Dr. A.Vahap Kaya yazdı: Kültürün Korunması -2

Artık kalıcı uygulanır kurallar vardı ve herkese uygulanınca yaşamda ayrıcalıklar kalkmıştı.

Günlük ihtiyaçlara cevap olabilecek bu genel kurallar; yaşamı daha rahat ve çerçevesini daha genişletmek için çalıştılar

Birlik olmanın güç olduğunu geçmiş yaşamlarında defalarca deneyimlemişlerdi ama her deneyim onlara yaşam tecrübesi ve miras olarak bir şeyler bırakmış insanlarda bir şeyler almayı başarmıştı

Güzelliklerin güzel olmaları ve güzelliği koruyabilmeleri için özel sırları olduğu muhakkaktı ama insanlığın sırrını çözmek kolay olmayacaktı

İnsanlar yaşadıkça kendi sırlarını beraberinde yarattı ama aynı zamanda sırrın çözümünü de kendileri bir soru olarak ortaya attı ki arayış sonlanmasın

İnsanlar yolculuğa çıkmışlardı ve bu yolculuktan geri dönmeye niyetleri yoktu, biriktirdiklerini paylaşıyorlardı

Daha fazla biriktirdikleri başka bölgelerden ihtiyacı olanlara veriyorlardı, mal değişiminin yanı sıra ihtiyacı olanlara karşılıksız da veriliyordu

Bu paylaşımlar süreklilik kazanınca; yaşamı daha da nasıl güzelleştirebiliriz sorusunun peşinden koşturdu

Tadına vardığı bir varyasyonu bir sonraki davranışla taçlandırmanın da tadına varmışlardı

Artık çalışıyorlar, üretiyorlar, paylaşıyorlar ve ihtiyacı olanlara da veriyorlardı, insanlığın şu an bile değişik isimlerle yakalamak istediği temel insani mantık aslında budur

Arayışları onları hatırlanacak ve değer verdikleri ortak alanlar veya anılarını diri tutacak yapıtlar oluşturdular

Bunu da hep beraber yaptılar ve kimse çalışmadan geri kalmadılar ki yarattıkları değere değerinde sahip çıkabilsinler, üretmeyen insan, emek sarf etmeyen insan neye sahip çıkacaktı ki

İnsanlar o yapıtlarını ziyaret ettiklerinde mutlu oluyorlardı ve yaşanmışlıkları hafızada tutmak için kullanıyorlardı

Her bir ziyaret bir anı ve bir eğitim örneği, bu kadar yakın ve sıkı ilişkisi olan insanların kötü davranışları yaşama şansları olmuyordu ve zayıflık anında en yakın insandan rahatlıkla yardım alabiliyorlardı.

Bu yaklaşımları insanların birbirlerine daha fazla kaynaşmasına sebep oludu, insanların ortak değerleri artıyordu.

Artık kimsenin doğaya veya farklı güçlere karşı zayıfız hisleri kalmamış ve önlem alındığında en tehlikeli saldırılar bile rahatlıkla savuşturulabiliyorlardı

Bu birikim insan ve toplumun yaşantısında kolaylıklar sağlıyordu, her aile ve her toplum bu ortak değerleri dünya kültürü ve mirası haline getiriyordu

Yeni bir şeyler icat edilseydi bile gelenek ve göreneklere uyumlu hale getirilerek yaşamın hizmetine sunuluyordu

Her şey mevsiminde ve zamanında yaşanıyordu, bu da insanların doğayla ilişkilerini sıkılaştırıyordu

Uyum içerisindeki yaşam bencilliği ortadan kaldırdığı gibi insanı sürekli sosyal biri olarak tutuyordu

Her şeyi deneme yanılma yoluyla öğrenip yıllarca bir yere isim veya bir şeyin isimi tekrarlayarak öğreniyorlardı

Kendi dönemi ve şartları içerisinde doğru ve sağlıklı yaklaşımıydı

Dilin oluşmasında bin yılların amansız emeği vardır, dil ise kültürün oluşmasında en büyük emeği ve yılları vardır.

Artık insanlar daha rahat anlaşabiliyorlardı, bunda da dilin büyük payı vardı.

Dil ve dilin yardımıyla kültür oluştuysa neden yaşamı daha güzelleştirmeyelim, toplumda da dinamik gücü yakalamakta gerekiyordu.

Yaşamın örgüsü bir bütün olarak gelişiyor ve insanlar kendi yaşamı gereği ne gerekiyorsa üretiyordu

Bunu toplum kendi yarattığı değerlere saygıyla ölçer oldu ve bunları anma günlerinde, hatırlanacağı şekilde yâd eder oldular.

Bu anmalar bakış açısını daha kalıcı ve süreklileştirdi.

İşte burada toplumların kendine ahlaki değer, kültürel değer, moral değer kabul ettiği şeyler, yapıtlara abidelere karışmamak lazım aksine korumak lazım.

Bu abideler sayesinde insanlığın geçtiği tünelleri ve yaşadıklarını unutmamış oluruz, yarınlara da beraber olunduğunda insanların her şeyi başarabileceğinin hatırlatmasını yapmış olur.

Bundandır denmiş “kırklar dağın düzü teyare çarptı bizi” kırklar dağına karışırsan teyare çarpar, yatır çarpar, toplum kendi değeri için çarpar.

Toplumsal değeri bugünkü insanlar yaratmamış ki bu günkü insanlar tüketsin, geçmişin izini silsin.

Herkes kendi emeğine sahip çıkar ve sahip çıkacağı bir yol bulur, geçmişin izlerine karışırsan onlar bir yerlerden gelip sizi çarpar haberiniz olsun benden demesi.

“Sen saygı gösterirsen saygı görürsün”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Vahap Kaya Arşivi