İbrahim Acar yazdı: İnsan kalmanın ağırlığı
İnsan olmak dendiğinde; vicdanın, ahlakın, sevginin hayatın tüm alanlarında öne alındığı hassasiyeti anlıyorum.
Maalesef bu değerlerin her geçen gün azaldığına günbegün eriyip yok olduğuna şahit oluyoruz.
Bunun yaşam alanlarımızın her zerresinde fazlasıyla hissediyor; kimi zamanda şiddet şeklinde maruz kalıyoruz.
Aile içinde, işte, okulda maruz kaldığımız durumlar psikolojik şiddetten, fiziksel şiddete kadar uzadıkça uzanıyor.
Çağımız gençlerinin, orta yaşlılarının, çocukların, kadınların maruz kaldığı ve alt kimliklerin yok olmasına neden olan bir bilinçli dönüşümü; çok da fark etmeden yaşıyoruz.
Bakmayın “imanlı genç yaratma” politik söylemine; bilinçli bir politikayla yapılıyor bu.
Çünkü devletin önceliği insan değil, maddi karşılığı olan politikalar.
Hayatındaki önceliği para olsun bir insanı düşünün. Her şeyi maddi değerler üzerinden planlayan yapan ve aldığı tüm karşılıkları bu ölçütle yapan bir insanın manevi tüm değerleri kendine göre dönüştürdüğünü ve bunu da hayatının doğruları olarak gördüğünü varsayın; ne Yapar o insan?
Her şeyi mubah sayan bir anlayış geliştirir hayatında ve bunu onunla tartışamazsınız, anlatamazsınız. Boşa heba edilen tartışmalar yaşarsınız onunla.
Devlette kurumsal olarak insan, vicdan ve ahlakı öncelemediği sürece, politikaları da tıpkı o insan gibidir.
Söylemleri kimi zaman “beka” olur, kimi zaman “vatan dışındaki her şey teferruattır” gibisinden kaba yaklaşımlar olur.
İnsan olmanın insan kalmanın ne kadar önemli olduğunu anlamlandırmanız isteğiyle; bir maratonda yaşananlarla örnekleyip bitirmek istiyorum.
Bir yarışta, Kenya'yı temsil eden atlet Abel Mutai, bitiş çizgisinden sadece birkaç metre ötedeydi, ancak yarışı tamamladığını düşündü koşmayı bıraktı. İspanyol atlet Ivan Fernandez tam arkasındaydı ve neler olduğunu fark etti, koşmaya devam etmesi için Kenyalı Abel’e bağırmaya başladı; ama Mutai’nin İspanyolca'nın anlamadığını bilmiyordu. Sonra İspanyol atlet onu zafere itti. Bir gazeteci Ivan'a "Bunu neden yaptın?" Diye sordu. Ivan, "Hayalim bir gün bir tür toplum yaşamına sahip olabileceğimizdir" dedi. Gazeteci "Peki neden Kenya'lının kazanmasına izin verdiniz?" Ivan, "Kazanmasına izin vermedim, kazanacaktı" diye yanıtladı. Gazeteci yine ısrar etti, "Ama kazanabilirdin!" Ivan ona baktı ve cevap verdi, "Ama zaferimin değeri ne olacaktı? O madalyanın onuru ne olurdu? Annem bunun hakkında ne düşünürdü?" Değerler nesilden nesile aktarılır. Çocuklarımıza hangi değerleri öğretiyoruz? Çocuklarımıza yanlış bir şekilde öğretmeyelim.
Sevgiyle, ahlakla, inşa olmakla kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.