Türkiye israfta ilk sıralarda yer alıyor
Gıda Mühendisleri Odası Gaziantep İl Temsilcisi Onur Aydın, 67 ülkenin yer aldığı gıda kaybı ve israf başlığı altında yapılan çalışmada Türkiye'nin ilk 3'ün içinde yer aldığına dikkat çekti.
DİYARBAKIR YENİGÜN - Gıda israfı günümüzde artarak devam eden en büyük sorunlardan birisidir. Türkiye'de ve diğer ülkelerde, gıda israfını azaltmaya yönelik çeşitli kuruluşlar faaliyet gösterse de sorunun tam olarak üstesinden gelinemiyor.
Dünyada gıda israfının büyüklüğü yaklaşık 1,3 milyar tona ulaşırken, yaklaşık bir milyar insan ise açlık sınırında yaşıyor. Türkiye'de bir yılda yetişen 49 milyon ton meyve-sebzenin yüzde yaklaşık 40'ı israf edilirken, yılda israf edilen gıda miktarı da 26 milyon ton olarak biliniyor.
Konuyla ilgili İLKHA'ya açıklamalarda bulunan Gıda Mühendisleri Odası Gaziantep İl Temsilcisi Onur Aydın, dünyada bir milyar aç insanı 4 kez doyuracak kadar israf yapıldığına dikkat çekti.
Dünyada gıda üretiminin yeterli olmamasının yanı sıra adil bir şekilde de dağıtılmadığını ifade eden Aydın, insanların bir bölümünün kıtlık içerisinde yaşarken, bir bölümünün de zevk-ü sefa içerisinde besinlerin bir kısmını israf ederek çöpe attığını vurguladı.
Türkiye'de yılda yaklaşık 26 milyon ton gıdanın israf olduğunu, bunların çoğunun meyve ve sebzelerin oluşturduğunu belirten Aydın, meyve ve sebzelerin yüzde 53'ünün tarladan tüketiciye ulaşana kadar israf edildiğine dikkat çekti.
"Dünyada bir milyar aç insanı 4 kez doyuracak kadar israf yapılıyor"
Tüm dünyanın gündeminde olan israfın Türkiye'de de can alıcı boyutlara ulaştığını belirten Aydın, "2018 yılında yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye 67 ülke arasında en çok israf eden ilk 3 ülke arasında yer almaktadır. 2019 yılı verilerine göre, yaklaşık 215 milyar liralık israf tutarı var. 260 milyon ton gıda israf ediliyor. Bunların başını ekmek çekiyor. Hemen arkasından 49 milyon tonluk sebze ve meyve üretimimizin 12 milyon tonu israf oluyor. Deniz ürünlerinin yüzde 35'i, hububat ürünlerinin ise yüzde 30'unun israf olduğunu görüyoruz. Bu rakamlar tabi ki çok yüksek rakamlar. Dünyada israfın bilançosuna bakıldığında bir milyar aç insanı 4 kez doyuracak kadar israf var. Bir tarafta kabul edilemez bir açlık var -2020 dünyasında halen açlık sınırının altında bir milyar insan bulunuyor- Bir yandan da bunun yaklaşık 4 katını israf eden toplumlar var." dedi.
“En büyük israf ticari alanda ve kamuda var"
İsrafın birçok arka planı olduğunu belirten Aydın, "Bunlardan en önemlisinin, kültür ve tüketim alışkanlığı olduğunu düşünüyoruz. İsrafın nerelerde ve nasıl yapıldığına göre sınıflandıracak olursak kamuda ve halkın tüketiminde israf var. Bir de ticari süreçlerde yani gıdanın hasat edilmesinden mutfağımıza gelene kadar israf zinciri ile karşılaşıyoruz. Aslında bunun en yükseği kamudaki israf… Tabi üretimden sofraya girene kadar ki her süreçte israf var. İsraf konusu açıldığında genelde beylik laflar edilir, annelerimize ve evde yemek yapan insanlara 'ekmeği atmayın, sebzeleri dolapta doğru saklayın' şeklinde israf önerilerinde bulunulur, ben bunların çok yersiz olduğunu düşünüyorum. Çünkü zaten annelerimiz, eşlerimiz ve evde yemek yapanlar, gıdaları çok fazla israf etmemektedirler. Bir şekilde gıdayı ertesi gün tüketme, dolapta saklama, derin dondurucu uygulamalarını zaten kullanıyoruz. Şu anda turşu, peynir ve yoğurt gibi tükettiğimiz ürünlerin birçoğu gıdanın dayanıklılığını artırmak için ortaya çıkarılmış, gıdayı daha fazla iyi muhafaza edebilmek için bulunmuş yöntemlerdir. Dolayısıyla israfın büyük oranda toplumda değil, ticari ve kamu kısmında olduğunu düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
"Su israfına dikkat etmeliyiz"
Türkiye'de her 4 kişiden birinin aşırı su tüketimine karşı herhangi bir önlem almadığı ve su israfına duyarsız olduğunu belirten Aydın, "Şimdiye kadar modern sisteme, çağdaş dünyaya geçmeden önce bir insan günde ortalama 25 litre su tüketirken, şu anda çağdaş dünyada su tüketimi ortalaması 150 litre, Türkiye'de bu ortalama yaklaşık 250 litre. Özellikle pandemi süreci ile birlikte su tüketiminin arttığını görüyorum." şeklinde konuştu.
