Gelecek ve DEVA'dan tutuklu yakınlarına destek: Yanlarında olmalıyız
Adalet Nöbeti tutan ailelerin yanında olduklarını ve taleplerini desteklediklerini belirten Gelecek Partisi ve DEVA Diyarbakır il başkanları, toplumsal mutabakatla hükümete baskı kurulması gerektiğini ifade etti
Tüm girişim ve çağrılara rağmen tahliye edilmeyen hasta tutukluların özgürlüğü için Diyarbakır'da başlatılan Adalet Nöbeti eylemi 121’nci gününe girdi. Eyleme başladıkları tarihte Diyarbakır Barosu'nda her gün bir araya gelen tutuklu yakınları, bir süredir Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi, Diyarbakır Adliyesi ve Adli Tıp Kurumu binası önünde eylemlerini sürdürüyor. Aileler, diğer günlerde ise taleplerinin karşılık bulması için siyasi partilerin kapısını çalıyor. Ailelerin ziyaret ettiği partilerden Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) ile Gelecek Partisi'nin il başkanları, tutuklu yakınlarının taleplerine dair Mezopotamya Ajans’tan EylemAkdağ’a değerlendirmelerde bulundu.
Ülsen: İnsan hayatı söz konusu
DEVA Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen, hasta tutukluların durumunun ülkenin önemli konularından biri olduğuna dikkat çekti. Önemli ve can yakıcı bir konu olmasına rağmen tutukluların durumunun yeterince kamuoyunun gündeminde olmadığını belirten Ülsen, ülkedeki eşitsizliğe değindi. Ülsen, "Kürtlerin talepleri olduğu zaman sadece Kürtlerin talepleri olduğu için görülmüyor. Hasta tutsak meselesi ne Kürtlerle ne Türklerle ne de başka bir şeye indirgenecek bir mesele. Türkiye’deki bütün insanları ilgilendirecek ve bütün insanların bu hak taleplerinin yanında olması gereken bir mesele. Çünkü burada insan hayatı söz konusu” dedi.
‘Devletin dini, devletin yolu adalettir’
İnsan hayatının söz konusu olduğu durumlarda yaşam hakkının korunması gerektiğini vurgulayan Ülsen, bu durumun ülkede aksi şekilde işlediğini savundu. Ülsen, "İktidarın baskılanmasıyla hasta tutsakların sesi ne yazık ki duyulmuyor. Bir an önce hasta tutsaklarla ilgili gerekli çalışmaların başlatılması lazım. Anayasası’nın temel ilkeleri dahi uygulanırsa hasta tutsakların bugün derhal hiçbir yasal düzenlemeye gerek kalmadan tahliye edilmesi gerekir. Ama Türkiye son 5-6 yıldır hukuk devletinden polis devletine evrildiği için yasalar bile yerine getirilmiyor" şeklinde konuştu. “Devletin dini, devletin yolu, devletin izleyebileceği tek alan adalettir” diyen Ülsen, adalet taleplerinin karşılık bulmamasının çözümsüzlüğün diğer alanlara sirayet etmesine neden olduğunu kaydetti. Ülsen, "Türkiye’de ekonomi, eğitim, sağlık ve diğer pek çok alanda krizler var. Bunun bütün ana sebebi Türkiye’de adaletin tesis edilmemesidir. Hukuku tesis etmediğiniz müddetçe ekonomik krizle ve diğer sorun alanlarıyla baş edemezsiniz" diye kaydetti.
‘Tutuklular serbest bırakılmalı’
Ülsen, hükümetin hukuk ve adalet alanında iyileştirme yapma istediğinde samimi olması durumunda ilk atacağı adımın hasta tutukluları serbest bırakmak olacağını söyledi. Ülsen, "Çünkü orada ciddi bir feryat ve haksızlık var. Her gün bir insanın ölüm haberi geliyor. Şimdi böyle acil bir durum varken başka şeylerle uğraştırmalarını gerektirecek bir durum yok. Onun için hasta tutsaklar bir an önce Meclis’in gündemine gelmeli. Muhalefete de burada ciddi iş düşüyor. Muhalefet iktidarın gündemine takılı kalmadan, buradaki haksızlıkları sürekli olarak dile getirmeli" ifadelerini kullandı.
