DEM Parti’nin Diyarbakır’daki açıklamasına polis engeli
DEM Parti’nin Diyarbakır’daki açıklamasına polis engelihttps://t.co/ze61LAdljM pic.twitter.com/K5PHJre1Pq
— Yenigün Haber (@yenigunhaber_) October 11, 2024
Metin BEKİROĞLU/YENİGÜN HABER – Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) öncülüğünde, terör örgütü PKK'nın lideri Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998 yılında Suriye’den çıkarılmasını protesto etmek ve Öcalan’ın durumuna dikkat çekmek amacıyla İstasyon Meydanı’nda yapılması planlan “Büyük Özgürlük Mitingi” Diyarbakır Valiliği’nce yasaklanmıştı.
Diyarbakır'da gergin anlar: DEM Partililer yürüyüş ve basın açıklamasında ısrarlı#Diyarbakır #DEMParti https://t.co/Gd5QcW505R pic.twitter.com/oCXy0fxUvn
— Yenigün Haber (@yenigunhaber_) October 11, 2024
Ofis semtinde bir araya gelen aralarında Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Doğan Hatun, DEM Parti milletvekilleri Pervin Buldan, Serhat Eren, Adalet Kaya, DEM Partili ilçe belediye eş başkanları ve çok sayıda kişi, esnaf ziyareti yaparak, mitinge katılım çağrısında bulundu.
Yürüyüş sırasında lideri Abdullah Öcalan lehine slogan atılması, grup çevik kuvvet ekipleri tarafından çembere alındı. Bir süre sonra polis yetkilisi ve DEM Partililer arasında yapılan görüşmelerin arından esnaf ziyaretine devam edildi. Yürüyüşe geçilmesinin ardından bu kez polisler ile grup arasında arbede yaşandı. Güçlükle yatışan arbedenin ardından esnaf ziyaretinin son durağı olan Sur ilçesindeki Ulu Camii’ye yapılmak istenen yürüyüş sırasında gerginlik devam etti.
Buna rağmen devam eden yürüyüşte gergin anlar yaşandı. Çift Kapı önünde önü kesilen grup ile polis arasında yapılan görüşmelerden olumlu sonuç çıkmadı ve polisin tüm uyarılarına rağmen yürüyüş devam etti.
AHMET TÜRK, MİTİNGE DAVET ETTİ
Yürüyüş ve basın açıklaması için gelinen Ulu Cami önünde Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk, mitingin yasaklanmasına değinerek, geri adım atmayacaklarını söyledi. Diyarbakır halkına Pazar günü İstasyon Meydanı’na davet eden Türk, “Özgürlük, barış, adalet mücadelemiz yıllardan beri devam ediyor. Bu mücadele hiçbir zaman kolay bir şekilde geçmedi. Ama gelecek için, özgürlük için, demokrasi için bu konuda bizler kararlıyız. Bugün Orta Doğu’da savaşın yaşandığı bir bölgede eğer biz Kürt halkı olarak, birleşip, mücadelemizi güçlü bir hale getiremezsek, geleceğimiz tehlikededir. Bu nedenle demokratik mücadele, siyasi geleceğe, halkımızın özgür geleceği için bu duruşu göstermek zorundayız. 13 Ekim’de İstasyon Meydanı’nda özgürlük, adalet, barış için bir miting düzenliyoruz. Bütün halkımızı bu mitinge davet ediyoruz. Bizler geri adım atacak değiliz. Tehditlerle bizleri yolumuzdan kimse alıkoyamaz. Evet, biz bu şekilde geleceğimizi belirleme hakkına sahip oluruz” dedi.
Türk’ün ardından ‘Tecride Karşı Adalet Girişimi’ üyesi Ayla Akat Ata, savaşmak ve çatışmanın en kolay olduğunu ancak Kürt halkının yıllardır bir irade ortaya koyduğunu vurguladı.
Ata, “ Gösterilen tahammülsüzlük, çoktan mahkeme salonunda boşa çıktı. Barışa giden yolun İmralı’da geçtiğini yıllardır ilgili herkes ifade ediyor. Orayı adres olarak gösteren sadece biz değildik. Orayı adres olarak gören bir siyasi irade vardı. Ve o irade hala iktidarda. Bu halk o iradeye bir kez daha çözümü göstermek istiyor. Peki, bu tahammülsüzlük nedir? Bu çözüme, barışa dönük tahammülsüzlük değil mi?” diye konuştu.
‘ÇÖZÜM İMRALI’DA, TECRİDİ KALDIRIN’
Diyarbakır’da yapılacak “özgürlük” mitinginin herhangi bir tarih esas alınarak yapılmadığının altını çizen Ata, “13 Ekim her hangi bir tarih değil. Zaten sorun tam da buradadır. Barışın ilegalize edilemsindedir. Demokratik çözüm demenin ilegalize edilmesidir. Sorun bunun bir gerçekmiş gibi halka sunulmak istenmesindedir. Oysaki o mahkeme salonlarından boşa çıktı. Demokratik çözüm demek suç değildir, barış istemek suç değildir. Ama çözümsüzlükte direnmenin bu ülkeye ne getirdiğine bakmak lazım. Burada mitinge çağrı yaparken tamda bu talebimizi dile getirdik. Sözü barış, demokratik çözüm olanın sesini kesmek bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür. Bu mitingde yükselecek ses, ülkedeki tüm bileşenleriyle bir arada, eşit, özgür ve adil yaşamanın sesinin, sözünün söylenmesidir. Bu sesin ilgili herkese duyurulması içindir. Bu ülkede çözüm istemeyenler bu iradeye ket vurmak istediler. Tahammülsüzlüklerini kabul etmiyoruz. Mitingde demokratik çözüm ve barış diyeceğiz. Çözüm İmralı’dadır, tecridi kaldırın diyeceğiz” ifadelerini kullandı.
TUNCEL: TÜM TÜRKİYE TECRİT ALTINDADIR
Daha sonra konuşan Sebahat Tuncel de devletin asli görevinin özgürlükleri güvence altına almak olduğunu hatırlattı. “40 milyon nüfusu olan halkımız hak ve özgürlüklerinden mahrum edildiği, coğrafyasının adı yasaklandığı için bugün bu sorunlardan bahsediyoruz” diyen Tuncel, “Diyorlar ki ‘iç barışımızı sağlayacağız.’ Düşünce ifade özgürlüğünü engelleyerek mi, ortadan kaldırarak mı barış sağlayacaksınız? Önce Kürt halkını, Kürdistan halkını tanıyacaksınız. Hak ve özgürlüklerini iade edeceksiniz. Sorun muhatabıyla çözülür. Muhatabı mutlak izolasyona alacaksınız? Barış nasıl olacak? Barış ve çözüm İmralı’dan geçer. Çocuklarımız katlediliyorsa, bebekler, kadınlar katlediliyorsa Kürt sorunundan bağımsız değildir. Savaş politikası bu ülkeyi karanlığa gömdü. Biz ülkeyi karanlıktan çıkarmak istiyoruz. O yüzden 13 Ekim’deki mitingi barış için önemlidir. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit, sadece Sayın Öcalan üzerinde değildir, tüm Türkiye üzerindedir” diye konuştu.
Yapılan konuşmalar ardından kitle alkış ve "Direne direne kazanacağız" sloganlarıyla eylemi sonlandırdı. Partililer miting çalışması için kentin farklı noktalarına geçti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.