Boşanma, çocuklarda anksiyete ve depresyonu tetikliyor
Boşanma sonrası çocukların, iki ayrı hanenin kurulmasıyla rutinlerinin değiştiğini ve hassas bir döneme girdiklerini kaydeden İKÜ Psikoloji Bölümü akademik kadrosu öğretim üyesi ve İKÜ Adalet ve Suç Psikolojisi Laboratuvarı kurucu Direktörü Doç. Dr. Ayhan Erbay, ebeveynler arası açık iletişimin, her iki evde uyumlu ve tutarlı bir deneyim ortamının önemli olduğunu belirtti. Boşanmadan kalan duygusal kalıntıların ebeveynler arasında gerginlik yaratabileceğine dikkati çeken Doç. Dr. Erbay, boşanma sonrası çatışmaların çocuğun duygusal refahına olumsuz etki edebileceğini belirtti. Ortak ebeveynlikte birleşik cepheyi korumanın önemine değinen Doç. Dr. Erbay, ebeveynlerin çocuklarını gereksiz duygusal çalkantılardan koruması ve güvenlik duygusunu teşvik edebilmesinin önemli olduğunu söyledi.
“BOŞANMA ÇOCUKLARIN EĞİTİM SÜREÇLERİNİ OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİYOR”
Boşanmanın çocukların eğitim süreçleri üzerinde de etkili olabileceğini söyleyen Doç. Dr. Erbay, “Araştırmalara göre boşanan ebeveynlerin çocuklarının ders başarısı, evlilikleri devam eden çiftlerin çocuklarına göre daha hassas olabiliyor. Ebeveynleri boşanmış ailelerin çocuklarının, ebeveynleriyle birlikte yaşayan çocuklara göre, matematik ve fen bilimleri alanında yaklaşık yüzde 20 oranında; sosyal bilimler alanında ise yüzde 12 oranında ders başarılarının daha düşük olduğunu gösteren araştırmalar var. Bununla birlikte yaş da bir konu. 15 yaş ve üstündeki çocukların ebeveynlerinin boşanması 12 yaş ve altındaki çocuklara göre daha fazla akademik zorluk yaratmaktadır çünkü özellikle sosyal etiketleme veya sözel zorbalık yaşı daha büyük olan çocukların okuldan soğumalarına, daha sık devamsızlık yapmalarına ve nihayetinde akademik performanslarında düşüşe neden olmaktadır. Ebeveynler ve eğitimciler arasındaki iş birliği çabaları, bu zorlukları hafifletmek ve akademik başarının devamını sağlamak için yeterli desteği sağlamak açısından çok önemlidir” diye konuştu.
“BOŞANMIŞ ÇİFTLERİN ÇOCUKLARI DAHA FAZLA KAYGI YAŞIYOR”
Boşanmanın yetişkinler kadar çocuklar için de anksiyete ve depresyon gibi riskleri tetiklediğine dikkat çeken Doç. Dr. Erbay, bu konuda 2021 yılında yapılan çalışma sonuçlarını şöyle özetledi:
“Boşanmış çiftlerin çocuklarının evliliğini devam ettiren çiftlerin çocuklarına göre yüzde 31 oranında daha fazla kaygı yaşadığı çalışmalara yansımış. Aynı çalışmada boşanmış çiftlerin çocuklarının evliliğini devam ettiren çiftlerin çocuklarına göre yüzde 20 daha fazla sözel saldırganlık, yüzde 15 daha fazla öfke ve yüzde 10 daha fazla stres yaşadıkları bulunmuştur. Yetişkinlerde ise en göz alıcı sonuç erkek ve kadınların boşanma nedeniyle eşit miktarda kaygı seviyesine sahip olduğu ancak erkeklerin kadınlara göre yüzde 13 oranında daha fazla depresyon puanına sahip olmasıdır. Bu sonucun elde edilmesinde kadınların erkeklere göre daha fazla sosyal destek imkanına sahip olduğunun altı çizilmektedir. Ayrıca, yaşam düzenlemelerindeki değişiklikler, sağlık hizmetlerine erişim ve yaşam tarzı düzenlemeleri fiziksel sağlığı etkileyeceğinden, boşanma sonrası ortamda ruhsal ve fiziksel sağlığın birbiriyle bağlantılı olduğunu kabul etmek ve bütünsel esenlik için stratejiler uygulamak zorunludur.”
“BOŞANMA SÜRECİNDE TERAPÖTİK DESTEK ÖNEMLİ”
Çocukların boşanma karşısındaki dayanıklılığının dikkate değer olduğunu ve doğru destekle bu deneyimden güçlü ve duygusal olarak iyi bir şekilde çıkabileceklerini belirten Doç. Dr. Erbay, bu süreçte terapötik desteğin önemine değinerek şunları söyledi:
“Profesyonel danışmanlık, çocukların duygularını ifade etmeleri, duygularını işlemeleri ve başa çıkma mekanizmaları geliştirmeleri için güvenli bir alan sağlar. Ebeveynler de ortak ebeveynlik becerilerini geliştirmek ve kendi duygusal refahlarını yönetmek için danışmanlıktan faydalanabilir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.