İnsanlığın sırrı

Bunca zaman harcanır senin mutluluğuna, bunca efor ve emek seni sen olmaktan çıkarmadan yaşama yeni bir ivme kazandırmaya,

Serpiştirilir tohumların dünyanın her bir tarafına, her sabah serin suları gönderilir senin bahar yaşantına

Ve yaratılış mantığındaki güzelliğe sığındığım mükemmellik; bir daha beni sana akıtıp sen olmadan öteye gidemeyeceğimin sözünü tekrar ikrarımla sonlanan teslimiyetim

Kumunu elerim tüm denizlerin akıntısını değiştirmeden ve balıkları ve deniz altısını ve yuvasını değiştirmeden dalgaların; üzerimde doğal yaşansın istek ve fantezilerin

Beni senin tahlilin yolunda mütevazi bir ameleliğe sürüklerken; bir sırdı ve bende o sırra aşık oluş hikayesine sevdalananların safında; uzaklaştıramadığım heyecanım ilk günkü tazelikte, ilk günkü gibi amatör ve atakta.

Direnişinde beraberdik, sevincinde de, alabora oluşlarda beraberdik sadelik ve asayışta

Ne sana olan inancım terk etti beni ne de benim sen yaşam fantezileşirken bedeli bu kadar ağırlaşacağını bilmeden masum bir istekti, çok basitti ve en yalın halinle içselleştirecektim seni, sabah heyecanım olmadan, akşam kaygılarını heybeme doldurmadan.

Ne olduysa, ne karışıklıklardan sonra fark ettiysem seni sevmenin bir ibadet olduğunu ve sana harcanan emeğin aslında kutsal olduğunu bilince çıkardıktan sonra;

Başlar bendeki yazışmalara ve devreler arasındaki gitgeller de; senin daha iyi resm ediliş öyküsünde çocuklaşarak, büyüyerek ve bedeli mukabil alanlarına çıkmaya başladım

Çok fazla iddiam yoktu, en mütevazi, an yalın ve en basit haliyle yaşayacaktım fesada pabuç bırakmadan

Arada bir senle ilgili geldiyse aklıma getirecektim en doğal ama en iddialı şiirlerimden tüttürecektim sen soluduğum nefesimin buharında; yaratacaktım bir dünya, bir sevda ve bir yeniden doğuş hikayesin sen diye kendime anlatacaktım

Yıkanacaktım sen aydınlığın mevsimlerini bin yıllara serpiştirdiğim ve daha sonunu getiremediğim sözümün şafağında çelikleştim, daha da insanlaştım, söz üzerine söz ekledim, sen güzeldin ve senden vazgeçmeyecektim.

Evimde otururken hiç bulamazdım sen kokulu yığınların pazarlara sürüklendiği direngenliğin şahlanışını

Dayanışmadaki ruhu bilemeyecektim örneğin, örneğin bir göz alışımda nasıl aşık olunuru bilemeyecektim.

Yada yola çıkılmadan yol kat edilemeyeceğini yaşayarak bilemeyecektim, sabahlarken doğanda ayaklarım, bacaklarım hala senin isteklerini nasıl yerine getirdiğini öğrenemeyecektim

Adeta bir deneme yanılma seansının içindeydim ve kendimi sen ile sınarken; yanılgılarımı ve doğrularımı eleğinle ayıracaktım

Gözümü kapatırken hiçbir zaman senin yaşanış öykünde senin istediğin düzeyde kaliteye kalite katamayacaktım,

Ne harlanışını ne de sakinliğinin etkilerini anlamlı yaşayamayacaktım

Ve karışmadığım sürece sen akıntıda nelerin olup bittiğini hiçbir zaman hissetmeyecektim, toprakların çorak olduğunu, nadastan sonra fışkıran tohumların hangi heyecanla sabaha umutlarını akıttığını bilemeyecektim

Yengilerin hangi haneye ne olarak yazıldığını bilmeyecektim, yenilgilerin tolore ediliş öyküsünden uzak kalacaktım

Biraz daha yardım, biraz daha emek katacaktım sen değirmenin döngüsüne ve uzaklaştırmadan turnaların seyahat serüvenlerini beynimden

Yeni, yeni yavrularını doğuracaktım beynimin çorak topraklarında, kale duvarlarını yıkacaktım sana ulaşma engelinde

Biraz daha hissedecektim sendeki öykünün sıcaklığını, gerekliliğini umursayarak kendi enerjimi senin şahsında harcayacak ve beraber yanarken aydınlanacaktı tüm dünya.

Beraber olursak devam edecekti bu yürüyüş ve başaracaktık tüm darboğazlardan geçişleri.

Bir sefer kara vermiştik insan olmaya ve devam etmeliydi bu serüvenin akıntısı, berrak bir şekilde aydınlanarak, aydınlatarak

Yayılacaktık tüm dünyaya, tüm galaksiye ve galaksilerden gelen olur ise öğretecektik daha fazla insan olmanın erdemini.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Vahap Kaya Arşivi