1 Mayıs etkinliğine izin verilmedi!
Dağkapı Meydanı’nda Amed Emek ve Demokrasi Platformu tarafından yapılması planlanan 1 Mayıs etkinliğine izin verilmedi. Bunun üzerine platform adına basın açıklaması yapan DİSK Diyarbakır Bölge Temsilci Hasan Hayri Eroğlu, tüm yasaklara rağmen alanlarda olacaklarını belirterek, “Yan yanayız, umudu büyütüyoruz” dedi
YENİGÜN HABER - Amed Emek ve Demokrasi Platformu'nun, 1 Mayıs dolayısıyla Dağkapı Meydanı’nda düzenlenmek istediği etkinliğe izin verilmedi. Sabahın erken saatlerinde etkinliğin yapılacağı alan polis bariyerleriyle kapatıldı. Alana giriş yapmak isteyen DİSK, KESK, TMOOB, DTO, HDP, EMEP ve SGDF bileşenleri polis engeline takıldı. Etkinliğe izin vermeyeceğini belirten polis ile platform temsilcileri arasında uzun süre tartışma yaşandı. Etkinliğe izin verilmemesi üzerine bileşenler bir araya gelerek basın açıklaması yapmak istedi. Ancak platform üyeleri, iki ayrı grup olarak çembere alındı. Polis basın açıklaması için grupların birleşmesini izin vermedi. Bu durum etkinlik boyunca atılan, sloganlarla protesto edildi. Uzun süren tartışmaların ardından basın açıklaması yapıldı. Açıklamanın Kürtçesini Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan, Türkçesini ise DİSK Diyarbakır Bölge Temsilcisi Hasan Hayri Eroğlu okudu. Eroğlu, yasaklara ve baskılara rağmen Türkiye’nin dört bir yanında 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü için yan yana olduklarını ve umudu büyüttüklerini söyledi.
‘Çarklar dursun, ölümler bitsin’
On yıllardır dünya halklarına sınırsız emek ve doğa sömürüsü, savaşlar, ekonomik kriz, artan eşitsizlik, yoksulluk, işsizlik dışında hiçbir şey sunmayan kapitalist sistemin Kovid-19 salgınıyla insanlığın geleceğini tehdit ettiğini söyleyen Eroğlu, “Dünya kapitalist sisteminin yarattığı eşitsizliklerin ağır sonuçlarını her gün yaşıyoruz. Sağlık hizmetlerinin ve güncel olarak da COVID-19 aşısının bir ticari meta haline gelmesinin bedelini insanlık ağır biçimde ödüyor. Bizler, bu topraklarda yaşayanlar, aklı, bilimi, emeği ve insan yaşamını öncelemeyen bir anlayışla yönetilenler, daha ağır bedeller ödüyoruz. COVID-19 salgınıyla mücadelede dünyanın en başarısız ülkelerinden birinde hayatta kalmaya çalışıyoruz. Sermayenin ve patronların çıkarları için, akıl, bilim ve milyonların sağlığı yok sayılıyor. Buradan bir kere daha haykırıyoruz: Çarklar dursun, ölümler bitsin!” dedi.
“Göz göre göre ölüyoruz’
İktidar tarafından alınan “tam kapanma” kararını eleştiren Eroğlu, “Önlem paketinde işçi sınıfının ve halkın sağlığını ve gelirini değil sermayenin çıkarlarını korumaya çalışıyorlar. Çarklar dönmeye, çalışanların çoğunluğunun işe gitmeye, insanlarımız ölmeye, sağlık emekçilerimiz tükenmeye devam ediyor. Tam kapanma dedikleri önlemlerde biz yokuz: Çalışanlar hastalanmaya, çalışmayanlar da açlığa mahkum ediliyor. Açık alanlarda nefes almamız yasaklanıp kapalı ortamlarda çalışmaya zorlanıyoruz. Ne pahasına olursa olsun ‘çarklar dönecek’ inadıyla, insan yaşamı piyasaya kurban ediliyor. Yeterli aşı tedarik edilemiyor. Göz göre göre hastalanıyoruz, ölüyoruz ve tükeniyoruz! “Böyle salgın mücadelesi olmaz” diyor ve yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz” diye konuştu.
