Diyarbakır’da Dünya Anadili Günü; Kürtçe tehdit altında
21 Şubat Dünya Anadili Günü nedeniyle Diyarbakır Eğitim- Sen ile Kürdistan Sosyalist Partisi, Kürdistan Özgürlük Partisi ve Kürdistan Gençlik Hareketi Derneği düzenledikleri iki ayrı panelde Kürt dilinin tehlike altında olduğuna dikkat çekildi.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) 21 Şubat Dünya Anadil Günü dolayısıyla panel düzenledi. Moderatörlüğünü Eğitim Sen 2 No’lu Şube Eşbaşkanı Fesih Zirek’in yaptığı panelde, Mezopotamya Vakfı Koordinatörü eğitimci Mikail Bülbül, “Kürtçe dili üzerindeki tehlikeler ve Kürtçenin durumu”, Mezopotamya Vakfı Yöneticisi ve eğitimci Cemil Güneş, “Dil ve eğitim”, Vate Çalışma Grubu Üyesi ve eğitimci Netice Altun, “Çocuklarda dil öğrenme süreci” başlıklarıyla birer sunum yaptı.
Panelde ilk sunumu yapan Mezopotamya Vakfı Koordinatörü Mikail Bülbül, dünyadaki dil haritası hakkında bilgi vererek, hangi coğrafyada hangi dillerin yok olma tehdidi altında olduğunu anlattı. Kürtçenin varlığı tehdit altında olan diller arasına girdiğini dile getiren Bülbül, olağanüstü durumların meydana gelmesi durumunda bir dilin 10 yıl gibi kısa bir sürede ortadan kalkabileceğini aktardı.
Kürtçenin resmi statüsünü bulunmadığına işaret eden Bülbül, Kürtçenin yok olmaması için önerilerini sıralayarak, “Kürtçe konuşanların prestijli olması, nüfuz sahibi kişilerin Kürtçe konuşması, Kürtlerin ve Kürtçe konuşanların meşruiyetlerini arttırması, Kürtçe konuşanların teknolojik ve elektronik sistemde rol sahibi olması, eğitim sisteminde resmi bir statüye kavuşması Kürtçenin korunmasına katkı sunacaktır” ifadelerini kullandı.
‘HER ŞEYİ UNUT AMA DİLİNİ UNUTMA’
Dilin binlerce yıllık zengin bir yaşamı temsil ettiğini vurgulayan Bülbül, bir Sümer kil tabletinde, “Her şeyi unut ama dilini unutma” sözleriyle genç kuşağa tavsiyelerde bulunduğunu ifade etti.
Vate Çalışma Grubu Üyesi ve eğitimci Netice Altun da çocukların ilişkide olduğu kişi ve dilleri kaydettiğini, bunu şifrelediğini belirterek ona göre bir yaklaşım geliştirdiğini anlattı. Altun, birden fazla dil kullanan çocukların kendini ifade etmede kullandığı kelime sayısının sınırlandığını, ancak bundan endişe etmemek gerektiğini, çünkü çocuğun kendini ifade ettiği tüm dillerin toplam kelime sayısının baz alınması gerektiğini vurguladı. Böylesi durumlarda ailelerin doktorlara başvurduğunu, doktorların çocukla sadece Türkçe konuşmayı önerdiğinin altını çizerek, “Eğer doktor anadili bırakmasını öneriyorsa, ebeveynler, çocukla anadilinde konuşmayı değil, Türkçe konuşmayı bıraksın” dedi.
‘BİZ YARIM DİLLİ OLDUK’
Kendisi gibi binlerce Kürdün okula başlarken, anadillerini öğrenme sürecini tam tamamlamadan Türkçe eğitime zorlandığını, Türkçe konuşmaları için öğretmenlerden dayak yediğinin altını çizen Altun, “Bu yüzden biz, yarım dilli olduk, travmatize olduk. Anadilini çocuklarına öğreten ebeveynler, okul sürecinde öğretmenlerle çocuklarının Türkçeyi bilmediğini, bundan dolayı özen göstermesini özellikle tembihlemeli” önerisi yaptı.
Öğrenme sürecinin doğum ile başladığını ve ölüme kadar sürdüğünü belirtem Mezopotamya Vakfı’ndan Cemil Güneş ise psikomotor öğrenme becerisinin çocuklukta geliştiğini ve yoğunlaştığını, süreç içerisinde bunun çeşitli dönüşümlerle sürdüğünü dile getirerek, bunun dil ile desteklendiğini kaydetti.
‘ÇOK DİLLİLER DAHA BAŞARILI’
Öğrenmede ödül ve ceza sistemindeki klasik teoriye işaret eden Güneş, eğitim sürecinde çeşitlilik, toplumsal gelişim ve diğer etkileyici faktörlerin öğrenme sürecine katkılarına yönelik araştırmaların bu teorik yaklaşımı tartışmaya açtığını kaydetti. Çok dil bilen çocukların, sosyal, kültürel, eğitim ve yaşamsal ilişkilerinin daha başarılı olduğunu ifade eden Güneş, “Dilini unutan, dilinden uzaklaşan bireylerin ise yüzde 96’sı eğitim hayatında başarısız oluyor, ne kendi istediklerini yapabiliyor, ne de etrafındakilerin beklentilerini karşılayabiliyor” diye konuştu.
‘DİLİNDEN UZAKLAŞAN UCUBELEŞİR’
“Dilinden uzaklaşan insan ucubeleşir” diyen Güneş, “Aslına bir daha dönemez, üretmek ve yaratım süreçlerinden uzaklaşır. Okuduğunu anlamayan mekanik okuyucuya dönüşür. Dilini unutanlar yarım dilli haline geliyor. Çoğunlukla okuduğunu anlamıyor. Ve eğitim sürecinde öğrenme güçlüğü çeken bireyler olarak kabul ediliyor” dedi.
Anadilde eğitimin olmaması nedeniyle bireylerde yabancılaşma, ailesinden ve çevresinden utanç duyma, ulusal kimliğini gizleme gibi eğilimlerin geliştiğine işaret eden Güneş, “Dil sadece kelimeler değil, binlerce yıllık yaşamdan, sosyal ilişkilerden süzülüp gelen yaşamsal unsurlardır, aidiyettir. Kendi diline hakim olanlar, onunla barışık olanlar bireyler başarılı olur, uyumlu olur” diye ekledi.
Panel soru-cevap bölümü ardından sona erdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.