Öteki gündem: Kara delik

Ne yaparsak yapalım biz buyuz.

Onlar (onların kim olduğunu siz iyi biliyorsunuz) televizyon, telefon, tablet icat eder biz kullanırız, araba imal eder biz bineriz. Bu da yetmez bu alanlarda rekorlar deneriz.

Bin maalesef böyleyiz!

Neden bu sitemle başladım anlatayım.

Biz son 10 gündür seçimler üzerindeki spekülasyonları konuşup, tartışırken, Kozmos'un en büyük gizemi olan gerçek bir kara deliğin fotoğrafı çekildi.

Kabaca bir hesapla, kütlesi bizim güneşimizden 6.5 milyar kat büyük olan bu süper kütleli kara delikmiş bu.

Adres tarif gibi olacak biraz ama dünyadan bu kara delik 55 milyon ışık yılı uzakta ve Başak Süperkümesi’ndeki Messier 87 Galaksisi’nin (M87) merkezindeymiş. (Yüz metre ilerde sağdaki ilk sokakta!)

Bu kara deliğin fotoğraflanmasının imkansızlığı, yaklaşık 7 yıl önce şu sözlerle açıklanmış: "Galaksimizin merkezinde yer aldığı düşünülen kara delik devasa boyutlarıyla güneşin büyüklüğünün tam 4 milyon katında olsa da, dünyadaki astronomların gözleri için, ancak ayın yüzeyindeki bir portakal kadar iri görünebilir"

Ve dünyanın farklı bölgelerinde (Güney Kutbu'ndan Hawaii' ye kadar) yerleşik bir teleskop ağından oluşan EHT (Event Horizon Telescope/olay ufku teleskobu), on yılı aşkın bir süredir, 200’den fazla araştırmacıdan oluşan bir ekip ile bu proje üzerinde çalışıyormuş. Astrophysical Journal’da altı makalede yayınlanan görüntü analizleri, (EHT’nin mevcut hassasiyet sınırları içinde) M87’nin kara deliğinin şeklinin ve davranış biçimlerinin Einstein’ın öngörülerine uyduğunu onaylıyor.

EHT'nin bir sonraki hedefi ise bize en yakın kozmik canavar olan Samanyolu'nun merkezindeki “Sagittarius A” kara deliğini gözlemlemekmiş.

Biz inşallah “Sagittarius A” kara deliği bulunana kadar İstanbul’daki sorunu çözeriz!

Neyse kara delik kadar kara cahil olan ben; bu konuda Ergin Uzan Ekşioğlu tarafından yazılan makaleden alıntılayarak, şunları da paylaşayım. Belki faydası olur…

Soru şu: peki, biz bu fotoğraftaki kara deliğe ilişkin ne görebiliyoruz?

Kocaman bir siyah nokta. Gördüğümüz şey, tek kelimeyle hiçbir şey!

Baktığımız fotoğraf, gerçekten de bir illüzyondan ibaret. Bunun nasıl bir illüzyon olduğunu açıklamak ve cevabın altını doldurmak için ilk önce ‘görme’nin ne olduğunu tanımlamam gerekecek. Etrafımızdaki herhangi bir şeyi görmemizin sebebi, ışığın temel yapı taşı olan fotonların, atomların yörüngelerindeki elektronlara çarpması ve gözümüzdeki merceğe yansımasıdır. Bir şeyi görebilmeniz için, ondan seken fotonların gözünüze ulaşması gerekir. Görmek, ancak bu şekilde meydana gelir. Işığını alamadığınız bir cismi ne görebilir, ne teleskopla, ne de fotoğraf makinesi ile görüntüleyebilirsiniz. Fotoğrafçılıkla amatör de olsa uğraşan herkesin bileceği gibi, ışığın olmadığı bir yerde bir cismi görmek ya da fotoğraflamak olanaksızdır. Bir fotoğrafın var olması için o cisimden yansıyan ışığının fotoğraf makinasının merceğine ulaşması gerekir!

