Diyarbakır Baro Başkanı Eren’den Tahir Elçi cinayeti açıklaması
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan Dört Ayaklı Minare’nin önünde 28 Kasım 2015’te öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi cinayetinin üzerinden 8 yıl geçti. Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Mezopotamya Ajansı’na cinayeti ve sonrasındaki hukuki süreci değerlendirdi.
Eren, soruşturma sürecinde 4 yıl 6 ay boyunca tek bir şüphelinin olmadığı ve bu sürecin “isteksizce” yürütüldüğünü söyledi. Ancak baronun girişimiyle görüntülerin yurt dışında incelenmesiyle iddianamenin hazırladığını hatırlatan Eren, “Biz Tahir Elçi cinayetini sadece Dört Ayaklı Minare içerisine hapsedecek bir cinayet olmadığını çok iyi biliyoruz” dedi.
Eren, soruşturmadaki isteksizliğin Elçi’nin bir TV programında söylediği sözleri olduğuna işaret ederek, bu süreçle birlikte Elçi’nin hedef gösterildiğini, tehdit edildiğini, sonrasında uzun süre devam eden sokağa çıkma yasakları ve Sur’da yaşanan çatışmaların başladığına dikkati çekti. Eren, “Aslında bu cinayetin sadece Dört Ayaklı Minarenin bulunduğu sokakta gerçekleşen bir cinayet olmadığını bizlere gösteriyor. Bu anlamda da bir isteksizlik vardı. Olay yeri incelemesi sağlıklı yapılmadı, o dönem Suriçi’nde yaşanılan olaylar gerekçe gösterilerek keşif ertelendi. Eğer siz ölüme sebebiyet veren silahın mermi çekirdeğini elde edemezseniz diğer delillerle birlikte yol yürürsünüz. Hem soruşturma açısından hem de yargılama açısından” diye konuştu.
KAYIP GÖRÜNTÜLER
Elçi’nin sadece gazetecilerin onlarca kamarası önünde değil, emniyettin de kamerası önünde katledildiğine dikkati çeken Eren, emniyet kamerasının Elçi’nin tam da öldürüldüğü sırada 12 saniyelik görüntüsünün kayıp olduğuna işaret etti. Polis kamerasının 12 saniyelik kayıp görüntüsü, sokakta bulunan postane kamerasının görüntülerinin olmayışı ve Elçi’nin katledildiği noktayı gören Mardin Kebap Evi’nin 4 numaralı görüntü kayıtlarının olmayışına işaret eden Eren, “Şimdi bunlar hem soruşturma sürecinde hem de sonrasında dava dosyası açısından en önemli delillerdir. Ama biz bir türlü soruşturma aşamasında bu kayıtlara yaklaşamadık. Bu konuda Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüyle yapılan yazışmalarla biz cihazın orijinal görüntülerine ulaşamadık. Yani o kesintinin yapılıp yapılamadığını konusundaki değerlendirmeleri için orijinal kayıtlara ihtiyaç vardır. Sadece ilgili polis memurunun ifadesi alındı ve o an için korkup kayıttan çıktığını söylüyor. Ama ne tesadüf tam da o ana denk geliyor” şeklinde konuştu.
‘VASAT BİR İDDİANAME HAZIRLANDI’
Hazırlanan iddianameyi “vasat” olarak nitelendiren Eren, olayda şüpheli olan 3 polisle başka bir suçtan aranan bir kişinin şüpheli olduğu bir iddianame hazırlandığını, bunun da soruşturma ve iddianamenin ne kadar özensiz olduğunun göstergesi olduğunu kaydetti. “İddianamenin cinayetin nasıl manipüle edilebilir olgusunu gösterdiğini” değerlendirmesi yapan Eren, “Ya da nasıl bir cinayet manipüle edilebilir olgusunu bize gösteren şey o iddianameydi. Nitekim biz o iddianameye karşı eleştirilerimizi ilk celsede dile getirdik, ama ilk celseden mahkeme heyetinin gerçekten o davanın ciddiyetine ve ağırlığına örtüşmeyen, özellikle katılan taraf olarak bizlere yönelik tutumu gerçekten rahatsız ediciydi. Sorunlu başladı, ama bir müddet sonra bir raya oturabildi. Bir sonraki celsede cinayeti aydınlatabilecek bütün taleplerimiz mahkeme tarafından reddedildi. Mahkeme heyeti bir şekilde cinayeti sadece o ana indirgeyip alelade bir cinayet dosyası gibi görmek istiyor. Ama biz bu cinayetin bütün yönleriyle o sürece gitme, o süreçten sonra yaşananlar, delillerin karartılması soruşturma sürecinin manipüle edilmesi gibi bu soruşturmanın yürütülmesini istiyoruz” diye belirtti.
‘İSTEKSİZLİK SÜRÜYOR’
Sur’daki çatışmalarda yakalandığı iddia edilen ve soruşturma savcısı tarafından tanık olarak ifadesi alınan, tanık olduğu ileri sürülen Deniz Ateş’in, duruşmada dinlendiği sırada Elçi’yi örgütün öldürülmesi yönünde ifade vermesini ve bu nedenle kendisine işkence ve kötü muamele yapıldığını açıklamasına değinen Eren, bu tanığın ifadesinin de çok önemli olduğunu kaydetti. Ancak, tanığın ifadesine rağmen mahkemenin, soruşturmayı yürüten savcı hakkında suç duyurusunda bulunmadığına işaret eden Eren, “Biz, yine o dönemde söz konusu savcılar hakkında suç duyurusunda bulunduk, ama maalesef o soruşturmalarda, şikayetlerde istediğimiz şekilde sonuçlanmadı. Maalesef bu dosyada, bu suikast, bu cinayetin aydınlatılması konusunda ilk günden beri var olan isteksizlik, hala kendisini muhafaza edebiliyor ve bir şekilde bu davanın bütün yönleriyle maddi gerçeğinin açığa çıkması konusunda hala bizi tatmin eden bir noktaya geçmediğini açık açık ifade edebilirim” ifadelerini kullandı.
ANMA VE SAHİP ÇIKMA ÇAĞRISI
Elçi’nin 8’inci ölüm yıl dönümünde de her yıl olduğu gibi bir anma programı düzenleyeceklerini belirten Eren, Elçi’nin ölüm yıldönümün hemen ertesi günü duruşmasının görüleceğini hatırlatarak, hem yurt içi hem de yurt dışından, baro başkanları, siyasetçiler, sivil toplum örgütleri temsilcilerinin yoğun bir katılımın olacağını aktardı. Eren, kamuoyunu davayı sahiplenmeye, dayanışma duygularını göstermeye çağırdı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.