Bayram Öcal yazdı: Yalı Çapkını; Ahlaksızlık Diz(i) Boyu
Yeminle söylüyorum ki inanın “Yalı Çapkını” dizisini değil bir bölümünü, bir saniyesini hatta fragmanını bile izlemedim. En son izlediğim dizi kısmen (cahilliğime verin) “kurtlar vadisi” idi.
Murat Soner diye beyin yakan bir adamın tesadüf önüme düşen youtube paylaşımından diziden haberim oldu.
Murat Soner’i de o sayede tanıdım. Bildiğiniz işten, güçten, dersten, geçimden, geçinememekten muzdarip kendini göremeyen “devekuşu, kum” bir adamım ben.
Adamın anlattıklarını dinleyince tüylerim diken diken oldu.
Dizi, İstanbul’da yaşayan Antepli zengin bir ailenin Yalı’da geçen hayatını anlatıyor.
Dallas’a rahmet okutan bir senaryo ile hemi de Türkiye’nin neredeyse “a” kalite oyuncularının yer aldığı bir kadro ile yola çıkmış dizi.
Bu kadar kaliteli oyuncu yetmemiş herhalde dizi de gayri ahlaki ve hepsinin bir arada olacağını düşünemeyeceğiniz; hayalini bile kuramayacağınız (detaylandırmayacağım, artık siz ahlakı, örfü adedi, dini her şeyi bir kenara bırakıp akıl sınırlarınızı zorlayın, yaratıcı olun biraz canım) aile içi ilişkiler ağıyla örülmüş.
Velhasıl belaltı ve gayri ahlaki ne ararsan var(mış) dizide.
Bu (mış) eki izlemediğimin kanıtı olsun ve merak edip çekilen bölümlerine de bakmadığımı ekmek musap üzerine yeminle bir daha belirteyim.
Ve dizinin “Gerçek Hayattan Alıntı” olduğunu belirten parafesi de varmış.
Biraz nefeslenip ‘kim bu Murat Soner?’ sorusuna cevap vereyim.
Kısa Gugıl aramamda, uzun yıllar radyo programcılığı ve seslendirme yapmış olan Murat Soner’in, şimdilerde YouTube'da dizi ve film eleştirmenliği yapan içerik üreticisi olduğu bilgisine ulaştım.
Allah artırsın deyip 3 milyona yakın takipçisinin olduğunu, içeriklerinin bunun üzerinde sayılara tekabul kitleye ulaştığını belirtip devam edelim.
Murat Soner’in söz konusu dizi film içeriği ile ilgili bir iki repliğini yazalım da en azından beni bu aymazlıktan kurtaran adama haksızlık etmeyeyim.
“Bana bugüne kadar bırakın düzelmeyi, her şeyin daha da kötüye gittiği dizi sektöründe değişimin ümidini veren sonrada gidip bu dizileri izleyen, çeken, içinde yer alan kim varsa hepsine yazıklar olsun. Şimdiye kadar eleştirdiğim her şey ama her şey bir dizide toplandı.
Kadınların ya bir araba ya bir hayvan gibi resmedildiği dizi de insanların sadece şebeke suyuna katılan zehirle değil, böylesi dizilerle zihinlerinin zehirlendiğini anlatıyor.”
…O kadar rezillikleri anlatıp tüküren Soner, “Durun bu sefer tükürmeyeceğim, tükürüğüme yazık. Yazık bu sahnede oynamayı kabul eden oyunculara, yazık buna reva görülen ve yine de izleyen izleyiciye, yazık örf ve adet adı altında şu gösterilenlerle örf ve adetin bu olduğunu sananlara…” diyor
Diyecek daha çok şey var da; burada kesip, muhataplarına bir iki soru bırakalım.
Şimdi ilk önce Antep’in buna neden sessiz kaldığını mı ya da İslami aile modeli, en son başına ‘devrimci’ eklenerek ‘muhafakazarlığ’ıa vurgu yapılan genç modeline ne kadar ters olduğundan mı ya da bu kadar kaliteli oyuncuların böyle iğrenç bir senaryo da nasıl bir araya geldiğinden mi ya da RTÜK’ün sessizliğinden mi dem vurayım bilemedim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.