Bu durumda iki farklı illüzyonla karşı karşıyayız. Birincisi, M87’ nin merkezindeki kara delik bizden 55 milyon ışık yılı uzaklıkta. Bu da demek oluyor ki fotoğraftaki görüntü 55 milyon yıl öncesine ait. Uzağa bakmak, geçmişe bakmaktır. Olay ufkunun hemen dışında EHT’nin topladığı ışığın (fotonun) teleskopların merceğine bugün ulaşması için 55 milyon yıl seyahat etmiş olması gerekir. (Eğer 65 milyon ışık yılı uzaklıkta bizim dünyamızı keşfetmiş ve gözlemleme becerisine sahip bir zeka türü varsa, onlar da şu an dinozorların yaşadığı bir dünyaya bakıyorlar) Yani, gözlemlediğimiz kara deliğin şimdiki formunun ne olduğuna ilişkin en ufak bir fikrimiz yok!

İkinci illüzyon ise gerçeklik ve hakikat arasındaki farkta saklı. Gördüğünüz her şey gerçektir ama hakikat olmayabilir. Olay ufkunun ötesi sadece ışığın değil, zamanın ve boyutların da yok olduğu yerdir. Evrende bildiğimiz tüm fizik kuralları olay ufkunun ötesinde çöker. Bir kara deliğe düşen madde, olay ufkunda ışığının bize son ulaştığı noktada bizimle olan gerçeklik ilişkisini keser. Bir karadeliğin, olay ufkunun uzağından gözlemlenmesi, hakikatte orada ne olduğuna ilişkin bir bilgi vermez. İçine girmeden hiçbir şey öğrenemeyecek olmamız bir yana, bir gün bu ihtimal gerçekleşse dahi, dışarıda kalanlara ne olduğuna dair bilgi veremeyeceğiz. “Bir arkadaşa bakıp çıkacaktık!” belki işe yarar diyenler olabilir fakat kara delik asla torpil yapmaz. Bizim evrenimizi yöneten fizik kanunları, edindiğimiz bilginin bizimle beraber kalması gerektiğini emreder. Bizi yolcu eden arkadaşlara ulaştırabileceğimiz son bilgi, olay ufkundan el sallayan donuk görüntülerimiz olacaktır.

Kütleçekim gücü, ışıkla beraber zamanı da çeker ve olay ufkunda dondurur. Kara deliğe giren nesne için zamanın akışı değişmez fakat dışarıdan onu gözlemleyeler giderek yavaşladığını ve olay ufkunda donduğunu gözlemler.

Yani aslında EHT'nin görüntülediği bu resim, kara deliğin ne olduğunun resmi değil, onun ne olduğunu asla görüntüleyemeyeceğimizin resmidir.

Peki ya kara deliğin içine doğru seyahate devam edersek?

Olası gözüken, çekim gücünün bizi atomlarımıza ayıracağıdır. Olay ufkunu geçtiğimiz andan itibaren geri dönüşümüz yok. Çıkacağımızı düşündüğümüz noktada henüz bilmediğimiz fizik kuralları geçerli olabilir ve belki de tekrar toparlanma şansını elde edebiliriz ama bu ‘ummak’ tan öteye gitmez. Fakat eğer kara deliklerin çekim gücü lavaboda gördüğümüz gibi bir girdap yaratıyorsa, merkezkaç kuvveti ortasında bir solucan deliği yaratıyor olabilir. Lavaboda oluşan girdabın ortasına küçük parmağınızı ıslatmadan daldırmayı başarabilirsiniz. Parçalara ayrılmadan bu delikten geçme ihtimaliniz de olabilir. Bu evrenin gerçekliğinden sıkıldıysanız kara deliği belki de tavşan deliğine çevirebilirsiniz ama önce ulaşacağınız bir tane bulmanız gerekecek. En yakını mı? Şimdilik 26 bin ışık yılı uzaklıkta...

Benim kafam karıştı. Biz en iyisi siyasete mi dönsek?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi