Da Vinci'ye ilham veren mucit: El Cezeri -2

Da Vinci'ye ilham veren mucit: El Cezeri -2
​​​​​​​Diyarbakır Artuklu Sarayı’nda başmühendis olarak 25 yıl boyunca bilimsel çalışmalar yapan ve bunları sadece teoride anlatıp çizerek değil, pratiğe de dökerek icat ettiği mekanik tasarımları o çağda çalıştıran Ebul-İz El Cezerî'nin ne kadar değerli bir bilim insanı olduğu ancak ölümünden 200 yıl kadar sonra batılılar tarafından anlaşıldı.

AHMET SÜNBÜL

Dünyaca tanınan bu Ortaçağ'da yaşamış bilim insanı Ebul-İz El Cezerî, 1153 yılında Cizre'nin Tor

(Dağkapı) mahallesinde doğdu. Batı dünyasında Cazari (Gazari) olarak da bilinen Ebul-İz El Cezerî,

Cizreli olduğu için "Cezerî" ismini almıştır. Asıl ismi İsmail olup babasının adı Rezzaz'dır. Cizre'de yaşarken mekanik bilim üzerine yaptığı çalışmaları göze çarpınca, Artuklu Sarayı'na çağrılır ve fizik, hidrolik, makine mühendisliği çalışmalarına burada devam eder.

Bilim dünyasında robotik ve sibernetik bilimin de kurucularından da sayılan Ebul-İz El Cezerî, zamanına göre çok ileri düzeyde teknoloji içeren ve otomatik olarak çalışan çok sayıda düzenek kurmuştur.

elcezire5.jpgEL-CEZERİ’NİN ESERLERİ

El-Cezerî, uzun yıllar başmühendis olarak çalışmalarını sürdürdüğü Diyarbakır Sur ilçesindeki İç Kale'de, Artuklu Sultanının isteği üzerine Kitab-ül Cami Beyn-el-İlm ve'l Amel el-Nâfi fi Sınaât el Hiyel adlı kitabı kaleme alır.

Bu kitapta, yaptığı icatların çizimleri, resimleri ve yazıları yer alır. Bu kitap içerisinde yer alan tasarımlar, kendisinden önce özellikle İskenderiye mekanik okulunda geliştirilmiş sistemleri çok daha ileriye taşıyan niteliktedir.

‘BENDEN KİTAP YAZMAMI İSTEDİ’

El Cezerî, eserinin giriş bölümünde bu kitabı kaleme alış nedenini şöyle anlatır: "Bir gün onun huzurundaydım ve yapmamı emrettiği şeyi getirmiştim... Ne düşündüğümü sezdi ve... Bana şöyle dedi, 'eşsiz araçlar yapmış, onları gücünle işler duruma getirmişsin. Seni yoran ve kusursuz biçimde inşa ettiğin bu şeyler kaybolup gitmesin. Benim için icat ettiğin bu araçları bir araya toplayan ve her birinden ve resimlerinden seçmeleri kapsayan bir kitap yazmanı istiyorum.' Onun bana sunduğu modeli uyguladım ve önerilerini kabul ettim, zaten boyun eğmekten başka yapacağım bir şey yoktu. Gerekli çalışmayı yapmak üzere gücümü topladım ve bu kitabı kaleme aldım."

elcezire6.jpg

Müslüman bilim adamları arasında tıp denince akla nasıl İbn-i Sina, matematik denince

Harizmi, felsefe denince Farabi akla geliyorsa Sibernetik denince de akla ilk gelen kişi Ebul-İz El

Cezerî'dir. Kökenini eski yunanca "Kübernetes" veya Latince "Gobernare" sözcüğünden alan bu bilim dalına ismini 1948 yılında Norbert Wiener vermiştir. Wiener sibernetiğin; "Tüm organize sistemlerin (canlı veya cansız) makine ve hayvanların haberleşme ve kontrol sistemlerini" incelediğini belirtmektedir. Sibernetik, haberleşme, denge kurma ve ayarlama bilimidir. İnsanlarda ve makinelerde bilgi alışverişi, kontrolü ve denge durumunu inceler.

AVRUPALILARDAN ÖNCE İCAT ETTİ

Bu bilim, zamanla gelişerek bugün hayatımızın vazgeçilmezleri arasına giren bilgisayarların ortaya çıkmasına imkân tanımıştır. Sibernetik ve otomatik sistemlerin başlangıcı konusunda; Fransızlar, Descartes ve Pascal'ı; Almanlar, Leibniz'i, İngilizler, Bacon'ı ileri sürerler. Oysa el-Cezeri, rakiplerinden tam 600 yıl önce sibernetiğin ilkelerini bilim dünyasına sunan ilk kişiydi.

BİLİMİN ÖNCÜSÜYDÜ

Ebul-İz El Cezerî, Ortaçağ'da İslam dünyasında Farabi, Gazali, İbn-i Haldun, İbn Rüşd, İbn-i Sina ve Ebn-i Heysem ile birlikte anılan, ancak bunlardan farklı olarak teoride kalmayın, eserlerini pratiğe döken en önemli bilim insanıdır aynı zamanda Sibernetiğin bilinen tanımı, insanlarda ve makinelerde karşılıklı haberleşme, denge kurma ve yönetme bilimidir. El Cezeri, elektronikteki ayarlama sistemleri ve sibernetikteki denge durumunu başarılı bir şekilde çalışmalarında uyguladığını, yaptığı araçlardan anlaşılmaktadır. Çok çeşitli makineler yapan El Cezerî, farklı farklı denge durumu kurmuştur. Kendi kendine hareket eden anlamına gelen otomatik kelimesi, insan ve diğer canlıların eylemlerini taklit ederek, makinelerin işlevselleştirilmesi için sistemli bir çalışma ve sibernetik tabanlı uygulamalardır. Belli algoritmalar eşliğinde hareket kazanan insan taklitli araçlar robot olarak ifade edilir.

