Süreç komisyonu Diyarbakır’daki kurumları dinledi

Süreç komisyonu Diyarbakır’daki kurumları dinledi
Diyarbakır’daki sivil toplum örgütü ve araştırma kurumları, Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda görüşlerini dile getirdi. DİTAM Başkanı Mesut Azizoğlu, "Kürt meselesi"ndeki çözümsüzlüğün Türkiye'ye etkilerinin son dönemlerde daha fazla hissedilmeye başlandığını belirterek, çözümsüzlüğün sadece Kürtlere değil bütün Türkiye'ye kaybettirdiğini vurguladı. DİTAM Başkan Yardımcısı Sedat Yurtdaş ise “Kürtçe eğitimde kullanılmalı” çağrısı yaptı.

YENİGÜN HABER – Çözüm süreci kapsamında Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda düşünce kuruluşlarının temsilcileri görüşlerini dile getirdi.

Komisyonun 12. toplantısı, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un başkanlığında yapıldı.

İlk oturumda, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Murat Yeşiltaş, Türkiye'nin 40 yılı aşkın süredir devam eden sorunu sona erdirme noktasına yaklaştığını belirtti.

İkinci oturumda ise Diyarbakır’da bulunan Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM, RAWEST Araştırma ile Kürt Çalışmaları Merkezi (KSC) temsilcileri dinlendi.

İlk konuşmayı Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) Başkanı Mesut Azizoğlu yaptı.

Azizoğlu, "Kürt meselesi"nde daha önce hiç yaşanmamış yeni bir döneme girildiğini, bu yeni dönemin herkese "Kürt meselesi"yle ilgili yeni şeyler söyleme zorunluluğu ve imkanını verdiğini söyledi.

"Kürt meselesi"ndeki çözümsüzlüğün Türkiye'ye etkilerinin son dönemlerde daha fazla hissedilmeye başlandığını aktaran Azizoğlu, çözümsüzlüğün sadece Kürtlere değil bütün Türkiye'ye kaybettirdiğini vurguladı.

Toplumun Komisyon'dan beklentilerinin bulunduğunu belirten Azizoğlu, "Öncelikli olarak sürecin hukuksal altyapısını oluşturmakla ilgili bir beklenti var. İkinci olarak da, toplumsal rızanın üretilmesi, adalet duygusunun sağlanması ve geleceğe yönelik ortaklaşmayla ilgili Komisyon'dan beklentiler var. Çözüm için ikna edilmesi gereken kesim Türkler, adalet duygusunun sağlanması ile ilgili muhatap da Kürtler. Türkiye toplumunun iknası komisyonun önünde önemli bir görev olarak duruyor” ifadelerini kullandı.

“Kürtçe eğitimde kullanılmalı”

DİTAM Başkan Yardımcısı Sedat Yurtdaş ise Kürt kimliğinin anayasal düzeyde tanınması ve Kürtçenin anaokuldan üniversiteye kadar eğitim hayatında, yayında, medyada ve kamusal hayatta "özgürce kullanılması" için yasal güvenceye kavuşturulması gerektiğini söyledi.

Yurtdaş, "Bugün söylenen sözlerin hayata geçirilmesi, kararlılık ve irade ile uygulanması zamanıdır. Bu iradeyi ortaya koymaya fırsatına sahipsiniz" dedi.

"Kürtler hem Türkiyeleşiyor hem de Kürt kimliklerini sahiplenmeleri güçleniyor"

RAWEST Araştırma Direktörü Roj Esir Girasun da sürecin hayata geçmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Araştırmalarımızda gördüğümüz en net sonuç şuydu, Kürtlerin sosyolojik değişimi kaçınılmaz olarak bir çözümü dayatıyor" değerlendirmesinde bulundu.

Girasun, araştırmalarda buldukları en güçlü ve ilginç verinin ise, "Kürtler hem Türkiyeleşiyor hem de Kürt kimliklerini sahiplenmeleri güçleniyor" tespiti olduğunu aktardı.

