Diyarbakır'da 80 yaşında örnek bir yaşam; Hüseyin Bulut
Metin Bekiroğlu/YENİGÜN HABER – Yirmili yaşlarına kadar kendi köyünde ve çevre köylerde ırgatlık yaparak geçinen Hüseyin Bulut yeni bir hayat kurmak için Diyarbakır’ın Sur içindeki Fatih Paşa Mahallesine yerleşir.
80 yaşında olan Bulut, yıllarca şehir merkezinde hamallık yaparak geçinirken, 2015 yılındaki hendek-barikat operasyon ve çatışmalarından sonra ailesi ile birlikte yaşadığı evini kaybeder.
O günün olumsuz şartlarında ailesini kiralık bir eve yerleştiren Bulut, tek başına köye döner ve kendi yaşıtlarının birçoğunun elini ayağını çektiği hayattan, ilk günkü heyecanla yeni bir yaşam inşasına başlar.
50 yıl önce terk ettiği köyüne döndü
Bulut, 50 yılın ardında köye yerleşmesinin ardından ilk iş olarak ilerlemiş yaşına ve hastalığına rağmen kendisine topraktan bir ev yapmaya karar verir ve kendi kısıtlı imkanlarıyla tek başına kerpiçten bir ev yapar.
Sonra evin hemen yanında bulunan taşlık ve yamaç olan mera alanında kazma ve kürekle kazıyıp bent ve setler oluşturarak bir meyve bahçesi kurdu.
Bulut, ilerlemiş yaşına yürümekte zorlansa da her gün ağaçlarını sulamaktan vazgeçmiyor. Elektrik ve suyu olmasa da Bulut hayatından memnun.
Kısa süre içinde 7-8 kiralık ev değiştirdik
Hüseyin Bulut, Suriçi’ndeki sokağa çıkma yasakları ve çatışmalar esnasında evinin yıkılması nedeniyle 7-8 defa kiralık ev değiştirdiğini, kiraladığını evlere sığmayınca da arayışlar içine girdiğini düşünürken genç yaşta terk ettiği köyüne geri dönüş kararı verdi.
Kayacık (Hezan) köyüne döndükten sonra ilk iş olarak tek başına kıt imkanlarıyla ve en önemlisi yaşam tecrübelerine güvenerek ahşaptan derme çatma bir ev yaptı.
Ev yaptıktan sonra ise hemen yanında bulunan dik yamaçta fidan dikimine başladı. Dağın yamacını kazma kürekle kazıyarak bentler oluşturan Bulut, çeşitli cins ve çeşitlerde meyve fidanları dikerek etraflarını taşlarla örerek sağlamlaştırdı.
Meyve bahçesine kimi köylüler tepki gösterince karakolluk oldu
Dağın yamacına insanlara bir faydası olsun diye meyve ağaçları diken Hüseyin Bulut, tamamen iyi niyetle yaptığı iş kimi köylülerce yanlış anlaşıldı.
Kimi köylülerin, buranın mera alanı olmasından dolayı, yaptığı işten rahatsız olduklarını belirten Bulut, “Bunun üzerine köyün imamını yanımı vererek birlikte jandarma karakoluna gönderdiler’ diyerek, olanları şöyle anlatıyor:
“Köy imamı ile birlikte Kayacık Jandarma Karakolu’na gittik. Köy imamı Karakol Komutanına benim köyün hemen altında kendi arazim olmamasına rağmen mera alanına fidan diktiğimi söyledi. Ben ise fidanları yamaç ve taşlık olan yere diktiğimi ve herkese faydası olacağını düşündüm deyince karakol komutanı ise fidan dikmenin yasak olmadığını ve serbest olduğumu söyledi. Sonrasında başladığım çalışmaya devam ettim.”
Her gün kovalarla su taşıyarak fidanları sulayıp çöl gibi dağa hayat verdi
Bulut, Kürtçede kulemerk olarak adlandırılan bir çeşit bel fıtığı nedeniyle neredeyse iki kat olmasına rağmen her gün tek başına kovalarla onlarca meyve fidanı ektiği yamacı çıkarak taşıma suyla suluyor.
Yaşlılığına ve hastalığına rağmen bunu neden yaptığını sorunca Bulut, “Bunu severek yapıyorum. Böyle olmazsa tek başıma yaptığım bu işlerin zorlukların üstesinden gelemezdim. Bu beni oldukça mutlu ediyor. Elden ayaktan düşmediğim müddetçe bu fidanlara hayat vermeye çalışacağım. Umarım benden sonra insanlar bu alanı korur ve beni anarlar.” ifadelerini kullanıyor.
İnsanlar geleceği ile değil, geçmişi ile anılır
80 yaşındaki Hüseyin Bulut’un eşi ve çocukları dahil neredeyse tüm ailesi Diyarbakır’da yaşıyor. Hepsini geride bırakarak geldiği köyünde tek başına yaşıyor.
Bulut, konuşmamız boyunca yüzünden eksiltmediği tebessüm ile tek başına yaşamına ilişkin duygularını ise şöyle dile getiriyor:
“Yaklaşık 10 yıldır köye geldim. Önce bu evi yaptım. Tabi tecrübe ve bilgi gerekiyor. Şükür ben az çok bu işten de anlıyorum. Burada kardeşimin çocuğu gelip beni soruyor ama ben kimseye rahatsızlık vermek istemiyorum. Tüm zorluklara rağmen hamurumu kendim yoğurup ekmeğimi kendim saç üzerinde yapıyorum. Bütün temel ihtiyaçlarımı kendim karşılıyorum. Ben köyümü, toprağımı ve doğasını çok seviyorum. O yüzden kendi seçtiğim hayatı severek yaşıyorum. Eğer kendimden sonraki nesillere bir miras bırakabilirsem ne mutlu bana. Çünkü kimse gelecekten bahsedemez ama herkes geçmişimizden bahsedecek”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.