İki kadının ortak acısı: Töre

Kadınlar, cinsiyetçi yaklaşımlar, sistematik dayatmalarla hayatın her alanında kötü haberlerle çıkıyor önümüze.

Şiddet, baskı, cinsel saldırılar ve son reddede ölüm.

Çevremizde sayısız örneklerle dolu kadına yönelik şiddet haberleri, toplumdaki direncinde göstergesi aynı zamanda.

Geçtiğimiz günlerde gündemde olan iki haberin detayları bize şiddetin sebepleriyle ilgili ipuçları vermesi açısından önemliydi.

Önceki hafta Ergani’de eşini yakarak öldüren cani kocanın haberiyle neredeyse eş zamanlı Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde de bir kadın cinayeti yaşandı.

49 yaşındaki Muteber Akbulut, 3 Kasım’da 65 yaşındaki eşi Hasip Akbulut tarafından öldürüledü.

Yaşamı acılarla dolu Akbulut için çekilmez günler henüz 17 yaşındayken kendisinden 16 yaş büyük olan amcaoğlu Hasip Akbulut ile istemediği bir evliliğe zorlanmasıyla başlamış.

Eşi Hasip Akbulut’un ilk evliliği de eşine uyguladığı şiddetten kaynaklı sonlanmış. 32 yıllık evli olan Muteber Akbulut’un evliliğinin ilk yıllarında başlayan şiddetin sistematik bir şekilde devam ettiği kızı Filiz Cengiz tarafından bizzat dillendiriyor ve şunlar söylüyor:

“Defalarca annesine bıçakla saldırdı. Hher defasında kardeşlerimle birlikte engel olduk ancak cinayetin işlendiği gün annem evde yalnızdı. Babam için “psikolojik sorunları vardı” yönündeki iddialar da yalan. Hiçbir psikolojik sorunu yoktu. Defalarca annemizin çenesini kırdı. Defalarca bıçakla saldırısı oldu, biz engel olduk. Cinayeti bilerek ve isteyerek işledi. Annem her şiddetten sonra “Toplum ne der?” kaygı ve baskılardan dolayı boşanamadı.”

Kızının anlattıkları ve “psikolojik sorunu yoktu” ısrarı cinayete aranan kılıflara da bir baş kaldırı aslında.

Bir kadının törelerle sıkıştırılan ve adeta zindana dönen yaşamından, aynı kaderi yaptığı zor seçimle değiştirebilen bir kadının hayatına bakalım şimdi de.

Ebru Akıcı engelli bir basketbolcu.

Boşaltılan köyden şehire, şehirden de tekrar köye dönme hikayesi, okuma azmi ve akrabalarının “kız çocuğu nasıl okur” diyerek yaşamına yön verme baskısı.

Akıcı, 19 yaşındayken amcasının oğluyla evlendirilmek isteniyor. O günleri şöyle anlatıyor Ebru: en kuzenimle evlenmek istemedim ve intihar etmekten başka çarem yoktu o zaman. Ben de intihar ettim. İntiharı övmüyorum, tek çaredir demiyorum elbette ama o günkü koşullarda başka yol bulamadım.”

Ateşli silahla yaralanana Akıcı, uzun süre tedavi gördüğü Diyarbakır’ın ardından,Ankara’da GATA’da tedavisine devam ediyor. Burada artık yürüyemeyeceğini öğreniyor ve tüm hayatı değişiyor.

Hayat mücadelesinden geri durmayan Akıcı, bir arkadaşının önerisi ve desteği ile Kızıltepe Engelliler Gücü takımında kendisine yer bulur. Akıcı bunun için Mardin’in Kızıltepe ilçesine yerleşir ve 2016’dan 2018’e kadar takımla birlikte maçlara çıkar. Daha sonra şimdiki takımı Diyarbakır Bedensel Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü Derneği’nde oynuyor.

Acılarla dolu bu yaşam mücadelesinin kahramanı Akıcı, Diyarbakır’da bedensel engelli kadın sayısının çok olduğuna dikkat çeken Akıcı, kadınların değişik nedenlerle spordan ve basketboldan uzak durduğunu söylüyor. Kendisi de birçok bedensel engelli kadınla konuşmuş, spor yapsınlar istemiş, “Ama yeterince ikna edici olamadım, bir kadın basketbol takımı kuramadık” diyor.

Şartları zorlayan bir başkaldırıdan, “Toplum ne der?”e uzanan kaderciliğe ve kadını buna zorlayan mahalle baskısına kadar ne kadar çok acı yaşıyoruz.

Kadın-erkek, yaşlı-genç hep birlikte direnerek son bulması dileğiyle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi