Video Haber - Aile içi iletişim nasıl olmalı?
Aile içi iletişimde Kur'an ve Sünnetin referans alınması gerektiğini belirten Psikoloji Bilim Uzmanı Aile Danışmanı Adnan Kalkan, oluşabilecek sorunlarda üçüncü şahısların müdahalesinin olumlu ve olumsuz yönlerini açıkladı.
YENİGÜN HABER – Aile içi beraber alınan kararların bağlayıcılık özelliğine dikkat çeken Psikoloji Bilim Uzmanı Aile Danışmanı Adnan Kalkan, gösterilebilecek esnekliklerin üçüncü şahısların müdahalesine sebep olabileceği gibi aileye zarar verebileceğini söyledi.
Ailede oluşan sorunların genelde çevresel faktörlerden oluştuğunu belirten Kalkan, eşlerin birbirlerini tanımadan akraba ve çevre etkenlerinin müdahalesinin zarar oluşturduğunu ve bu zararları önlemenin en temel yolu olarak eşlerin sorunları kendi aralarında çözmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Erkek ve kadının birer yarımdan oluştuğunu ve bir araya geldiği takdirde tam bir bütün olduğunu dile getiren Kalkan, "Ailede en temel kuvvetlerden bir tanesi manevi kuvvettir. Evde hanımın mı yoksa erkeğin mi sözü geçecek? Bu tartışmalı bir noktaya gelir ki feminizmin içimize soktuğu belki en önemli yıkım problemlerinden bir tanesidir. Bu da kadının özgürlüğü veya erkeğin baskınlığıdır. 'Her insan İslam fıtratı üzerine doğar' hadisinden yola çıkarak bir araya gelen iki farklı fıtrat, gereğini yerine getirerek evdeki manevi kuvvet olan inançla eşler, birçok problemi kendi aralarında aşabilirler. Eğer kuvvet nefisten gelirse o zaman herkes kendi istediğini yapar ve böylece ailede bir bütünlük de oluşturulamaz." ifadelerini kullandı.
"Aile içinde beraber alınan kararlar daha bağlayıcı olur"
Anlaşmazlıkların çözümü için en temel başvuru adresinin önce Kur'an sonrasında ise hadisler olduğuna vurgu yapan Kalkan, "Onun için diyoruz ki; karşı karşıya geldiğimiz, anlaşamadığımız herhangi bir konuda öncelikle hakem Allah'ın ayeti, sonra hadis-i şerif olur. Ayetlerden ve hadislerden her hüküm çıkabildiğinden çözüm Rabbani olmakla beraber aile içi iletişimde kurulmuş olur." dedi.
Geçmişte babaların kurallar koyduğunu ve uyulduğu takdirde birçok sorunun daha başlamadan bittiğine değinen Kalkan, "Babalarımız 'Eve akşam namazından sonra gelmeyin, önce gelin.' derlerdi. Bu bir kuraldır ve evde mutlaka olması gereken kuralları da anne baba koymalıdır. Bu kuralları da koyarken çocuklara ikna metodu kullanılmalıdır. Birlikte karar alındığı takdirde uyulması da biraz daha bağlayıcı olur. Dolayısıyla kuralsızlığın olduğu evde de toplumda da anarşizm olur. Her evde mutlaka bu anlamda kuralların olması gerekiyor ama bunlar nefisten değil, ihtiyaçtan kaynaklı kurallar olursa onlara uymak hem kolay olacak hem de ev düzenini sağlayacaktır." ifadelerini kullandı.
"Üçüncü şahısların üzerine düşmeyen konulara müdahil olması aileye zarar verebilir"
Kalkan, "Boşanmaların temelinde yatan faktörlerden bir tanesi de üçüncü şahıslar dediğimiz Kaynana, kayınbaba, görümce, baldız veya arkadaşlardır. Özellikle kaynana, kayınbaba, görümce, baldız, kayın gibi yakın derecedeki üçüncü şahıslar; aile saadetine ciddi anlamda katkı sağlamaları gerekirken maalesef son zamanlarda gelen boşanma terapileri görüşmelerinde olumsuz etki yaptıklarını görüyoruz. Bundan dolayı bazen iyi niyetle yola çıktıklarını görürüz fakat her aile yapısı farklı olduğundan üçüncü şahısların olaylara müdahil olması veya üzerine düşmeyen sorumluluklara girmeleri aileye zarar verebiliyor." şeklinde konuştu.
Aslında aile içi saadetin oluşmasındaki en önemli görevin erkeğe düştüğünü belirten Kalkan, "Anne, kaynana ve eş bir üçgen olarak düşünüldüğünde erkek bu üçgenin tam ortasındadır. Kişi; kaynanasına, annesine ve eşine ayrı hukuklarla yaklaşılırsa birçok problemi çözmüş olacaktır. Çünkü annenin 'Yıllardır yetiştirdiğim oğlumu elin kızına mı yedireceğim?' psikolojisi, kaynananın 'Kızımı erkek tarafına ezdirmeyeceğim?' düşüncesi ve eşin 'Tamam yetiştirdiler ama artık benim kocam' fikri karşısında erkek dengeyi sağlayabilirse birçok problemi çözebilir." diye belirtti.
"Bazı konularda esneklik, diğer kişilerin müdahalesine sebep olabilir"
Bu durumların çözümü için ailedeki herkesin yerinin belli olması gerektiğini söyleyen ve bunu yaparken de hakikat üzere, iradeli ve dik durulması gerektiğinin altını çizen Kalkan, bunun olmaması durumunda aile içinde sıkıntıların çözülmesinin zor bir duruma dönüşebileceğine dikkati çekti.
Erkeğin taraflara karşı esneklik durumuna da değinen Kalkan, "Eğer bazı konularda çok esnek olunursa, eşler olarak diğer kişilerin müdahalesine sebep olabilir. Onlara gitmememiz gerektiği halde böyle bir girişimde bulunmamız durumunda müdahaleye kapı aralamış oluruz. Yani eşimle bir problemim varsa bunu kendi aramızda konuşmalı ve çözmeliyiz. Üçüncü kişilere götürdüğüm takdirde onlara da müdahale etme hakkı doğmuş oluyor. Aynı zamanda kendileri eğer müdahale ederlerse 'dur! burası bizim ailemiz, kendi içimizde çözeriz, ihtiyaç hissedersek zaten size her şekilde ulaştırabiliriz' diyebilmemiz gerekir." ifadelerini kullandı. (Haber Merkezi)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.