‘Güvencesizlik yaygınlaşıyor’
Eroğlu devamında, “Sadece sağlığımız değil; işimiz, aşımız ve geçimimiz de tehdit altında. Pandemide yurttaşlarına en az nakdi destek veren iki ülkeden biri Türkiye oldu. İşsizlik her gün yeni rekorlar kırıyor. Kod 29 ile tazminat bile alamadan işimizi kaybediyoruz. Milyonlarca çalışan ve ailesi ücretsiz izin dayatmasıyla günde 50 liraya yaşamaya mahkum ediliyor. Gıda enflasyonu ile milyonlar açlık sınırının altına itiliyor. Evimize gelen faturalar kabarıyor, çarşı pazar alışverişi her gün bir öncekinden daha pahalı oluyor. Uzaktan çalışma gibi esnek çalışma biçimleriyle güvencesizlik yaygınlaşıyor” diye belirtti. Salgın koşullarında ülkenin tüm kaynaklarının bir avuç şirkete peşkeş çekildiğini söyleyen Eroğlu, “Halk yaşam mücadelesi verirken, şirketler pandemide kârlarını artırıyor. ‘Geçinemiyoruz’ çığlıkları yükselen ülkemizde 26 dolar milyarderinin serveti son bir yılda 38 milyar dolardan 53 milyar dolara yükseliyor. Bir yanda açlık, yoksulluk ve işsizlik; diğer yanda servetler birikiyor. Ekonomik kriz ve pandemi koşullarında, adaletsizliğin en çirkin yüzü karşımıza çıkıyor” ifadesinde bulundu.
‘Cinsiyet eşitsizliği derinleşti’
Pandemi sürecinde sınıfsal eşitsizliklerin yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin de derinleştiğini vurgulayan Eroğlu, “Salgında kadınların omuzlarına yıkılan hane içi iş ve bakım yükü artıyor. Kadına yönelik şiddet tırmanıyor. Kadınlar bir yandan işsizliğin, bir yandan pandemide yaygınlaşan esnek çalışma biçimlerinin ve güvencesizliğin hedefi haline geliyor. Pandemi koşullarında kadınların güçlendirilmesi gerekirken, İstanbul Sözleşmesi gibi kazanımlar iktidarın hedefi oluyor” dedi.
Talepleri sıraladı
Öfkeli olduklarını, sağlıklı, güvenceli ve insanca bir yaşam hakkı için yan yana geleceklerini ve umudu büyüteceklerini söyleyen Eroğlu, işçilerin talep ve hedeflerini şöyle sıraladı:
"* Herkese aşı, herkese gelir desteği sağlansın, acil ve zorunlu işler dışında 4 hafta çarklar durdurulsun!
* Çalışırken hastalanan emekçiler için COVID-19 iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilsin!
* Kod 29 ve ücretsiz izin zulmüne son verilsin!
* İşsizlik Sigortası Fonu kaynakları patronlara değil işçilere ve işsizlere destek için kullanılsın!
* Asgari ücret üzerindeki tüm vergi ve kesintiler sıfırlansın!
* İşsizliğe karşı kamu istihdamı artırılsın, hukuksuz biçimde işten çıkarılan kamu emekçileri işlerine iade edilsin, çalışma süreleri azaltılsın.
* Doğa katili projelere, Kanal İstanbul’a, betona, savaşa, silahlanmaya, sermayeye değil aşıya ve sosyal desteklere ayrılsın.
* Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınsın! Zorunlu mallarda ve elektrik, su, doğalgaz, iletişim faturalarında dolaylı vergiler sıfırlansın, pandemi süresince fatura borçları hazine tarafından karşılansın, borçlar faizsiz ertelensin.
* Örgütlenme, özgür toplu sözleşme ve grev hakkı önündeki tüm engeller kaldırılsın!
* İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa etkin şekilde uygulansın, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün İşyerinde Şiddete Karşı 190 sayılı sözleşmesi onaylansın!
* 2020 1 Mayıs’ında ifade ettiğimiz gerçek, 2021’de çok daha net bir biçimde ortadadır. Bu düzen yaşamı ve gezegeni tehdit eden büyük bir felakete dönüşmüştür. Felakete dönen bu düzen, baskılarla, yasaklarla, yalanlarla, sansürle, kışkırtılan ırkçılık ve ayrımcılıkla, toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle, kısacası zulümle ayakta tutulmak istenmektedir.
* Bu felakete son vermek, insanlık için yeni bir başlangıç yapmak, eşitliğin, özgürlüğün, adaletin, demokrasinin egemen olduğu, kardeşçe, barış içerisinde yaşayacağımız yeni bir toplumsal düzen kurmak ellerimizdedir. Umudumuz birliğimizde, mücadelemizde ve dayanışmamızdadır!” (Haber Merkezi)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.