Yûsif Bedirxan
Yusuf Bedîrxan yazdı: Mahallenin büyükleri ve ahvali şeraitimiz
İki farklı kulvardan iki kişi.
Biri muhafazakar, diğeri sol demokrat cenahtan memleketin ahvali şeraitine dair iki paylaşım yaşadıklarımızı serer gözler önüne herhalde.
Görev, liyakat ve dava üzerine yazan Prof. Dr. Fevzi Konaç’tan başlayalım
Büyüklerimiz gençlik yıllarımızda bize dava dediğimiz teşkilatlarda "görev istenmez, verilir" diye öğretip öyle inandırdılar...
Biz bu sözü ahlaki bir değer olarak gördük ve hiçbir göreve talip olmadık. Vakti gelir layık görülürsek diye nefsimizin taleplerine bile dur dedik. Hala da öyleyiz ve hiç bir göreve talip
Ama ne yazık ki bu sözü bize öğretenler. Bizi bu sözün ahlakına davet edenler görev dağıtırken liyakat ve ehliyet sahibi insanları aramak yerine, en kolay kullanabilecekleri kişilere görevleri verdiler. Alan razı, veren razı işlerini yürüttüler... İlk savrulmada hatalar anlaşıldı ama atı alan Üsküdar'ı geçmişti.
Parti teşkilatları, vakıflarımız, derneklerimiz, belediyelerimiz neredeyse "aslanların kediye boğdurulduğu yerler" haline geldi.
Sonuç mu?
Kendi için bir şey istemeyen insanlar köşede bucakta kalırken; her makamı ele geçirmek için çırpınan niteliksiz ve muhteris insanlar köşetaşı oldular ve dava, dava olmaktan çıktı, teşkilatlar işgale uğradı ve artık isteseler de bu ahlakın sahiplerini bulamazlar!
Yanlış anlaşılmasın sakın...
Biz birilerinden görev ve makam talep etmek yerine ilk günkü gibi inanmaya ve Alemlerin Rabbinden iltifat görmeyi beklemeye devam ediyoruz.
...
Gazetecilik emeklisi Cevat Korkmaz’dan bir diğeri.
Diyarbekir kültürünü sevmiş, içselleştirmiş, yaşam pratiğinde icra etmiş kıymetli abilerimiz var.
Yetmiş yaş civarındalar. Çoğu eğitimli, meslek sahibi, emekli bürokrat...
Bunlardan fazla yok. Toplasan elli kişi çıkmaz.
Suadiyede bazen semt meyhanesinde masa komşusu oluyoruz.
Celal Güzelses'ten, "meclisinde mail oldum ben bir kaşı karaya" klasiğini söylüyorlar koro halinde.
Efkarlanınca da, Münir Nurettin'e dalıp, "fikrimin ince gülü"ne sitem yolluyorlar.
Hayatları boyunca Chp'ye oy vermişler. Devlet kriterlerine göre sıra dışı tercihleri olmamış.
Alayı HDP'li olmuş şimdi.
Vuslata beş kala günah çıkartma telaşındalar.
PKK değil, ama bu iktidar onlara Kürtlüklerini hatırlattı sağ olsun.
Tamamı Rize diasporasından oluşan bu yönetim biçimine her taraftan tepki yağıyor.
Bugün İsmail Saymaz, medya mahallesinde, adil olmayan laz orijinli kadrolaşmanın olası risklerine dokundu.
Tayyip Bey, kendisine bırakılan bir sıkımlık alanda top çeviriyor.
Karadeniz, mafya, tarikat...
Yok, Türkiye bunu kusuyor, kusacak...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.