'10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'ymüş. Onurlu gazeteciler çalışamıyor maalesef. Ya içeride, ya da sürgündeler.

Hasta halimle mevzuya ceviz kıvamında mizah katayım izninizle.

Geçmiş yıllarda Kocaeli açık cezaevi kantinine hırsız girmişti. Dahası hırsızlar dışardan gelmiş, parayı alıp volta olmuşlardı. İçerideki hırsızlar masum yani.

Hay Allahlım. Araştırın, dünyada benzeri yoktur.

Viranşehir muhabirimiz Eyüp Seyrek vardı, nur içinde yatsın. Bölge baskısında ismi yoksa krize girerdi.

Bir gün şu haberi geçmişti, “Tabuttan uçan cesedin kafası kırıldı”

Başka bir gün, kurak kıştan dertli köylüleri avutmak için yazmıştı, “En yaşlımız Sino Gameş (manda sino) topraktan bereket fışkıracak dedi”

Ben bunlara saçmalık demiyorum, renk diyorum.

Hürriyet’in Kayseri muhabiri Adem Kavas’ı hatırlayan vardır! Adına tekerleme bile yapıldı: “Adem kavas asparagas”

Adem’in canı sıkılmış uydurmuş; güya Erciyes Dağı faaliyete geçmiş. Her an patlayabilirmiş. Yalanına Alman profesörleri de kuyruğuna takmış. İnsanlar inandı tabi.

Bir panik, bir panik. Şehirden göç başladı. Ortalık karıştı.

Asparagastı, gülüp geçtik sonra.

Çocukken okumuştum, bir filozofun “Ciddiyet aptallığın maskesidir” dediğini.

Marketten asık suratla çıkan anneye kıymayın efendiler. Ciddiyeti fukaralıktan. Hangi aptal sekiz bin maaşla mucize yaratabilir?