Sonsuzluğu Yakalamak
Sonsuzluğu yakalamak insanoğlunun kendi kurgusal yaşantısında olası bir seçenek görülmezse de insanlarda anların mutluluk derecesinde saklı bir gizem olduğunu düşündüğünüz de neden olmasın sorusuyla karşılaşırsın! Bu kadar gelişmelere sebep olan insan aklı neden başka imkansızlıkları da elde etmesin ki?
Sonsuzluğu yakalamak tumturaklı bir laf görünse de insanoğlunun kendini aşarak günümüze kadar geliş serüveninde öyle inanılmaz şeyleri başararak gelmişlerdir ki hayallerini bile kurmadığı bilgisayar ve cep telefonlarının çağına kadar gelmişlerdir
İnsanların sonsuzluktan anladığı ne olursa! o noktada odaklanmalarıyla ilgili bir algı, deyip işin içinden çıkmak istemem ama insanların emek sarf ederek her şeyi başarabileceğine inandığım ve elimizde Nobel ödülleri alan ve spastik kabul edilen insan öyküsü vardır Einstein örneği en çarpıcı olanıdır. Yeter ki emek ve çaba olsun
Kötü giden bir gidişat ve ya acının hiç bitmeyecekmiş gibi bir mevsim yaratıp, bu kötülüğün insan benliğine işlendiği teslimiyet sarmalı, kavram ve zaman karmaşasına yol açabilir, bu karmaşa seni teslim aldığında; senin yorumundan başka şeyler, başka arayışlar çıkacağı muhakkak
İnsanların acı ve tatlı deyip bellediği kavram veya anlamların çok net görüntüleri vardır ki bunların dışındakilerin nüans olduğunu görmek senin yaşamda daha başarılı veya başarısız olmanı etkileyecek yaklaşımlardır
Mutlu olmasını bilen insanların trentlerine baktığımızda sürekli aç ve daha fazlasını isteyerek başarmamışlardır ancak temel yaşam kriterlerinden de vazgeçmemişlerdir.
Mutlu olan bir aile de birinci derece yaşam hakkı olan fenomenler var, ancak bu sefer de açlık ve ya açgözlülük gösterip olumsuz örneklerin peşinden koşturduğu zaman mutsuzluk başlıyor ve bu mutsuzluk daha başka mutsuzluklara kapı aralıyor
Oysa insan oğlu bakış tarzını değiştirip elindekinin en iyisini istediğinde veya elindekinin en iyi olduğunu bilerek kıyaslamalarla yaşama sevinçle sarılsa mutsuzluğu sonlandırmış olur
Aç olan birinin geziye çıkma hayalleri uçak satın alma yoktur, böyle hayalleri olsa bile ayakları yere basan gerçekçi yaklaşımlar değildir, tok olanda kendini holdinglerle kıyaslaması ise onu mutsuz veya huzursuz emekten öteye bir işe yaramayacaktır, çünkü hayalperestlik yapıyordur
Siz şartların en verimlisine sahip iseniz ve açlık gösterip sürekli aç olmayı kişilik olarak algılamadıysanız anı dolu dolu yaşıyorsanız artık siz sonsuzluğu yakalamışsınızdır
Bir tane üniversite bitiremeyen insanın ben on üniversite okurum demesi büyük proje görünse de o boyutta performans ortaya dökemediği için mutsuzluk cenderesine atılmış olur
Hele bir de açlık duygusuna, açgözlülüğe teslim olmuş ise artık açlığın peşinden sürüklenmekten öte bir iş yapamaz bu da kişiyi mutsuz eder
Çevreden kulaktan dolma bilgiler gerçek bilgiden yoksun şeyler olabilir ve şirin görünse bile insanın mutsuzluk duygusuna hizmet etmekten öte bir işe yaramaz
Sonsuzluğu yakalamak hayallerden uzak ayakları yere basan tespitlerin, kaynakların en doğru bir biçimde, en verimli biçimde kullanılmasından geçer
Aza kanaat getirmeyenin çoğu hiç bulamadığı gerçeğinden hareketle demişler ki “dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olma” sözün özü elindekini en doğru bir biçimde kullanıp aza kanaat getirip anı dolu dolu yaşarsan sonsuzluğu yakalamış olursun
Sonsuzluğu yakalamak dediğimde açlık, bencillik veya hayalperestlik alanlarında sonsuzluğu yakalamak için kullanmadığım bir kavramdı, tabi ki bu tarz bir bakış bazı insanlar için de geçerli olabilir ama bu yazı için varılmak istenen sonuç bu değildir
Bu olumsuzlukların sonsuzluğu muhakkak ama olumluda da sonsuzluğu yakalamanın sırrı şartları maksimum düzeyde değerlendirmek, şartlara karşı doğru davranıp, doğru değerlendirmek, mütevazılıktan ve insanlıktan vazgeçmemek,
Sonsuzluğu yakalamak ihanete yer vermeden anı dolu dolu yaşamak olduğunu! İnsanların elindeki imkanları kaybettiğinde neleri kaybettiğini anlamış olur ancak o zamanda iş işten geçmiş olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.