Dicle Nehri kıyısında kurulan çadır kente tepkiler sürüyor
Diyarbakır Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi’nce depremzedelerin konaklanması için Dicle Nehri kıyısında kurulan çadır kentin taşkın alanının bulunduğu yer olduğunu aktaran Ziraat Mühendisleri Odası İl Eş Başkanı Abdussamed Ucaman, “Taşkın sahasıdır derken bunu salt barajlara bağlayarak demiyoruz. Genel anlamda su alma yapıları, hayvan su içme göletleri, yer üstü sulama göletleri yaptığınız zaman tümüyle otomatik hesaplanır ve o taşkın hesapları 50 yılda, 100 yılda bir gelebilecek feyezana karşı bir değerlendirme olarak alınır” dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkilediği Diyarbakır’da afetzedelerin konaklanması için Valilik ve Büyükşehir Belediyesi, Dicle Nehri kıyında 4 bin 200 kapasiteli çadır kent kurdu. Çadır kentin kurulduğu alanın tehlikeli yer olduğunu aktaran Mühendisleri Odası İl Eş Başkanı Abdussamed Ucaman, taşkın oluşabileceği uyarısında bulundu. Çadır kentin tahribatlar oluşabileceğine dikkat çeken Ucaman, “Bazı değerlendirmeleri yaptığımız zaman işin hem demografik hem coğrafik hem jeolojik yönlerini de ön plana çıkararak yapıyoruz. TMMOB olarak bu açıdan önerebileceğimiz alanlar mevcut ancak bu 4 bin 200 kapasiteli Dicle Nehri kenarına taşkın alanının bulunduğu yere yerleştirilen alanın tercih etme gibi bir değerlendirmesi olamaz. Diyarbakır’da sokaktan birisini bile çevirseniz orada bu işin olamayacağıyla ilgili dünya kadar nedenler sıralar. Çünkü orada tarihsel bir hafıza ve yaşanılan durumlar var. Taşkın sahasıdır derken bunu salt barajlara bağlayarak demiyoruz. Genel anlamda su alma yapıları, hayvan su içme göletleri, yer üstü sulama göletleri yaptığınız zaman tümüyle otomatik hesaplanır ve o taşkın hesapları 50 yılda, 100 yılda bir gelebilecek feyezana karşı bir değerlendirme olarak alınır. Bu hesaplamalar bunlar üzerine değerlendirilerek yapılır ancak ne oluyorsa şu deniyor; DSİ garanti vermiş, barajda herhangi bir sorun yok, o yüzden taşkınlık olmayacak. Bu değerlendirmeyle bu işi teknik ve bilimden uzak bir biçimde ele alıyorlar” dedi.
Yapay alan üzerine kurulacak
“O alan bir çadırın konulması gereken en son yer” diyen Ucaman, “Çünkü orası tümüyle dolgu malzemesi ve hafriyat sahasıdır. Bu hafriyat sahaları genelde Seyrantepe, Yeni Hal alt geçit dediğimiz bölgelerden, kazılardan getirilmiştir. Bununla birlikte alt yapı için kazılan kazılar içerisinde kanalizasyon kanalları dediğimiz beton kanallar da kırılıp o alana getirilmiştir. Yine yeni yapılan inşaatların toprakları da getirilmiştir. Bu kanalizasyon kanallarında asbest var mı yok mu bunu da değerlendiremiyoruz. Dolayısıyla bu bölge yapay alan üzerine kurulmuş bir yer” diye belirtti.
Kışın ayrı yazın ayrı dert
Ucaman, şöyle devam etti: “Çadırlarda ısıtma problemi olur, basından duyduk, Büyükşehir Genel Sekreteri çadır kurulan alanın karşısında dubleks evleri örnek göstererek, ‘orada bir sıkıntı yoksa burada niye sıkıntı olsun’ demiş. Yani bir çadırı betonarme ve son derece teşekküllü, yalıtımlı bir alanla karşılaştıramazsınız bu yanlış bir değerlendirmedir. Yine aynı şekilde betonarme dediği yapıların kanalizasyon sistemleri bile yok. DSİ tarafından o bölgelere şu an da tek bir kanalizasyon sistemi yapılmamış. Açıktan veya farklı farklı şekilde milletin orada oluşturduğu kanalizasyon sistemleri var. Düşünün, bu oluşmayan kanalizasyonların döküntüleri Dicle Nehri’ne akacak ve hemen karşı sahilde, sol sahilde olan yapılar. İlkbaharla birlikte bunun oluşturacağı haşaratının referans noktası olarak da yine oradaki villalar gösteriliyor. Oraya ilaçlamanın yapıldığı, çadırlara da yapılacağı ve sıkıntının olmayacağı yönünde değerlendirmeleri var. Villalarla açıkta olan çadırın karşılaştırılması ve referans alınması doğru bir değerlendirme değildir. Biz teknik olarak bir şeyi referans vereceksek böylesi durumlarda en kötüsünü veririz. Bu yüzden yazın ayrı kışın ayrı bir dert. Kent ile entegrasyonları ayrı bir dert.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.