Her şey altın sarısı rengindeydi, herkesin koşuşturduğu taraftan saçılan renk beklentilerin çok ötesinde, adeta köreltici parlaklık

Yaşama etkisi ve yaşamdan aldıklarının terzisi yoktu bende ama beni o kadar rahatsız etti ki bir kâbus gibi kan ter içinde uyanırım ve bu beni rahatsız ediyor ise bir başkasını da rahatsız ediyordur, beni uykumdan uyandırdıysa bir başkasını da uyandırır herhalde;

Ama yerde sarı madde, altına benzeyen bir şey gören olsa; mutlaka durup altın mı değil mi deyip bakar ve eğer altın ise alır, toplar, biriktirir.

Bir araç olan bu materyal bir güven aracına bürünmesi insanların yüzyıllar boyu emek ve yaşamda yer edinişleriyle bağlantılı bir davranış

Altını araç olarak kullanan atalarımız ve altını amaç edinenleri karşılaştırdığında amacın çok rahatsız edici olduğu aşikâr olsa gerek.

Yaşamın tümü altın rengine bürünse o insanlar ne der acaba ve yaşamın tek düzeliğine ne der, değişiklik isterler mi onu da onların beklentilerinde aramak lazım

Asıl amaç ne ise oradan devam etmek lazım çünkü yaşamı devam ettirmek ile yaşamı kolaylaştırmak başka bir şey yaşamı kolaylaştıktan sonra kolaylık ölçüleri belli, ama yaşamı devam ettirmek ise amacın başlangıç ile sonlanışı ölçüsü belli, “sonlanma” yaşam sonlandı mı geriş hiçbir şey sonlanan hayat için önemli değil.

“””Bir davranıştır yaşama yaklaşım, uykundan uyandırıp seni yazıya zorlamak gibidir ve siz bedeli uykundan olmak dahi olsa oturup yazmak istersiniz.

Kendi düşen ağlamaz lafın ne kadar da gediğe oturtulan bir taş gibi yerine tam uyduğunu anlatmak lazım gelir.

Kendilerinin ilişkide araç olarak kullandıkları bir aracıyı bu kadar tapınır hale getiren gerekçeler nelerdi, niye böyle oluyor diye sorgulanması gerekir

Acaba bu rahatsız edici, bu seni senden etkileyen, bu yaşamın bu maddeye endekslenmesine tepkin, korkun veya olsaydı da ne olurdu rahatsızlığı seni arayışa sürüklediyse

Yaşamı bu kadar bulaşık hale getiren davranışlar silsilesin geri çevirmek o kadar kolay olmazsa gerek, davranışların birikmesi süreç içerisinde yapay bir bakış veya yaklaşım biçimini ortaya çıkarmıştır.

Yaşamı çürütse dahi yine de peşinden mi sürüklenmek gerek, dümeni onun eline mi bırakmak gerek, yoksa olması gerektiği gibi onu yaşamdaki gereklilik reyonuna mı oturtmak gerek. (Devam Edecek)