‘Kürdistan’ paylaşımı için tutuklanan akademisyen beraat etti
‘Kürdistan’ kelimesini kullanmaktan tutuklanan akademisyen Hifzullah Kutum, üzerine atılı “silahlı örgüt propagandası yapmak” suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraat etti Mahkeme, Kutum hakkındaki yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirini de kaldırdı
Sosyal medya hesabında içerisinde “Kürt” ve “Kürdistan” kelimelerinin geçtiği paylaşımlar, hakkında yapılan ihbar ve suç duyuruları gerekçe gösterilerek Fırat Üniversitesi Araştırma görevlisi Hifzullah Kutum hakkında “silahlı terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla 5 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın üçüncü ve karar duruşması görüldü. Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, akademisyen Kutum ve avukatları Emin Aktar ve Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyesi Mehdi Özdemir ile birlikte talimat mahkemesi olan Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesinden SEGBİS marifetiyle katıldı. Mahkemedeki iş yoğunluğu nedeniyle duruşma yaklaşık dört saatlik gecikmeyle başladı. MLSA’dan Deniz Tekin’in haberine göre, Duruşmada ilk olarak söz alan iddia makamı, Kutum’un sosyal medya hesabında yaptığı ve içerisinde “Kürt” ve “Kürdistan” kelimelerinin de geçtiği paylaşımları ve beğenileri gerekçe göstererek Kutum’un “silahlı örgüt propagandası yapmak” suçundan cezalandırılması yönünde daha önce mahkemeye verdiği esas hakkındaki mütalaasını tekrar etti.
‘Paylaşımlarımda şiddete çağrı yok’
Ardından söz alan akademisyen Kutum ise esas hakkındaki mütalaaya katılmadığını söyledi. Yaptığı ve beğendiği paylaşımların ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu vurgulayan Kutum, “Kürdistan derken aynı zaman bir devlet ismini ifade ediyorum. Çünkü Kürdistan diye bir devlet var. Aynı zamanda Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgeye tarih boyunca Kürdistan denilmiştir. Bir milletin yoğun olarak yaşadığı bölgeler ya da ülkeler için ‘-istan’ eki kullanılır. Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan gibi. Aynı zamanda yaptığım ‘örgüt bayrağı’ olarak gösterilen fotoğraflı paylaşımda, fotoğrafın ortasındaki Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin resmi bayrağını dikkate alarak paylaştım. Burada paylaştığım, retweet ettiğim, beğendiğim tweetlerde örgütün şiddet içeren yöntemlerini meşru gösterecek ya da övücü anlamda herhangi bir kelime yoktur. Zaten benim yaptığım paylaşımlardan dolayı hiç kimse bir şiddet eylemi göstermemiştir. Aksine polislerin yanında şiddete maruz kaldım. Hakkımdaki iddiaları reddediyorum. Beraatimi talep ediyorum” dedi.
‘Kürdistan ifadesini kullanmak yasadışı değil’
Kutum’un avukatı Mehdi Özdemir ise müvekkilinin cezalandırılması yönündeki esas hakkındaki mütalaaya katılmadıklarını belirterek, dosyaya kapsamına bakıldığında müvekkilinin üzerine atılı ‘örgüt propagandası’ suçunun yasal unsurlarının oluşmadığına dikkat çekti. İddianamede suçlama konusu yapılan ilk paylaşımın içeriğine bakıldığında müvekkilinin paylaştığı Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin resmi bayrağının sanki PKK’nin bayrağı paylaşılmış gibi bir değerlendirme yapıldığına işaret eden Özdemir, bu paylaşımın içeriğine bakıldığında herhangi bir örgütün yasa dışı faaliyetini ve şiddeti meşru gösterecek herhangi bir şey olmadığının görüldüğünü dile getirdi. Müvekkilinin paylaşımlarında geçen “Kürdistan” ifadesinin yasa dışı olmadığını ve kriminalize edilemeyeceğini vurgulayan Özdemir, hem tarihsel hem de coğrafik olarak kullanılan Kürdistan ifadesinin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Özdemir, AİHM’in Ayşegül Zarakolu v. Türkiye kararında coğrafi bir terim olarak kullanılan Kürdistan isminin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin hükmüne atıfta bulundu. Kürdistan ifadesini tek başına kullanmanın ya da Kürdistan ifadesinin geçtiği bir cümleyi paylaşmanın “örgüt propagandası” suçu kapsamında değerlendirilmeyeceğine işaret eden Özdemir, müvekkilinin beraatine karar verilmesi gerektiğini söyledi.
‘Kürdistan ifadesi başlı başına suçlama gerekçesi yapılamaz’
Av. Mehmet Emin Aktar ise bu dosyada müvekkiline yöneltilen suçlamanın “Kürdistan” ifadesini kullanması ve Kürdistan bayrağını paylaşması olduğunu hatırlatarak “Bu yargılama sonucunda çıkacak karar, Kürdistan ifadesi ve Kürdistan bayrağını paylaşmanın suç olup olmadığını belirleyecektir. Kürdistan ifadesini, Kürdistan bayrağını suç sayan herhangi bir yasal düzenleme yok. Bu açıdan bakıldığında davada suçun kanuni unsurunun gerçekleşmediğinden beraat kararı verilmesi gerekir. Peki, müvekkil hakkında neden bu dava açıldı ve neden cezalandırılma isteniyor? Çünkü ifade özgürlüğünün içselleştirilmemesinden kaynaklı olarak yargı mensupları dahil olduğu birçok kişi, hoşlanmadığı ve rahatsız edici bulduğu ifadeleri suç kategorisine almakta ve böyle değerlendirmektedir. Bu da yerleşik Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları uyarınca da ifade özgürlüğünün ihlali anlamına gelir. Sonuçta bizim kişisel bakışımız, değerlerimiz üzerinden ifade özgürlüğünü tanımlayamayız. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin resmi bir bayrağı var. Bu Irak Anayasası’nda yer alır. Türkiye ziyaretlerinde yetkililerin beraberinde araçlarında kullandığı bir bayraktır. Bu bayrakta da hiçbir suç unsuru olamaz. Kürdistan ifadesi ise başlı başına suçlama gerekçesi yapılamaz ve bu konuda cezalandırılmaya gidilemez. Müvekkil hakkında beraat kararı verilmesini talep ediyoruz” dedi.
Kutum beraatini istedi
Mahkemenin son sözünü sorduğu Kutum, hakkındaki ithamların asılsız, temelsiz olduğunu belirterek, hakkında beraat kararı verilmesini istedi. Mahkeme heyeti, kısa bir aranın ardından kararını açıkladı. Mahkeme oybirliğiyle aldığı kararda, Kutum’un üzerine atılı “silahlı örgüt propagandası yapmak” suçunun yasal unsurlarının oluşmadığına kanaat getirerek beraatine hükmetti. Mahkeme, Kutum hakkındaki yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirinin de kaldırılmasına karar verdi.
Ne olmuştu?
Elazığ Valiliği 112 Acil Çağrı Merkezi Müdürlüğüne yapılan ihbardan beş gün sonra hazırlanan 8 Kasım 2021 tarihli iddianamede akademisyen Kutum’a yöneltilen suçlamaya 2021 tarihli, içerisinde “Kürt” ve “Kürdistan” kelimelerinin geçtiği 15 tweet ve retweet delil olarak gösteriliyor. Akademisyen Kutum, 5 Kasım’da gözaltına alınmış, 6 Kasım’da tutuklanmış ve 10 Kasım’da ise serbest bırakılmıştı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.