Tutuklu yakınlarına destek
Hasta tutuklulara ilişkin kamuoyu yaratma çabalarının olduğunu kaydeden Ülsen, hükümette olmadıkları için somut adım atamadıklarını söyledi. Hasta tutuklularla yan yan olma, dayanışma ve seslerini yükseltme konusunda söz verdiklerini aktaran Ülsen, “Ailelerin tek istedikleri de yanlarında yer almamız. Eğer bugün bizim üzerimize düşen onların seslerini yükseltmek, sözlerini çoğaltmaksa biz bu konuda elimizden ne geliyorsa yapmaya çalışacağız. DEVA Partisi olarak annelerimizin yanında yer almaya devam edeceğiz" dedi.
Altaç: Yargı iktidara bağımlı
Gelecek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Aydın Altaç ise yargının adil kararlar alamadığını ve siyasi iktidarın baskısı altında olduğu ileri sürdü. Altaç, siyasi iktidarın yargıyı yönlendirdiğini savunarak, "Yargı her türlü siyasal düşünceden, ideolojiden arınması gerekiyor. Adil ve hakkaniyetli kararlar vermesi gerekiyor. Kişi düşüncesi ya da farklı bağlantılar yargıda etkili olmamalı. Fakat bu süreç Türkiye’de son 4-5 yıl akamete uğramış durumda. Bizim takip ettiğimiz dosyalarda da çok ciddi hak ihlalleri var. Yasal düzenlemelerle bu durum gözden geçirilmeli" diye konuştu. Altaç, kişilerin cezaları bitmeleri halinde özgürlüğüne kavuşması gerektiğini ifade etti. Hasta tutuklular konusunda ciddi hukuksuzlukların yaşandığını ileri süren Altaç, Terörle Mücadele Kanunu'nun da kaldırılması gerektiğini ifade etti. TMK'nin insanları mağdur ettiğine dikkati çeken Altaç, "21’nci asrın neredeyse ilk çeyreğini dolduruyoruz. Kişi eğer ceza alacaksa, ceza kanununda geçerli hüküm neyse ona göre cezalandırılsın. İnfaz yasasında benzer suçlar için ağırlaştırılmış infaz oranında değiştirilmesi gerekiyor. Şahsi ve hukuki anlamdaki düşüncelerim bunu bana söyletiyor” diye belirtti.
‘Sorunlar iktidardan kaynaklı’
Yargıdaki bütün sıkıntıların iktidardan kaynaklı olduğunun altını çizen Altaç, “Çünkü yargıyı bu şekilde baskı altına alanalar kendileri. Onun için yargı rahat hareket edemiyor. Hem yaş itibariyle ileri yaşlarda olan hükümlüler hem de ciddi manada kişisel bakımını yapamayacak hükümlüler var. Hükmü bitmiş ancak cezaevindeki kurullar tarafından olumsuz rapor verildiği için tutukluluk hali devam eden onlarca vatandaşımız var. Bunların hepsi hükümetin yaklaşım tarzından kaynaklı. AKP-MHP ve diğer küçük ortaklarından bir şey bekleme durumunda değiliz. Çünkü onların tavrı belli” şeklinde konuştu.
‘Herkes insiyatif almalı’
Hasta tutukluların sorunlarının çözülmesi için çok ciddi bir toplumsal desteğin olması gerektiğine vurgu yapan Altaç, şunları söyledi: "Toplumsal mutabakatın hükümet üzerinde baskı yapması gerekiyor. Bütün sivil toplum örgütleri ve siyasal partilerin insiyatif alması gerektiği kanaatindeyim. Ailelerin bu haklı ve meşru taleplerini insani açıdan mutlaka desteklememiz gerekiyor. Hukuki anlamda yapılan bütün haksızlıklar ortadayken bizim mesafe koymamız ya da sessiz kalmamız insani bir şey değil. Bu anlamda ben de kendileriyle görüşeceğim. Adliye önündeki eylemlerine gideceğim. Parti olarak olabilecek bütün hak ihlallerinin önünde büyük bir direnç ve set durmaya gayret göstereceğiz."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.