Ne çiftçi kazanıyor ne vatandaş doyuyor

Ne çiftçi kazanıyor ne vatandaş doyuyor
Çiftçi eylemleri yayılırken tüketici de çıkmazda... Bursa'da ürettiği biberleri satamayınca keçilerinin önüne döken bir çiftçi ile İstanbul'da akşam pazarında tezgahlardaki ürünleri toplamaya çalışan bir kadının görüntüleri, tarımdaki 'kaybet-kaybet'in en net fotoğrafı oldu.

Pazarlara en çok yazlık sebze meyvenin geldiği ay ağustos olmasına karşın ne üreten ne tüketen mutlu.

Üreticiler domatesin, biberin, karpuzun tarlada kalmasından endişe ederken, bazıları ürünlerini hayvanlarına yediriyor. Son alarak Bursa Karacabey'de eylem yapan üreticiler, "hükümet istifa" sloganı atarak sesini duyurmaya çalıştı. Büyük kentlerde ise ürünlerdeki bolluk fiyatlara pek yansımış gözükmüyor.

Eyüpsultan'da bir yurttaş durumu, "Biz açız aç! Ayakta durmak yaşamaksa, yaşıyoruz. İsyan ediyorum. Ben acımdan ölmek zorunda değilim" sözleriyle özetlerken, bazı pazarlarda özellikle akşam saatlerinde vatandaşlar tezgah altına atılmış çürük ürünlerin arasından işe yarayanları seçip ihtiyacını karşılamaya çalışıyor.

Muhalefet tarafından emeklilerin, çalışanların temmuz zamlarına yansımayacak şekilde ayarlandığı ileri sürülen akaryakıt, elektrik ve doğal gaz zamları temmuz enflasyonuna yansırken, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre haziranda 1.64 olan aylık enflasyon temmuzda aylık 3,23, yıllık 61,78 oldu. Enflasyonun en çok hissedildiği yerlerden biri de alışverişin en çok yapıldığı çarşı-pazarlar.

Ancak ne tarlada ne çarşı pazarda durum pek iç açıcı değil. Ağustos, Türkiye'de pazarlara en çok yazlık sebze meyvenin geldiği ay. Ne üreten ne tüketen mutlu. Üreticiler domatesin, biberin, karpuzun tarlada kalmasından endişe ederken, bazı üreticiler ürünlerini hayvanlarına yediriyor. Son alarak Karacabey'de eylem yapan üretici "hükümet istifa" sloganı atarak sesini duyurmaya çalıştı.

Büyük kentlerde ise ürünlerdeki bolluk fiyatlara pek yansımış gözükmüyor. Bir semt pazarında konuşan bir yurttaş durumu "Biz et, ekmek, sebze alamıyoruz. Biz açız aç! Ayakta durmak yaşamaksa, yaşıyoruz" sözleriyle özetlerken, bazı pazarlarda özellikle akşam saatlerinde vatandaşlar tezgah altına atılmış çürük ürünlerin arasından işe yarayanları seçip çare arıyor.

"YAŞAYAMIYORUM"

İstanbul’un Eyüpsultan ilçesinde bulunan Karadolap Mahallesi semt pazarına gelen yurttaşlar, yaşadıkları sorunu anlattı. Emekli Rıza Yılan, 60 yaşında 12 bin 500 lirayla geçinemediğini belirterek şunları söyledi:

- Biz hayatımızın her alanından kısıyoruz. Bizim hiçbir sosyal hayatımız yok. Biz evden dışarı çıkamıyoruz. Biz et, ekmek, sebze alamıyoruz. Biz açız aç. Yaşıyor muyuz, yaşamıyor muyuz; onu da bilmiyoruz. Ayakta durmak yaşamaksa yaşıyoruz. Ben 30 sene bu ülkeye şirket kurmuşum, en az 2 trilyon vergi ödemişim. En sonunda geldiğim yerde, pandemide ben şirketimi kapatmak zorunda kaldım. Ben emekli maaşımla şu anda vergilerimi ödemek durumundayım. Ben çalışan insanların kıdem tazminatlarını ödedim. Ben devlete olan vergimi de ödedim ama ben şimdi 12 bin 500 lirayla yaşamak zorundayım.