Aydın, "Türkiye'nin de su cenneti olduğuna dair bir yanlış bilgi var. Türkiye, zannedildiği gibi akarsu yataklarına ya da su rezervlerine sahip bir ülke değil, tam tersine su fakiri bir ülkeyiz. Dünyada ortalama bir yağış rejimi hesaplandığında kilometreye 800 metreküp yağış düşerken Türkiye'de bu rakam 540'larda yani bu kısa vadede Türkiye ve yakın coğrafyamızda su probleminin önemli bir nokta geleceği ile ilgili bir sinyaldir." diye belirtti.
"Tekstil ve kimyevi madde üreten sanayilerde su tüketimi çok yüksek"
Su tüketiminde ve israfta kamu politikalarının çok yetersiz olduğunu ifade eden Aydın, "Su tüketim bilincinin okullarda doğru verilmediği, kayıp ve kaçakların çok fazla olduğu, özellikle tekstil gibi kimyevi madde üretimi yapan sanayilerinde su tüketimi konusunda inanılmaz bir bilançosunun olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla su konusu israfın bence en önemli konularından birisidir. Su tüketimi Türkiye'de özellikle sanayinin su tüketimi kısıtlanmalı. Su tüketimi ile ilgili acilen artan su tonajları artan çarpanlar ve vergiler getirilmelidir." şeklinde konuştu.
"Toplu tüketim yerlerindeki israfın evlerden daha çok"
Yaygınlaşan serpme kahvaltı kültürü nedeniyle ve yemek davetlerinde birçok gıdanın israf edildiğine dikkat çeken Aydın, şöyle konuştu:
“Bunlar gerçekten Türkiye'nin, gelişmekte olan ülkelerin ve aslında dünyanın tekrar oturup gözden geçirmesi gereken bir nokta. Toplu tüketim yerlerindeki israfın evlerden daha çok olduğunu görüyoruz. Kamu harcamalarında israf çok fazla artmış durumda. İsraf ile ilgili özel politikaların ve uygulamaların geliştirilmesi gerekiyor. Her bölgenin israf konusunda, kendi kültürüne göre değişik ve farklı pratik uygulamaları hayata geçirmesini önemli buluyoruz. Eğer israfla baş edemezsek Türkiye istediği kadar üretsin, gelişsin ve dünya çapında büyük tarım üreticilerinden birisi olsun. Ürettiğimiz ürünlerin yarısı israf olursa bunun hiçbir anlamı kalmaz. İnanan için israf büyük bir günahtır. Verimlilik ve ekonomi açısından da büyük bir kayıptır. Özellikle muktedirlerin kendilerinden başlayarak israfı azaltmaları sanayide, ticarette ve kamuda insanların kullandığı tüketimlerin bir şekilde sınırlandırılması gerektiğini düşünüyorum.”
"Kapitalist sistem sürekli yeni bir şeyler almamızı enjekte ediyor"
Tüketim çılgınlığının da israfa neden olduğunu belirten Aydın, "İsrafın artmasında tüketim çılgınlığının önemli bir rolü var. Kapitalist sistem sürekli yeni bir şeyler tüketmemizi, yeni bir şeyler almamızı, kullandığımız teknolojinin sürekli eskidiğini, giydiğimiz kıyafetin artık demode olduğunu ya da tükettiğimiz gıdadan daha iyi, daha lezzetli gıdaların her zaman olduğunu bize sürekli enjekte etmektedir. Çocuklarımız, gençlerimiz yarının tüketicileri maalesef bu kapitalist kültürün baskısı altına yetişmekte ve tüketici davranışları buna göre şekillenmektedir. Tüketimin ve ihtiyacın sonu yok. İnsanların kendi ihtiyaçlarını değerlendirmesi, buna göre ihtiyacından fazla almamayı artık bir alışkanlık ve kültür haline getirmesi lazım. Çünkü tasarruf bir kültürdür. Kültür anneden, babadan, atadan ve töreden başlar, çocuğa sirayet eder. Kültürü sosyal alanda düzenleyecek olan kurumlar da tamamen devlet kurumlarıdır. Burada iş başta devlete düşüyor. Devletin bu konuda acil politikalar ve uygulanabilir projeler geliştirmesi lazım." diye konuştu.
