VİDEO HABER - Doğadan gelen sanat!
Diyarbakırlı üniversite öğrencisi Bahoz Damlayığıçı ve iki arkadaşı park ve bahçelerden topladığı ağaç yaprakları ile çiçekleri kurutarak birer sanat eserine dönüştürüyor. Sur İlçesi’ndeki bir evin avlusunda büyük bir sabırla kurutulan çiçeklerler, üniversiteli gençlerin hünerli ellerinde şekilleniyor. Kimi zaman bir tablo kimi zaman ise bir süs eşyasına dönüşen çiçekler, özellikle gençler tarafından büyük ilgi görüyor. Yeni jenerasyonun özgün çalışmalara önem verdiğini belirten Damlayığıçı, bu tür çalışmaların mutlaka desteklenmesi gerektiğini düşünüyor
Süleyman Özdemir / YENİGÜN ÖZEL - Diyarbakır’ın Merkez Sur İlçesi’ndeki bir evin avlusunu sanat atölyesine çeviren üniversiteli gençler, burada park ve bahçelerden topladıkları yaprakları kurutuyor. Büyük bir sabırla kuruttukları çiçekleri daha sonra işlemeye başlayan gençler, onları birer tablo veya süs eşyasına dönüştürüyor. Hünerli ellerde birer sanat eserine dönüşen kurumuş çiçek ve yapraklar, kimileri için güzel bir duvar süsü kimileri için ise özel günlerin vazgeçilmez hediyesi oluyor.
‘Yeni jenerasyonun özgün çalışmalara önem veriyor’
Yaklaşık 10 yıldır doğadan topladığı çiçekleri kurutan Diyarbakırlı üniversite öğrencisi Bahoz Damlayığıçı, özellikle yeni jenerasyonun özgün çalışmalara önem verdiğine dikkat çekiyor. Yenigün Haber’e konuşan Damlayığıçı, “Yeni jenerasyonda, duvarında kendini ona güzel hissettirebilecek çalışmalar istiyorlar. Bu çalışmaların aslında özgün çalışmalar olmasını istiyor. Bu yönüyle vefat etmiş bir dedesinin, amcasının veya babasının fotoğrafını değil o fotoğrafları aslında ajandada saklayıp onların yerini bununla doldurmaya çalışıyor. Özellikle son jenerasyonlarda ben bunu görüyorum bunun hissedebiliyorum. Bugün hangi gencin odasında ölmüş bir dedesinin fotoğrafı var ki. Bu çalışmalar olmasa dahi, biz olmasak dahi böylesi çalışmalarda özellikle 3 tane üniversiteli öğrencinin yan yana gelip böyle güzel, üretime dayalı çalışmaları ortaya çıkartmaları gerçekten çok değerlidir. Toplum adına, sokak adına, mahalle adına, meydan adına, eğitim adına çok değerlidir çünkü bu denli kısırlaştırılmış bir toplumda, beyinlerin tekdüze işlemiş olduğu bir sistem içerisinde insanların bir şeyler üretiyor olması, özgün çalışmalar yürütüyor olması ve bir araya gelip üretimle kendilerini meşgul ediyor olmaları gerecekten takdir edilebilecek bir durumdur” dedi.
‘Bu tür çalışmalar desteklenmeli’
Bu tarz çalışmaların yürütülebilmesi için destek görmesi gerektiğinin de altını çizen Damlayığıçı, “Toplumun bütün camiasına hitap edebilecek çalışmalar neden herkes tarafından desteklenmesin. Bu da ancak tanınmayla olabiliyor, reklamla olabiliyor, fonlanmasıyla veya hibe edilmesiyle olabiliyor. Ben böylesi çalışmaların desteklenmesi taraftarıyım ve bütün sokaklarımızda, bütün mahallelerimizde gençlerimize böyle imkanlar sağlansın, genççlerimiz bu tür çalışmaları yapabilsinler çünkü her insan özgündür her insanın yaşantıları, anıları vardır ve bu yaşantıları ve anıları çerçeveleterek bir şeyler üretebilir. Bu da ancak desteklenmeyle olabilir, bu ancak özgüven verilmesiyle olabilir, dürtülmesiyle aslında olabilecek bir durumdur. Yani gençlerimizin ben çok desteklenmesini istiyorum. Arkadaşlarımın, dostlarımın, akranlarımın, üniversiteli arkadaşlarımın desteklenmesini istiyorum çünkü hepsinin bir hayali var yani hepsini dinlediğimiz zaman, hepsiyle konuştuğumuz zaman hepsinin istek ve arzuları var. Bu istek ve arzular aslında yerine getirilebilinir çünkü eğer insan hayal kurabiliyorsa ve beynini bunun üzerinde yorabiliyorsa bu gerçekleşmeyeceği anlamına elbette gelmiyor” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.