“Sağlık durumları kritik aşamaya geldi”

“Sağlık durumları kritik aşamaya geldi”
HDP il binasında düzenlenen operasyonlara tepki gösteren Ayşe Acar Başaran, tutuklulardan sağlık durumunun kritik aşamaya geldiğini belirtti. Tarihi bir...

HDP il binasında düzenlenen operasyonlara tepki gösteren Ayşe Acar Başaran, tutuklulardan sağlık durumunun kritik aşamaya geldiğini belirtti. Tarihi bir süreçten geçildiğini belirten HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğul ise kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu

DİYARBAKIR YENİGÜN - Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Dersim Dağ, Tayip Temel ve Murat Sarısaç’ın da aralarında bulunduğu partililerin 3 Mart’tan bu yana açlık grevini sürdürdüğü il binasına 3'üncü kez operasyon düzenlenerek eylemcilerin gözaltına alınması protesto edildi. Mezopotamya Ajans’ta yer alan habere göre eylemin sürdüğü il binasında düzenlenen toplantıya, HDP’nin belediye eşbaşkan adayları, Barış Anneleri Meclisi üyeleri ve yüzü aşkın yurttaş da destek verdi.

Farisoğulları: Tarihi bir süreçten geçiyoruz

Toplantıda ilk konuşan HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları, tarihi bir süreçten geçildiğini ifade ederek, Leyla Güven’in öncülüğünde Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlayan açlık grevinin sürdürüldüğünü söyledi. Eylemlerin dünyanın dört bir yanına yayıldığını dile getiren Farisoğulları, “Arkadaşlarımızın yaşamı kritik aşamada. Halkımızın direnişi sürüyor” dedi.  Açlık grevi eylemini sürdürenlerin sağlık sorunlarının kritik aşamaya ulaştığını yineleyen Farisoğulları, “Onların sesi olmalıyız. Direnişlerini büyütmeliyiz” çağrısında bulundu. Parti binalarına yapılan operasyonlara dikkat çeken Farisoğulları, “Arkadaşlarımızı sahiplenmeliyiz. Her gün il binasına gelerek, bu eylemi, direnişi sahiplenmeliyiz. Arkadaşlarımızın direnişi aynı zamanda halkımızın direnişidir. Birçok kez açlık grevi eylemi başlatıldı. Ancak AKP-MHP faşizmi il binamızı abluka altına alarak, arkadaşlarımızı gözaltına aldı. Arkadaşlarımız gözaltında direnişini sürdürüyor. Ufak şeyler düşünmüyorlar. Bu bir direniştir. Bizi kırımdan geçirmek isteyenlere karşı güçlü bir irade göstermeliyiz. Direniş karardır. Bu halk öyle bir noktaya geldi ki; dost ve düşmanı tanımıştır. Kürt halkı Kürdistan’ın dört parçasında statü sahibi olmak istiyor. Kimseden izin almadık, bundan sonra da izin almayacağız. Halkımızla birlikte direneceğiz” ifadesinde bulundu.

“Cenaze çıkarsa kabul edilemez”

Kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulunan Farisoğulları sözlerini şöyle tamamladı:

“Bir cenaze çıkarsa artık kabul edilemez. Bu temelde duyarlılık göstermeliyiz. Faşizme karşı birlikte direnmeliyiz. Tutuklu aileleri, çocukları açlık grevinde olan aileler, bütün halkımız; kararlı bir şekilde bu eylemleri sahiplenmelidir. Faşizme ve baskılara karşı başka yolumuz kalmadı.”

“Durumları kritik aşamada”

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Sözcüsü Ayşe Acar Başaran ise,  “tecridin tüm Türkiye halklarına dair olduğunu” vurgulayarak, “Tecrit, İmralı’da başlayan ve Türkiye’de yönetim biçimi haline gelen bir uygulamadır. Tecrit bir savaş ve kırım politikasıdır. Halkları bir birine kırdırma politikasıdır. Binlerce yoldaşımız, DTK Eşbaşkanımız Leyla Güven’in öncülüğünde, Türkiye halklarının eşit ve özgür koşullarda yaşayabilmesi için, 3 yıldır yürütülen kırım politikasına dur demek için bedenlerini açlığa yatırmış durumdalar” dedi.  Cezaevlerinde açlık grevini sürdüren tutukluların sağlık durumuna ilişkin konuşan Başaran, 16 Aralık 2018’de başlayan 335 tutuklunun sağlık durumlarının kritik bir aşamaya ulaştığını belirterek, şunları söyledi:

“Vücutta kanamaların oluşması, halsizlik, yürümekte zorlanma, mide krampları; ilk gruptaki arkadaşlarımızın bir çoğunda görülmektedir. Van, Gebze ve Tarsus’ta arkadaşlarımız kritik aşamayı aşmış durumlar. Bir amaç, bir direniş ile seslerini yükseltmek istiyorlar. Biz de onların sesine ses verip, Kürt halkını ve Türkiye halklarını yaşatmalıyız” diye konuştu.

“Ölmek için değil özgürlük için”

Açlık grevi eylemlerinin taleplerinin karşılanması gerektiğini vurgulayan Başaran, şunları söyledi:

“Bu durumlar kritik bir aşamaya geldiğimizi gösteriyor. Bir dakikanın, bir saniyenin ne kadar önemli olduğunu bilerek yaklaşmamız gerekiyor. Arkadaşlarımız ölmek için değil, özgür yaşamak için grevdeler. Yaşatmak için greve başladılar. Onları ve kendimizi yaşatmak bizim de sorumluluğumuz. İktidara seslenmek istiyoruz; bu direnişi kırmak sonuç elde etmeyecektir. Aileler üzerinden psikolojik baskı ile kırılamayacağını tarih göstermiştir. İlk arkadaşlarımıza müdahale tehditleri bilgileri gelmekte. Bu direniş bu tehditlerle kırılamayacaktır. Bunun tek bir yolu var; gelin kendi yasalarınıza uyun, kendi iç yasalarınıza, imzaladığınız uluslararası sözleşmelere uymanıza davet ediyoruz. Binlerce insan dünyanın dört bir yanında siz kanunlarınızı uygulayın diye açlık grevindeler. Altında kalacağınız, hesabını veremeyeceğiniz mutlak tecridin kaldırılması talebini kabul edin.” Kürt halkına çağrıda bulunan Başaran, şöyle konuştu:

“Bugün değilse ne zaman? Bugün sesimizi yükseltmenin, bu talebi her yerde dillendirmenin zamanıdır. Arkadaşlarımızın kişisel olarak talepleri yok. Tam da bu sessizliği kırmak, bize uyguladıkları mutlak tecrit politikalarını kırmak için grevdeler. Yek vücut olursak, kıramayacağımız tecrit, diktatörlük yoktur. Duyarlı halkımıza tutsakların sesine ses vermeye, talebin etrafında kenetlenmesi çağrısında bulunuyoruz.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.