmeye göndermeye kıyamazdık ve kelimelerin yetersizliğinden şikâyet edip kelimelerle dile getirmek yerine yaşamayı tercih edişimizden bu yana ne ömür geçti biliyorum

Yaptıklarımız insanlardan beklenilen çalışmalar ve bağlılıklar, biz insanların mekanikleşmemesi için elimizden geleni yaptıysak araçlara karşı konulmaz bir cazibe merkeziymişcesine rağbet görmesi işimizin daha da zorlaştığının bir göstergesi galiba

Belki inanılması güç bir gösterge olabilir ama zamanı geri sarsan bile yine aynı yolu takip edeceğimizden emin olunabilir bir talepte ısrarcıyız ve insanları köle olmaktan çıkaralı bin yıl oldu ama geriye gidişe seyirci kalamazdık

Çünkü yürüyüşte yaşamın aydınlandığını yürürken şahit olduğumuz; mitolojideki cenneti aşikâr yaşayışa benziyordu, yürüyüşün aydınlığa şahit oluşu inanılmaz bir mutluluk veriyordu ki buda anlatılan cennet duygusuyla özdeşti

Bizi tanımlayan yaşamın akışındaki bıraktığımız izlerin toplamında geride bıraktıklarımızın yaptığı işlerdi ama biz bu kadarıyla da yetinemezdik

Her yaşanılan şeyin sanki ilk kez yaşanıyormuş etkisi ve ömür boyu bu anı bekliyormuşum hissi; derelere ot olaraka ekilmiş şimdi ise ayaklarımızı okşuyor

Bizi biz yapan etkenlerin toplamı şimdi bir dere yatağında ve otlara bürünmüş mutayonumsu canlılar ve her biri bize kendi doğal sesleriyle seslenirken yol göstericimizi beynimiz olarak bırakmaktaydı

Belki olacaklar düzensiz ve risklerle dolu bir yaşam ama yaşama tat veren adrenalinin tadında bir yaşam dedikleri geçtiğinde geride bıraktıkların işbaşında kalmasıydı

Bizimde yaptığımız şeylerin doğruluğundan o kadar emindik ki her hareketlilikten sonra kendimizi rahatlamış yeni bir doping masajından çıkmışçasına rahatlığımızdan her hücremize ışıldama imkanı veriyordu

Sevinçten ağlama dedikleri şey çok garip bir şey gözlerimden yaş geliyordu ama hıçkırığım yoktu, yaş vardı ama zorlama yoktu, yaş vardı ve her damlasında bir dünya yaşıyordu

Bir pahalı donanıma sahip çıkar gibi beni her gün yeniden ben yapan sorumluluğumun iksirinin tadını almıştım bir kere ve otlu derelerden geçmenin bana kazançları üzerine bilgilerin yarıştığı pazarlar kurmaya başladım

Ben onu tamamlıyordum oda beni tamamlıyordu, hiç kimse kendi görevinde geç kalmadan, hantallık yapmadan her gün yeni işe başlayan heyecanlı emektar niyetine güne başlardık. (SON)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Vahap Kaya Arşivi