"Türkiye'de hububatın yüzde 30'u israf ediliyor"
İsrafın önlenmesi için alışveriş esnasında dikkat edilmesi gereken hususlar konusunda vatandaşlara önerilerde bulunan Aydın, "En önemlisi de alışveriş yapma zamanı, seçtiğiniz saat aralığı çok önemlidir. Aç iken alışveriş yaptığımızda ihtiyacımızdan daha fazla ürün aldığımızı biliyoruz. Bununla ilgili çok fazla araştırma, sosyal deney ve çalışma var. Alışverişe tok olarak gideceğiz. Alışverişe giderken muhakkak elimizde bir ihtiyaç listesi ile gideceğiz. İhtiyaç listesinin yanında ihtiyaç duyduğumuz miktarı özellikle yazmamız lazım. Türkiye'de hububatın yüzde 30'u israf ediliyor. Hububat dayanıklı bir üründür, doğru saklandığında ve en iyi koşullarda muhafaza edildiğinde bir yıldan daha fazla sürede tüketilebilecek ürün iken biz hububatı bile israf eder hale geldik. Alışveriş listesinde bir ürünü ne kadar alacağımızla ilgili bir miktar belirtmemizde önemli fayda var." dedi.
Gıda mevzuatına göre mikrobiyolojik olarak bozulma riski olan ürünlerde "son kullanma tarihi" ve mikrobiyolojik olarak bozulma riski olmayan ürünlerde "tavsiye edilen tüketim tarihi" yazıldığı bilgisini veren Aydın, alışverişte bu hususlara da dikkat edilmesini önerdi.
"Dengesiz ve aşırı beslenme sağlık sorunlarına yol açtığı gibi israfa da yol açıyor"
İhtiyaçtan fazlasının tüketmenin israfa ve sağlık problemlerine neden olduğuna dikkat çeken Aydın, şunları söyledi:
“Tabağımıza ihtiyaç duyduğumuz kadarın biraz daha azını yani porsiyonumuzu yiyebileceğimizden biraz daha az alalım. Çünkü obezite Türkiye ve bütün dünyada zaten artıyor. Birçok kronik rahatsızlığın beslenme kaynaklı olduğu ile ilgili sağlık kurumlarının yaptığı araştırmalar var. Dengesiz ve aşırı beslenme sağlık sorunlarına yol açtığı gibi israfı da beraberinde getirir. Porsiyonumuza ne kadar az yemek alırsak o kadar az israf ederiz.”
"Devlet erkânı ve bakanlıklar tarafından oluşturulacak politikalarla israfı engellemeliyiz"
Gıdayı bilinçli ve doğru muhafaza etmemenin de israfa yol açtığını belirten Aydın, "Dünyada bir milyar aç insan var. Eğer israf etmez ve ne kadar az alırsak gıda fiyatları da o oranda ucuzlayacaktır. Gıda fiyatlarının ucuzlaması demek, insanların o gıdalara daha kolay erişmesini sağlayacaktır. Yani 'Ben çöpe atsam ne olur ki, Afrika'daki insanı nasıl doyururum?' dememeliyiz. Önemli olan israfı bir kültür halinde azaltmaktır. Memleketimizde de milyonlarca insan açlık ve yoksulluk sınırında yer almaktadır. Yoksulluk sınırı 8 bin TL ve 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 6 bin TL'nin sınırlarına dayandı. Dolayısıyla ülkemizde ve dünyada sorumlu ve vicdanlı bir birey olmanın en temel ve ön koşulu israfa karşı harekete geçmektir. Evlerimizde çocuklarımıza, bizden daha genç bireylere bunu bir kültür olarak aşılamalıyız. Okullarda müfredata bunu bir ders olarak eklemek ve toplu tüketim yerlerinde israfı azaltacak uygulamalar geliştirmek lazım. Yine devlet erkânı ve bakanlıklar tarafından oluşturulacak politikalarla israfı engellemeliyiz."
"Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz"
Birçok alanda israfın yapıldığına dikkat çeken Aydın, "Müslüman bir ülke olmamız hasebiyle israfın düşük olması bekleniyor. Çünkü bizim dinimiz, 'Yiyiniz içiniz, israf etmeyiniz' derken biz ise 67 ülke arasında en çok israf eden 3'ncü oluyoruz. O zaman oturup bunu değerlendirmemiz lazım. Kamu politikaları ve vatandaşın yaşam tarzı noktasında; kapitalist ülkelerin tüketim pompalayan, bize sürekli 'tüketin' diyen ülkelerin politikalarını engellemek noktasında bu konuları değerlendirmek ve masaya yatırmak gerekiyor. Özellikle kamu görevlileri ve vatandaşlardan israf konusunda duyarlılık bekliyoruz." diye konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.