elcezire7.jpg

İLK ROBOT İÇ KALE'DE YAPILDI

El-Cezerî’nin bir robot yaparak Artuklu hükümdarına takdim ettiği ve otomatik olarak çalışan ve kendi kendine bazı hareketler yapan bu aletin, dünya tarihinin ilk robotu olduğu tahmin edilmektedir. İnsanlık bilim tarihinde robot teknolojisinin tam olarak ne zaman başladığı bilinmiyor ve bunun tespiti de henüz yapılmamış. Ancak ilk olarak Yunanlıların robottan söz ettikleri bilim kitaplarında yer alır.

Ancak Ebul-İz El Cezerî'nin, 13. yüzyılda robotları sadece tasvir ederek değil, bunu ileriki bir aşamaya taşıyarak bunların çizimini de yapıp çalıştırmayı başardığı bilinmektedir. Dünyaca ünlü İtalyan heykeltıraş, mimar ve ressam Leonardo da Vinci ise ancak 15. yüzyılda robotik çizimler yapabilmiştir.

ROBOT TEKNOLOJİSİNİN TEMELİNİ ATTI

El-Cezerî’nin kendi orijinal kitaplarındaki çizimlerinde, mekanik ve robotik icatların bulunması, onun batılı bilim insanlarından yüzyıllar önce bunları tasarladığı ve hayata geçirdiği bilinmektedir. Robotikle ilgili bilinen en eski kaydın Tarentumlu Archytas (İ.Ö. 430)’den sonra El-Cezerî'ye ait olduğu ve yaptığı daha gelişmiş otomatik makinelerin bugünkü robot teknolojisinin temelini oluşturduğu söylenebilir. Günümüz robot konseptinin ilk olarak M.Ö. 450’lerde, Yunan matematikçi Taren’in “The Pigeon” adlı mekanik bir kuş tasarladığı mucit olan ElCezerî’nin su saatleri, mutfak aletleri ve su ile çalışan müzikal aletler (otomatlı) tasarladığını ve yaptığını belirtmektedir.

SİBERNETİĞİN BABASI

Sibernetik bilim dalını Norbert Wiener’in kurduğu söylense de, ulusal ve uluslararası bilim literatürü, El-Cezerî’yi neredeyse ittifakla “Sibernetiğin Babası” olarak kabul etmektedir. Yaşadığı dönemde disiplinlerin günümüzdeki gibi birbirinden ayrılmadığı göz önünde tutulmasında yarar vardır. Ayrıca krank milinin de o dönemde su pompalamak için (dereden su temin etmek için) El-Cezerî tarafından kullanıldığı bilinmektedir.

elcezireelcezire8.jpg

İÇ KALE'DE ROBOTLAR KULLANILIYORDU

Özellikle Ortaçağ'da dönemin başkenti olan Diyarbakır’da İçkale Saray’da bugün bile tahayyül edemeyeceğimiz bir teknoloji kullanılıyordu. Sarayda birçok iş ElCezeri’nin yapmış olduğu robotlar aracılığıyla yapılıyordu. Hatta hükümdara abdest alması için su döken bir otomat bile mevcuttu. Hükümdara ve konuklara içecek sunan kadın robotlar, hükümdarı ve konukları eğlendirmek için saz, zil ve tef çalan robotlar, sarayın salonlarında gezen tavus kuşu makineleri, değişik 24 şifre ile açılabilen kilitler, su saatleri, sarayın bahçesindeki havuzda gezinen kayık ve içine su dolan kayığı, bir yandan boşaltırken bir yandan da borusunu öttürerek yardım isteyen kayıkçı robot, otomatik abdest alma makinesi ve buna benzer birçok otomatik aygıt, Diyarbakır’ın ünlü surlarının içinde kullanılıyordu.

Ebul-İz El Cezerî'nin "Su Hilesi" adlı robotunda, belli aralıklarla terazi ucundaki kovalardan birinin dolmasıyla diğerinin boşalması ve böylelikle ardışık zamanlı sıra ile her iki tarafın da eşit aralıklarla suyu almasını sağlıyordu. Bu icat, sanayi devrimi sonrası ileri derece yağ püskürtmeli ağır iş ve seri üretim yapabilecek fabrika makinelerinin belli aralıklarla durmasını ve bir diğer makinenin çalışmasını sağlayan düzeneklerin ana mantığını oluşturdu.

LEONARDO DA VİNCİ, ANCAK 200 YIL SONRA TASARLADI

İlk sibernetikçi olarak kabul edilen El Cezerî, 1205-1206 yıllarında yazdığı kitabında otomatik makine ve sistemleri ile ilgili bilgi verdikten sonra çalışma özelliklerini şemalarla gösterdi. Sadece suyun kaldırma ve basınç gücünü kullanarak tamamen yeni bir teknik ve sistem kurdu, çok yönlü otomatik hareketler elde edebildi. Tasarlamış olduğu otomatların kuş, zurna, davul sesi çıkarmasını da sağladı. Leonardo da Vinci de 15. yüzyılda bir robot tasarladı, ancak bu robotun yapımına hiç başlayamadı. (Sürecek)

Kaynak:AHMET SÜNBÜL

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.