Bu sosyal değişim ve dönüşümün Kürtlerin silahlı mücadeleye bakışını da değiştirdiğini anlatan Girasun, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bizim süreçten önce yaptığımız araştırmalarda Kürtlerin yüzde 65'i silahla hak aranmasına kategorik olarak karşı. Geriye kalan yüzde 35'i oluşturan yüzde 20'lik kesim ise kaygılı ve tereddütlü. Sadece kalan yüzde 15'lik kesim silahla hak aramaya onay veriyor. Bu oran 1990'lardan bugüne kadar yaşanan büyük değişimi gösteriyor. Bu değişimle paralel olarak Kürt toplumu siyasete daha fazla güvenmeye ve siyasi yollarla hak aramaya destek vermeye başladı."

“Desteğin yüzde 70'lere yaklaştığını görüyoruz”

"Terörsüz Türkiye" ile ilgili yapılan araştırmalara da değinen Girasun, "Toplumun sürece verdiği desteğin yüzde 70'lere yaklaştığını görüyoruz. Bununla beraber, sürecin başarılı şekilde yürütüldüğünü düşünenlerin ve sürecin başarıyla sonuçlanacağına inananların oranı yüzde 40-45 bandında seyrediyor. Bu da sürece olan destek ile güven arasındaki makası gösteriyor" diye konuştu.

"Silahlı mücadeleyi önceleyenlerin oranı yüzde 10'un altına düştü"

Kürt Çalışmaları Merkezi (KSC) Başkanı İbrahim Reha Ruhavioğlu, son 40-50 yılda yaşanan dönüşümlerin Kürt toplumunu da etkilediğini ve göç dalgasıyla aslında başlayan devinimin sonunda Kürtlerin modern dünyaya entegre olma çabası içine giren bir topluma dönüştüğünü aktardı.

“Bu süreç bir sosyolojik zeminin üzerine oturuyor”

Bu durumunda "silahlı mücadele yöntemini" Kürtler için giderek zayıf bir seçenek haline dönüştürdüğünü belirten Ruhavioğlu, "Son birkaç yılda örgütün silahlarını bırakmasına kategorik destek sunanların oranının yükseldiğini görüyoruz. Bugün, silahlı mücadeleyi önceleyenlerin oranı yüzde 10'un altına düştüğü gibi bir vakayla karşı karşıyayız. Dolayısıyla bu süreç bir sosyolojik zeminin üzerine oturuyor” değerlendirmesini yaptı.

Kürt kimliği güçlenirken Türkiye'ye aidiyetin zayıflamadığını tersine yükseldiğini aktaran Ruhavioğlu, 2 yıl arayla yaptıkları araştırmaya göre Kürtler arasında Türkiye'ye ait hissedenlerin oranının yüzde 52'den 65'e yükseldiğini bildirdi.

Kürtlerin talep ve beklentilerine değinen Ruhavioğlu, "Kürtler nezdinde durumu eksiden sıfıra getirecek iki mesele, kayyumların geri çekilmesi, Selahattin Demirtaş şahsında temsil edilen bütün siyasi tutukluların serbest bırakılması. Bu, durumu eksiden sıfıra getirecek, sürece büyük bir sinerji katacak bir vaka. Sıfırdan ileriye Kürtlerin beklentileri ana dil meselesi, siyasi katılım, eşitsizlik ve anayasal tanınma" şeklinde konuştu.

Ruhavioğlu, Meclis Başkanı Kurtulmuş'un bazı Komisyon üyeleriyle Diyarbakır'da Amedspor maçını, DEM Parti'lilerin de Türkiye Milli Takımının maçını protokol tribününde izlemelerini önerdi.

Ekopolitik Kültür, Eğitim ve Araştırma Vakfı (EKEAV) Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Tarık Çelenk, 2008-2011 yılları arasında yaptıkları çalışmaları anlatarak, "Kürt sorunu gerçekte bir Ortadoğu sorunudur" dedi.

Türkiye'de, Türkler ve Kürtlerin iç içe geçmiş yapıda olduğuna işaret eden Çelenk, "Kültürel zenginliğin ve etnik özelliğin güçlenmesi ortak aidiyetin ve güven bağlarının güçlenmesine hizmet edebilirse kardeşlik projesi gerçek büyüsünü gösterebilir" dedi.

Kaynak:METİN BEKİROĞLU

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.