Video Haber - ‘2013 Nevroz mektubunun arkasındayız’

Video Haber - ‘2013 Nevroz mektubunun arkasındayız’
Koronavirüs salgını nedeni ile geçtiğimiz yıl yapılmayan Nevroz Bayramı kutlamaları, koronavirüs risk haritasına göre düşük iller arasında bulunan...

Koronavirüs salgını nedeni ile geçtiğimiz yıl yapılmayan Nevroz Bayramı kutlamaları, koronavirüs risk haritasına göre düşük iller arasında bulunan Diyarbakır'da bu yıl yeniden coşkuyla kutlandı. Renkli görüntülere sahne olan Nevroz kutlamasında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP’nin kapatılma girişimine tepki gösterdi. Partilerine yönelik baskıların durmadığını vurgulayan Sancar, “Siyasetle yenemedikleri HDP’yi, şimdi de savcılarını harekete geçirerek kapatmak istiyorlar. Sarayın talimatıyla bir dava açıyor” dedi. 2013 yılında bu meydanda okunan Nevroz mektubunun arkasında olduklarının da altını çizen Mithat Sancar, bugün de aynı talebi dile getirdiklerini söyledi

YENİGÜN HABER - Bu yıl “Nevroz ateşiyle direnelim, özgürleşelim” sloganıyla gerçekleştirilecek Nevroz, Diyarbakır’da Bağlar ilçesinde bulunan Nevroz Parkı’nda kutlandı. Diyarbakırlılar, kent merkezi başta olmak üzere ilçelerden Nevroz alanının yolunu tuttu. Ulusal kıyafetleriyle zılgıtlar ve sloganlar eşliğinde Nevroz alanına akın eden yüzlerce kişi, alan girişinde kurulan polis kontrol noktalarında aranarak ve HES kodu istenerek alana alındı. Kürt Dil Platformu ve Kürt Dil Ağı’nın Kürtçenin resmi ve eğitim dili olması talebiyle başlattığı imza kampanyası kapsamında Nevroz alanı girişlerine stant kuruldu.

‘Çıplak bedenine kurşunlar saplandı’

2017 Nevrozu’nda öldürülen İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü 2’nci sınıf öğrencisi Kemal Kurkut, ölümünün 4’üncü yılında vurulduğu yerde anıldı. Anmaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, HDP milletvekilleri İmam Taşçıer, Dersim Dağ, Garo Paylan, Semra Güzel ile çok sayıda kişi katıldı.  Anmada konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sancar, “Dört yıl önce bir gencin bedeni yere döküldü. Sevinçle, heyecanla geldi, çıplak bedenine kurşunlar saplandı, herkes o cinayeti gördü. Ona sıkılan kurşunlar barışa yönelmişti. Can verirken bile gülüşü canlıydı. Onun gülüşü bizim hayatımızda. Özlemlerini gerçekleştirmek görevimizdir. Onu katledenler yargıda da vermediler hesap. Adaletsizliği burada bir kez daha haykırıyorum. Rahat uyu senin hayal ettiğin günler gelecek, onun için varız” dedi.  Yapılan konuşmaların ardından Sancar ve beraberindekiler, Nevroz Parkı’ndaki kutlamaya geçti.

‘Nevroz meydanları direniş meydanlarıdır’

Kutlamalarla beraber ilk konuşmayı HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel yaptı. Güzel, “Amed bugün Demirci Kawa’nın çekici, Çağdaş Kawa’nın direnişi, Zekiyelerin, Rahşanların yoldaşları oldu. Nevroz direnişi getiriyor, direniş yaşamı getiriyor. Mart ayı Kürdistan için direniş ayıdır. Nevroz meydanları direniş meydanlarıdır. Halkımız her şeye rağmen meydanlarda, köylerde, yaylalarda, gençlerin ve kadınların öncülüğünde Newroz ateşi harlanıyor. Kürtleri yok sayanlar bu meydana baksınlar. Kürtler bu direniş meydanında. Hangi iktidar bu gerçekliği yok edebilir” dedi.

