Dr. Vahap Kaya
A. Vahap Kaya yazdı: Yüreğin duvarları -1
Bizler her sorunu çok fazla kafamıza taktığımız için görüntülerimize, bilincimize, davranışlarımız duvarlar örüyoruz.
Bu duvarlar bizi izole etse, bu duvarlar bizi boğsa da biz bu duvarları tarih akışı içerisindeki istilalardan kaynaklı hala bizi koruyan olarak görürüz ama şimdilerde teknoloji duvarların ardını bile güvensiz hale getirmiştir.
Ne zaman eski çağların kalelerin istilası dönemi nede bu örülen duvarlar seni koruya biliyor.
Dönüp baktığımızda bu duvarları kim nasıl ve ne için böyle örmüş dediğimiz zamanların karmaşıklığında kayboluşlara bile şahit olabiliyoruz.
Zaten var olan duvarlar var birde kişinin yetersizliğinden kaynaklı duvarlarda eklenirse artık işiniz yok duvarları yıkın ve tortularını beyinlerden silin.
Hani belki kısa vadeli ve küçük bir koruma için olsa örülecek duvarlara masumane yorumlar getirilebilir ama içinde kaybolunacak labirentleri yaratmak veya asla yıkılmayacak duvarlar masumane den öteye bir şey.
Bu duvarlar karmaşa yaratıyorsa ve sizin ördüğünüz duvarların içinde kayboluyorsanız bu yaklaşımda bir sorun var demektir.
Her yaratılan duvarların yıkılışları; duvarlar örülürken birilerine acı veriyorsa aynı oranda yıkılışı sizde o oranda acıya müssebib olabilir.
Duvarlar sizi koruyorsa süreç ve zaman içinde sizin korunmanıza örneklem olarak bakan insanlarda kendilerine korunak olarak görmüş olabilir, sizin için kalma gerekçesi biten bir duvar bir başkası hala kalma gerekçesi olabilir ve siz ördüğünüz duvarı kaldırdığınızda birileri için hala kalma isteğinden kaynaklı canı yanabilir
Belki yürek bu işte kendini özgür hissetseydi; zamanla beraber yüreğimizde oluşan duvarları bizler devre dışı bırakabilirdik.
Duvarlar katı ve kalıcı bir şey yürek ise canlı ve sürekli işleyen bir mekanizması var yani katılığı kabul etmez ama duvarın oluştuğu yürek artık yükü taşımak istemezse; farkındalık bilincine varmıştır artık ve hesaplaşmada.
Süreç o kadar hızlı ve acı bir şekilde kendini iz bıraktırarak ilerliyor biz o oluşan hava karşısında yetersiz ve zayıf kaldığımız için sürece istendiği kadar müdahil olamıyoruz.
Eğer süreç ile beraber kendimizi aynı oranda geliştirip örgü ağımızı aynı kuvvette örebilseydik.
Değişim ile beraber ve gereklilikler çerçevesinde değiştiğimiz için sabit fikirler olmayacaktı, yani gericiliğe dair sabit fikirler olmayacaktı.
Biz akıntıya kapılmaz akıntının yönünü kendimize veya akıntıyı evimizin önünden geçirebilirdik.
Ama zaman içinde kendimizin oluşturduğu duvarlar o kadar güçlü kaldı ve biz o kadar zayıfladık ki sürece yön verici tarzda müdahil olamıyoruz.
-Devam edecek
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.