- Yaşamaya çalışıyorum, yaşayamıyorum. Biz gavur değiliz ki. Biz de Türk’üz, biz de bu ülkenin vatandaşıyız. Bizim de yemek ihtiyacımız, tatile gitme hakkımız var. Beş tane mafya gelmiş, memlekete çökmüş. Kim oldukları da belli değil. Biz bunlara ganimet ödüyoruz. Benim vergimden, benim emeğimle ben bunları besliyorum. Beslemek zorunda değilim. İsyan ediyorum. Ben acımdan ölmek zorunda değilim.

"ENFLASYONLA YAŞAM SÜRDÜRÜLEMEZ"

Semt pazarında bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) CHP’li Meclis üyesi Kıymet Kaya Koçak da pazarın pahalılığına vurgu yaparak “Bu ülkede asgari ücret düzeyinde çalışan ya da o kadar geliri olmayan milyonlarca insanlar var. Bir an önce buna ilişkin tedbirlerin alınması gerektiğini düşünüyorum. Tabi hayal etmek başka ama uygulama çok farklı. Ne yazık ki fiyatlar çok yüksek. Alışveriş yapan bütün vatandaşlarımız bakıyorlar, inceliyorlar ve bırakmak zorunda kalıyorlar. Bu enflasyonla yaşamın böyle sürmesi, sürdürülebiliyor olması mümkün değil. Bin lira getirdiğinizde yetmeyebiliyor. Özellikle emekliler açısından düşündüğümüzde, asgari ücretle çalışanları düşündüğümüzde bir hafta pazarda bin lira harcaması mümkün değil. Gerçekten vatandaşın işi çok zor. TÜİK kendi söylediğine inanmıyor ki vatandaş inansın. Ne yazık ki Türkiye’de hayat çok zor. Bunu pazarda görebiliyoruz” diye konuştu.

"ERKEN SEÇİM İSTİYORUZ"

Bir başka yurttaş ise hem meyvelerin hem de sebzelerin çok pahalı olduğunu belirterek “Çocukların, halkın yiyebileceği en önemli şeyler, sebzeler hepsi çok pahalı. Mesela 40 lira ıspanak. Bir meyve 50, 70, 100 lira. Her şey gönül istiyor ki alalım yani ama alamıyoruz her şeyi. Bin lira tuttu burası peynirlerle, yumurtayla, yeşilliklerle. İki tane meyve aldım. Bir kilo üzümle bir kilo da erik aldım. Emekli maaşıyla zor. Hele bir kişinin emekli maaşıyla çok zor. Nereye kadar böyle bilemiyorum artık ama halkın uyanması lazım. Ben erken seçim istiyorum. Hep beraber, hep birlikte istiyoruz. Vatandaş olarak erken seçim istiyoruz. Buna gücümüz yetmiyor” dedi.

"ÇOCUKLUĞUMDA ALABİLİYORDUK"

İşsiz genç Cenk Turan, durumu şöyle anlattı:

- Evde babam emekli. Emekli olmasına rağmen günlük işlere gidiyor. Ben de şu anda gencim ama işsizim. İş arıyorum hâlâ. Günde farklı uygulamalar üzerinden 40 ya da 50 tane yere başvuru yapmak zorunda kalıyorum. Artık oradan da ne kadar cevap gelirse... Alabildiğim sadece salata, domates ve birkaç parça meyve, geri kalanına zaten olarak gücü yetmiyor insanın. Önceden, çocukluğum zamanında alabildiğim şeyleri ne kadar canımız çekse de istesek de alamıyoruz artık. Sadece üç parça bir şey, 280 lira falan tutun. Muz, nektari ve domates... O kadar yani. Başka da hiçbir şey yok. En fazla ayırabildiğimiz ya 400 ya 500 lira ama 400-500 liraya da hiçbir şey gelmiyor artık.

Kaynak:ANKA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.