‘İstanbul sözleşmesi kırmızıçizgi’

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine de değinen Güzel, “Direnişçi kadınlar, iktidarlar mücadelemizi yok etmek istiyor, kazanımlarımızı elimizden almak istiyorlar. Buradan bir kez daha söylüyoruz. Biz varız, var olacağız, kendimiz olacağız. Cumhurbaşkanı, bu kararla kadın düşmanı olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu karar kadın katillerine cesaret verecektir. Bundan sonra kadın katliamlarının sorumlusu AKP’dir. Bu karar, kadın katliamını, şiddetini meşrulaştıran bir karardır. Ama bizler sözleşmenin iptal edilmesine izin vermeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi, eşbaşkanlık gibi kırmızı çizgimizdir. Bu kararı tanımıyoruz, mücadele edeceğiz. Bu politikalara karşı mücadele edeceğiz” diye belirtti.

Çiftyürek: İşte meydan, Kürt halkı

Kürdistan Komünist Partisi (KKP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek ise, halkın Nevrozunu kutlayarak, Kürtçenin resmi dil ve eğitim dili olması için başlatılan imza kampanyasına destek vermeye çağırdı. Çiftyürek, Kürt halkına ve Kürt siyasetine yönelik baskılara değinerek, şunları söyledi: “Ferman padişahın ise meydan halkımızındır. İşte meydan, işte Kürt halkı. Kürt siyaseti yüz yıldır sokaklarda siyaset yapıyor. Meclis’te Kürt siyasetini hedef alınmasıyla siyaset bitmez. Fermanlarınızı tanımıyoruz, işte Kürt halkı, işte siyaset bu meydanda. Bu saldırılar Cumhur İttifakı’nın yok olmasıdır. Artık sandığa gidecek bir durumda değil. Kürt halkı Cumhur İttifakı’nın biletini kesecek. Bunu gördüğü için Kürt halkına saldırıyorlar.”

Kürt ulusal birliği çağrısı

Kürt ulusal birliğinin sağlanması gerektiğinin altını çizen Çiftyürek, “21’inci yüzyıl Kürdistan’da ulusal birliğin sağlanması yüzyılı olacaktır. Eğer bunu sağlayamazsak, tek tek yok olacağız. Artık birlik zamanıdır. Bugün birlik olursak, zafer yakındır. Bir kez daha bu meydandan çağrı yapıyoruz. Türkiye ve Rusya birlik oluyor ama Kürt partileri birlik olamıyor. Gelin birliği sağlayalım” çağrısında bulundu.

‘Nevroz haykırıştır, hakikat yolculuğudur’

Nevroz Alanı'ndaki kitleye hitap eden Sancar’ın konuşmasından satır başları şöyle:

“Nevroz zulme ve ayrımcılığa karşı direnmenin adıdır. Nevroz, özgürlüğe olan tutkudur. Nevroz bir yaşam biçimdir, onurlu ve adil bir barışa açılan kapıdır. Nerwoz bir buluşmadır, kucaklaşmadır, yan yana ve omuz omuza omladır, birliktir. Newroz bütün birliklerin, kimliklerin eşit, hakça bir arada yaşamdır. Nevroz haykırıştır, hakikat yolculuğudur. Her Nevroz’da bu umudu güçlendiriyoruz. Bu umudu her Newroz’da ateş kadar sıcak tutuyoruz. Ortadoğu halkların direnme inancı olarak buradan selam yolluyoruz. Bu halk burada olduğu sürece, hiç kimse bizlere boyun eğdiremez, diz çöktüremez.

