Yûsif Bedirxan

Yûsif Bedirxan

Yusif Bedîrxan yazdı: Aşı’nın tarihi ve karşıtlığı üzerine - I

Pandemi sürecinde yaşanan aşı sıkıntısı, aşılmış gözüküyor.

18 yaş grubuna kadar gelinen aşılamada şimdilerde “aşı reddi” gündemde.

Sosyal medyada birbirine yakın gerekçelerle aşı reddi üzerinden iknalar oluşturulmaya çalışılıyor.

Şöyle bir paylaşıma rastladım:

“Covit19 yeni bir dindir

Yeni Para (Cripto)

Yeni İnsan mRNA aşı (transhumanist)

Yeni Din (baphomet)

Kısaca yenidünya düzeni

Bu dini istemiyorum diyenler; Retweet, etsin”

Sosyal medya uygulamalarında yayılan, aşılara dair kaynağı belirsiz bilgiler ne kadar doğru bilemiyorum ama geçmişi 18. Yüzyıla kadar dayanan bu reddiyenin aralarında doktor ve din adamlarının da öncüsü olduğu geniş bir kitlesi var.

Aşılama oranının düşük kaldığı Diyarbakır’da aralarında Diyarbakır Tabip Odası ve İnsan Hakları Derneği’nin de olduğu sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler ve meslek örgütleri geçtiğimiz hafa Cuma günü (2 Temmuz) ortak açıklama ile aşıyla ilgili (gerçek dışı) iddiaların dikkate alınmaması çağrısı yaparak aşı olunması çağrısında bulundu.

Aşılama oranında Türkiye’deki son 10 il arasında olan Diyarbakır’da benzer bir çağrı bir gün sonra Demokratik Toplum Kongresi’nden (DTK) geldi. Açıklamada, “klinik aşamaları binlerce insan üzerinde denenen, toplumdan alınan vergilerle toplanan milyarlarca lirayla finanse edilen aşısı da insanlığın ortak emeği, değeri olarak görülmeli ve her bir kişiye rahatlıkla ulaşabilmelidir” denildi.

Dünya Sağlık Örgütü, 2019'da "küresel sağlığa yönelik en büyük 10 tehdit" listesine aşı kararsızlığını da aldı. Öte yandan aşı karşıtı hareket, aşının icadından beri varlığını sürdürüyor. Hatta uzmanlar, bugün Kovid-19 aşılarına karşı kampanya yürütenlerin 100 yıllık argümanları kullandığını söylüyor.

Peki, “aşı karşıtlığının sebebi ne?

Soruya cevap vermeden ‘Aşı’nın ilk ortaya çıkış evresini IndependentTürkçe’den Çağla Üren’in derlediği bir haber üzerinden bakalım.

Haberdeki aşı karşıtlığı ile ilgili bilgilere özetleyerek bir bakalım isterseniz.

  1. yüzyıldan önce Batı'da uygulanan çiçek hastalığı tedavileri hastanın ateşini düşürmeye yönelik soğutma yöntemlerinden, kabarcıkların altın iğneyle delinmesi ve yayılımı önlemek için dağlanması gibi acılı uygulamalara kadar uzanıyordu. Batı dışındaki uygarlıklarsa daha farklı bir tedavi yöntemi benimsemişti.
  2. yüzyılın başlarında Çinli doktorlar, vücuda bağışıklık kazandıracak hafif bir temas yaratmak için çocukları çiçek hastalığına bilerek maruz bırakmaya başladı. Çiçek yaralarının kabuklarından elde edilen tozu gümüş bir tüp aracılığıyla çocukların burunlarından veriyorlardı. Aşılamanın ilk şekli de bu uygulama oldu.

Bağışıklama işleminde çiçek hastalığının neden olduğu kabarcıklardan alınan az miktarda madde, küçük bir kesikle sağlıklı kişilerin derisinin altına yerleştiriliyordu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yûsif Bedirxan Arşivi