‘Kasım ayında 7 çocuk işçi yaşamını yitirdi’
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla açıklama yapan Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Huriye Hamidi, Kasım ayında 7 çocuk işçinin yaşamını yitirdiğini belirterek, “Zırhlı Araç, Mayın ve Çatışma-Savaş Atıkları Kaynaklı Çocuk Hakkı İhlalleri Raporunda da belirtildiği üzere son 2011-2022 yılları arasında 22 çocuk hayatını kaybetmiş, 27 çocuk ise yaralanmıştır” dedi
Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla Baro Adli Yardım Hizmet Binasında açıklama yaptı. Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, Baro yöneticileri ve avukatların yer aldığı açıklamayı Baro Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Huriye Hamidi yaptı.
Çocuk Hakları Sözleşmesi
20 Kasım 1989’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi dünya üzerindeki en geniş katılımlı belge olma özelliğini taşıdığını belirten Hamidi, “1994 yılında Sözleşmeyi onaylayan Türkiye; çocukların ifade özgürlüğünü, kendi kültürlerini yaşatma ve kendi dillerini kullanma haklarını kapsayan sözleşmenin 17, 29 ve 30. maddelerine çekince koymuştur. Farklı ırklara ve etnik kökenlere sahip çocukların eğitim, ifade özgürlüğü, kendi kültürlerini yaşatma ve kendi dillerini özgürce kullanma haklarını içeren bu maddelere konulan çekinceler çocukların geleceklerini inşa edebilmelerinin, kendilerini geliştirmelerinin ve özgürce ifade edebilmelerinin önünde engel teşkil etmektedir. Sene içerisinde devlet okullarında verilmesi planlanan seçmeli Kürtçe dersinin talep edilmesi noktasında çocukların ve ebeveynlerin yaşadığı zorluklar anılan maddelere konulan çekincelerin neticesidir. Çocukların kendi kültürlerine, diline ve benliğine ilişkin düzenlemeler olan 17, 29 ve 30. maddelere konulan çekincelerin derhal kaldırılması gerekmektedir” diye belirtti.
‘Kasım ayında 7 çocuk iş cinayetinde hayatını kaybetti’
Pandemi süreci ve sürekli değişen eğitim sisteminin çocuklar üzerindeki travmatik etkilerine işaret eden Hamidi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocuk hakkı ihlallerinden biri de çocuk işçiliğidir. Çocuklar ağırlıklı olarak tarım sektöründe, aile işçiliğinde ve ev içi hizmetlerinde çalıştırılmaktadır. Artan mülteci nüfusuyla birlikte, mülteci çocuk işçilerin sayısında da artış yaşanmıştır. Mesleki eğitim ya da beceri eğitimi üzerinden ‘çırak’ ve ‘stajyer’ adı altında milyonlarca çocuk zorunlu olarak çalıştırılarak yoğun emek sömürüsüne maruz bırakılmaktadır. Artan yoksulluk ve işsizlik nedeniyle aileleriyle birlikte göç etmek zorunda kalan çocuklar, göç ettikleri şehirlerde çocuk işçi olarak çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Basına yansıyan verilere göre kasım ayı içerisinde 7 çocuk iş cinayetinde hayatını kaybetmiştir. Çocuk işçiliğine maruz bırakılan çocukların aile yapıları denetlenmeli ve varsa yetişkin aile bireylerinin istihdamı devlet tarafından desteklenmelidir. Yine varsa ailede özel durumlu bireyler desteklenmelidir. Cezaevlerinde tutulan veya anneleriyle birlikte yaşayan çocuklar bulundukları ortam itibariyle birçok hak ihlaline maruz kalmaktadır. Her şeyden önce cezaevlerinin fiziksel yapıları çocukların sağlıklı bir şekilde yaşamaları ve ruhsal ve fiziksel gelişimleri için gerekli yeterlikte değildir. Yargı mekanizmaları eliyle özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan bu çocuklar sağlık hakkına ulaşmakta zorluk çekmekte, oyun ve eğitim haklarından mahrum bırakılmakta, işkence ve kötü muamele ile akran zorbalığına maruz bırakılmaktadırlar. Bu kapsamda çocuklar üzerinde hiçbir olumlu etkisi bulunmayan bu uygulamalardan vazgeçilerek çocuk cezaevlerinin kapatılması, cezaların infazının çocuk dostu usullerle yerine getirilmesi gerekmektedir. Uzun süren yargılamalar, çocuk adalet sistemi içerisindeki profesyonellerin iş yükü ve yeterlikleri, çocuk dostu yargılama ilkelerine aykırı işlemler nedeniyle adalet sistemi içerisine giren çocuklar hak ihlaline uğramaktadır. Çocuklar sistem içerisinde özne olarak görülmemekte, kendilerini ilgilendiren çoğu işe katılımları sağlanmamaktadır. Çocuk algısına ve çocuk hak odaklı bakış açısına sahip olmayan meslek uzmanlarının adalet sistemi içerisinde bulunması çocuğun üstün yararının gözetilmesi noktasında endişe yaratmaktadır.”
‘11 yılda Mayın ve savaş atıklarından 22 çocuk hayatını kaybetmiş, 27 çocuk ise yaralanmış’
Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak; çocuk hak ihlallerinin önlenmesi için çocuk hak temelli ve bütüncül bir çocuk politikası oluşturulması gerektiği ihtiyacına vurgu yapan Hamidi, çocuklara yönelik ihlallere ilişkin sözlerine şöyle devam etti: “Zırhlı araçlardan kaynaklı olarak yaşam, oyun ve sağlıklı çevrede yaşama hakkı ihlali artarak devam etmektedir. Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak hazırladığımız Zırhlı Araç, Mayın ve Çatışma-Savaş Atıkları Kaynaklı Çocuk Hakkı İhlalleri Raporunda da belirtildiği üzere son 2011-2022 yılları arasında 22 çocuk hayatını kaybetmiş, 27 çocuk ise yaralanmıştır. Yargı mercilerince, etkin olmayan bir yargı süreci işletilerek, faili kamu görevlisi olan sanıkların cezasız bırakılması yaygın ve sistematik bir hal almıştır. Yaşama hakkının korunması kapsamında, adli pasifliğin sona erdirilmesi ve etkin yargı sürecinin işletilmesi gerektiğini belirtmek isteriz. Cinsel istismar, çocukların maruz bırakıldığı yetişkin şiddeti türlerinden yalnızca biri olup çocuk koruma sistemindeki eksiklikler nedeniyle, çocuklara gereken destek sağlanamamaktadır. Basına yansıyan verilere göre 2022 yılının ilk 10 ayı içerisinde 205 çocuk cinsel istismara maruz bırakılmıştır. Cinsel istismarın ihbar ve tespitteki zorluk boyutunu da birlikte değerlendirdiğimizde cinsel istismarla mücadele noktasında resmi kurumların, sistemdeki diğer profesyonellerle ortaklaşmasının önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Çocuk Adalet Sistemi içerisindeki sorunların tespit ve çözümünde alandaki tüm profesyonellerin ortaklaşması gerekmektedir.” (Haber Merkezi)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.