‘Partimize yönelen baskılar, zulümler durmuyor’

Partimize yönelen baskılar, zulümler durmuyor. Zalimler kendiişlerini yapıyorlar. En iyi bildiklerini yapıyorlar. Zulümdür, baskıdır, kötülüktür… Ama biz de direnmeyi biliyoruz. Mücadeleyi biliyoruz ve bizler de başaracağımıza olan inancımızı her daim sağlam tutuyoruz. Yürüyüşümüz inançlar, sizlerin kararlılığıyla devam ediyor, devam edecek. Bu iktidar baskı uyguluyor, yasak koyuyor, buna doymuyor. Kötülük yapmadan duramıyor. Baskı yasak, zulüm, onların işidir ama bunlar bir de kötülük yapıyorlar durmadan. Bu halk kötülük yapıyorlar. Bu ülkeye kötülük yapıyorlar. Bu ülkenin ezilen insanlarına, emekçilerine, kadınlarına durmadan kötülük yapıyorlar. Bir gece ‘İstanbul Sözleşmesi’nden bir kararla çıktık’ diyorlar. Nedir İstanbul Sözleşmesi, kadına karşı şiddeti önlemek için kabul edilmiş bir sözleşmedir. Kadına düşman bunlar. Bir gecede anayasaya darbe yapıyorlar. Her gün yeni bir darbe. Bu iktidar darbecidir. Bu iktidar kötülüğün sembolüdür.

‘Milyonlar boyun eğmeyecek’

Sevgili kardeşlerim, sizin iradenizle parlamentoya gönderdiğiniz vekillerimizin vekilliklerini haksız ve hukuksuzca düşürüyorlar. Bundan önce bu dönem Leyla Güven’in, Musa Farisoğılları’nın vekilliğini düşürdüler. Amed halkının iradesine saldırdılar. Şimdi de Ömer Faruk Gergerlioğlu kardeşimizin vekilliğini düşürdüler. Haksız ve hukuksuzca vekilliğini gasp ettiler. Sizin iradenizi gasp ettiler. Ama bununla da yetinmiyorlar. Bu sabaha karşı Gergerlioğlu vekilimizi sabah namazına kalktığında, abdest için lavabodayken, baskın yapıp gözaltına aldılar. İşte bu kadar kötüler. İşte bu kadar saygısızlar. İnanca saygısızlar, ibadete saygısızlar, halkın iradesine saygısızlar. Ama burada milyonlar var. Bütün Newroz meydanlarını dolduran milyonlar diyor ki; biz size boyun eğmeyeceğiz. Kötülüğüne geçit vermeyeceğiz. Bu ülkeye özgürlüğü, demokrasiyi, barışı hep birlikte getireceğiz. Söz olsun, mutlaka başaracağız. Mutlaka kazanacağız.

‘Bu halkı nereye kapatacaksınız?’

Siyasetle yenemedikleri HDP’yi, şimdi de savcılarını harekete geçirerek kapatmak istiyorlar. Sarayın talimatıyla bir dava açıyor Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı. Öyle bir iddianame ki hukuk tarihine büyük bir ayıp olarak geçecek. Buldukları tek şey bizim barış sesimizdir, özgürlük isteğimizdir, demokrasi çalışmalarımızdır. Başka bir şey yok. Peki, hadi diyelim HDP’yi kapattılar, ya bu halkı ne yapacaksınız. Bu halkı nereye kapatacaksınız, hangi güç yete bu halkı kapatmaya, bu inancı durdurmaya. Başaramayacaklar. Biz halkımızdan aldığımız güçle, demokratik siyasette ısrarımızı devam ettireceğiz. Biz halkımızın demokrasi, özgürlük ve barış umudunu, siyaset, barış yoluyla gerçekleştirmek için mutlaka hep birlikte yeni yollar yaratacağız. Yeni yollar açacağız.

‘İşte buradayız, bu da size dert olsun’

HDP bir dükkan mı? Siz nereyi kapatıyorsunuz? HDP budur, HDP halktır, halk… HDP, umudun adresidir. HDP, bu ülkede özgürlük içinde, barış içinde yaşamın güvencesidir. HDP, bu ülkeye özgürlüğü de barışı da demokrasiyi de getirecek en büyük güçtür. Buna engel olmayacaksınız. Yaptıklarınızın hepsi yazıktır, ayıptır, günahtır. İşte buradayız, buda size dert olsun. Bu size dert olacak. Kaybedeceksiniz, kaybedeceksiniz, kaybedeceksiniz. Siz en iyi bildiğiniz yolları deneye deneye tükettiniz, kalmadı elinizde bir şey. Ne yapabilirsiniz daha. Zindanlarınız, savcılarınız, hileleriniz durduramıyor bizi. Çünkü biz direnen halkın umudu, gücüyüz. Ve biz biliyoruz ki direnmek, yaşamaktır. Berxwedan jiyane.

