Türkiye'ye kadına şiddetle mücadelede 65 ev ödevi, 23'ü acil
Kadına yönelik şiddetle mücadeleye dair İstanbul Sözleşmesini ilk imzalayan ve onaylayan ülke olan Türkiye’nin ev ödevleri belli oldu. Sözleşme kapsamında hazırlanan ilk raporda “Türkiye'de çok karmaşık bir tablo var” denildi, acil olarak hâkim-savcı eğitimi, kolluğun süratli ve tarafsız müdahalesi için hizmet içi eğitimi, şiddete karşı 7/24 telefon hattı açılması, sığınma evlerindeki kısıtlamaların kaldırılması istendi.
Meclis Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu bünyesinde kurulan İstanbul Sözleşmesi’nin Etkin Uygulanması ve İzlenmesi Alt Komisyonu, Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi Komitesi (GREVIO) Başkanı Prof. Dr. Feride Acar’ı dinledi. Feride Acar’ın Komisyon’a verdiği bilgiye göre İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi kapsamında 15 bağımsız uzman tarafından hazırlanan bu ilk rapor 15 Ekim 2018’de yayınlandı.
Rapor Türkiye’den önce yayınlanan Avusturya, Monako, Danimarka ve İspanya’nın bulunduğu 5 ülke raporuyla benzerlikler taşıyor ama Türkiye raporunda farklı olarak “Türkiye’de çok karmaşık bir tablo var” deniliyor. Acar’a göre bu değerlendirmenin nedeni gayretli çalışmalar, önemli ilerlemeler ve uluslararası ölçekte iyi bir yasaya karşın sözleşmenin benimsenmesiyle ilgili sorunlara işaret ediyor. Raporda, “Toplumsal cinsiyet eşitliği ile kadınlara yönelik şiddetin bağlantısını kurma açısından devlet daha etkin olmalı. Devlet burada geride duruyor hatta zaman zaman bu ilişki sanki yokmuş gibi davranıyor” deniliyor.
’65 ÖNERİDEN 23’Ü 3 YILDA HAYATA GEÇECEK’
Feride Acar Komisyon üyesi milletvekillerine yaptığı sunumda raporda “ısrarla tavsiye eder” ifadesiyle yer alan önerilerin ilk 3 yılda yapılması gereken acil işleri anlattığını, ikinci kategoride yer alan “kuvvetle teşvik eder” tespitlerinin ise orta ve uzun vadede devletin yapması gerekenleri kapsadığını söyledi. Raporda 65 önerinin 23’ü “ısrarla tavsiye eder” kategorisinde, 24’ü ise “kuvvetle teşvik eder” kategorisinde yer alıyor. Acar’ın Komisyon’da verdiği bilgiye göre Türkiye’nin sözleşme kapsamında hazırlanan rapor doğrultusunda hayata geçirmesi gereken önerilerde öne çıkan başlıklar şöyle:
YARGIÇ VE SAVCILARA ULUSLARARASI HUKUK UYARISI: Toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesinin bütün politika ve önlemlerde ana ilke olarak kabul edilmesi, bilinçlendirme ve eğitim faaliyetleriyle güçlendirilmesi lazım. Yargıç ve savcıların kadınların insan hakları ve kadınlara yönelik şiddet alanındaki uluslararası hukuk normları ve standartları anlamaları ve uygulamaları sağlanmalı. Bu, Türkiye açısından ciddi bir sorun. Kolluğun süratli ve tarafsız müdahalesi için bunlara hizmet içi eğitim verilmeli.
KADINA YÖNELİK ŞİDDETE AÇIK KINANMA:Kadın ve kızların hukuka ulaşım yolları açılmalı. Kızların eğitimi ve kadınların ekonomik bağımsızlığına ilişkin önlem ve politikalar olmalı. Kadına yönelik şiddet açıkça kınanmalı, mağdur hakları korunmalı. Kadın cinayetlerinin önlenmesinde kararlı bir mücadele gerek. Kadınlara yönelik şiddet konusunda duyarlı davranmayan devlet görevlileri sorumlu tutulmalı, cezalandırılmalı.
İKİNCİL MAĞDURİYETLERE ÖNLEM: İkincil mağduriyetin önlenmesi çok önemli. Cinsel şiddet vakalarında, çocukların dâhil olduğu vakalarda mağdurun adli süreç içerisinde, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında tekrar hırpalanması çok önemli, muhakkak kaldırılmalı.
AYRINTILI VERİ İHTİYACI: Ciddi veri eksiği var. Kadınlara yönelik şiddet konusunda kaç kadın şiddet görmüş, kimden şiddet görmüş, şiddet gören ve şiddet uygulayan arasındaki ilişki gibi ayrıntılı veriler olmalı.
ŞİDDET GÖRENLERE MADDİ YARDIM, İSTİHDAM: Devlet, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile kadınlara yönelik şiddetin bağlantısı hakkında toplumda farkındalık yaratmalı. Kız çocuklarının ve kadınların güçlendirilmesine yönelik politikalar, şiddet görenlere maddi yardım, istihdam programları olmalı.
SIĞINAKLARDA KISITLAMALAR: Sığınaklarda birtakım kısıtlamalar var. Örneğin 60 yaş üstündeki kadınlar, zihinsel özürlü olanlar, 12 yaşından büyük erkek çocuk sahibi olan kadınların sığınma evlerine kabulünde kısıtlamalar gibi. Bunlar kaldırılmalı.
ÖZEL TELEFON ŞİDDET HATTI İHTİYACI:Türkiye’de her türlü kadına yönelik şiddet şikâyetinde, gerekli bütün dillerde yanıt ve yönlendirme yapabilen, eğitimli personelin olduğu bir telefon hattı gerekli. Bu sözleşmenin açık şartı. Raporda “Böyle bir hattınız yok.” deniliyor. ALO 183 hattı var, ama o bu işe yönelik değil.
ZORLA EVLİLİĞE SUÇ DÜZENLEMESİ: 15 yaş üzeri çocuklara yönelik cinsel saldırı “rızasız cinsel davranış, tecavüz” olarak değiştirilmeli. Kız çocuklara yönelik olarak işlenen cinsel suçlarda verilen cezalar takip edilmeli. Zorla evliliğin ayrı kendi başına bir suç olarak yasalarda tanımlanması lazım.
KADIN KURULUŞLARIYLA İLİŞKİ: İstanbul Sözleşmesi sivil toplumla ilişkilere çok önem veren bir sözleşme. Bu tür eğitimlerde sivil toplum kuruluşlarından özellikle kadın kuruluşlarından yararlanılması isteniyor.
Komisyonun bundan sonraki ilk toplantısında gündemi hâkim ve savcılarla ilgili öneri doğrultusunda barolarla görüşmeler olacak.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR?
Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Türkiye’nin Avrupa Konseyi Başkanlığını yürüttüğü dönemde İstanbul’da imzalandığı için İstanbul Sözleşmesi olarak anılıyor. 2014’te yürürlüğe giren sözleşme 45 devlet tarafından imzalandı, 33’ünde onaylandı. İmzalamayan ülkeler Rusya Federasyonu ve Azerbaycan. Türkiye sözleşmeyi ilk imzalayan ve çekincesiz ilk onaylayan devlet. Avrupa Birliği de sözleşmeyi Avrupa Birliği olarak imzaladı. (Kaynak: Gazeteduvar)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.