‘Asıl amaçları demokrasi umudunu tamamen yok etmektir’

Saldırıların tek hedefi HDP değildir. Halklar arası barışın köprüsü olan bu meydandan Türkiye halklarına sesleniyorum. Hedef aldıkları HDP ama asıl amaçları bu ülkede demokrasi umudunu tamamen yok etmektir. Özgürlük inancını bitirmektir. Barış içinde eşit bir yaşam talebini, özlemini bitirmektir. O nedenle biz direneceğiz, mücadeleye devam edeceğiz. Demokratik siyaset yollarıyla, halkımızın iradesini, ülkedeki bütün halkların özgürlük, demokrasi ve barış özlemini gerçekleştirmek için yürüyüşümüze devam edeceğiz. Bunu sadece bize bırakmayın. Türkiye’nin bütün demokrasi güçleri, gelin hep birlikte zulme ve kötülüğe karşı mücadele edelim. Gelin, omuz omuza yürüyelim. Gelin sesimizi birleştirelim. Gelin, ortak demokrasi mücadelesini, barış umudunu halklara birlikte vaat edelim. Barışa, özgürlüğe doğru yürüyelim.

Demokrasi ittifakı çağrısı

Biz gücümüzün farkındayız, biz gücümüzü haklılığımızdan, halkımızdan alıyoruz. İktidar bizden korkuyor. Çok haklı, ne yaptılarsa diz çöktüremediler. Üstelik onlara en acı seçim yenilgilerini de bizler tattırdık. 7 Haziran’da sandıklardan aldıkları cevabı unutmadılar. 31 Mart’ta, 23 Haziran’da sandıklarda aldıkları o cevabı, yedikleri o şamarı unutmasınlar. HDP yine kaybettirecek onlara. Biz istiyoruz ki hep birlikte kazanalım. Türkiye halklarıyla, özgürlüğü, barışı, eşitliği hep birlikte ülkenin evlatlarına verelim. Çağrımız demokrasi ittifakı çağrımızdır. Bu iktidar bu ülkeye hiçbir şey vaat edemiyor. Sadece zulüm, baskı, kötülük kaldı ellerinde. Buna karşı hep birlikte mücadele etmek, tarihe ülkenin halklarına karşı hepimizin ortak sorumluluğudur. Gelin bu yürüyüşü büyütelim.

‘2013 Nevroz mektubunun arkasındayız’

Nevroz’un en önemli anlamı, barışın sembolü olmasıdır. Barış mücadelesinin iradesi ve sesi olmasıdır. Bakın bundan 8 yıl önce 2013 Nevrozu’nda bu meydanda tarihi bir gün yaşandı. Bunu biliyorsunuz, hatırlıyorsunuz. 2013 Nevrozunda milyonların şahitliğinde bir mektup okundu. Sayın Öcalan’ın mektubu okundu bu meydanda. O mektubu hatırlıyor halkımız, barış özlemini canlı tutan herkes hatırlıyor. Bir tek cümlesini okuyacağım. ‘Yeni bir dönem başlayacak, silahlar değil, siyaset öne çıkacak’ diyordu ve ekliyordu, ‘Ortak geleceği birlikte kuracağız’ diyordu. Biz 2013 Nevroz’undaki bu çağrının arkasındayız, biz 2013 Nevroz’unda Sayın Öcalan’ın mektubunda yer alan bütün barış çağrısını destekliyoruz. Bugün de aynı talebi dile getiriyoruz. 2013 Nevroz’unda ortaya konan şey, demokratik çözüm iradesiydi.” (Haber Merkezi)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.