Kayyımlarla ilgili iktidarla HDP’nin görüştüğü iddiası var
İBRAHİM ACAR/YENİGÜN HABER – Saadet Partisi (SP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul milletvekili Mustafa Kaya, ‘Diyarbakır Buluşmaları’ kapsamında Diyarbakır’a geldi.
Kaya, Saadet Partisi İl Başkanı Abdurrahman Ergin ile birlikte Milletvekili-Diyarbakır Buluşmasında sivil toplum kuruluşları (STK) temsilcileri ve basın mensupları ile bir araya geldi. Kaya, kayyım pazarlığı, Madımak katliamı davasında verilen zaman aşımı ve CHP Diyarbakır milletvekili Sezgin Tanrıkulu hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Açıklamalardan satır başları şöyle:
Cumhurbaşkanı Seçimi'nde milletin ortaya bir irade koydu ve herkesin bu iradeye saygı göstermesi gerek. Toplumsal olarak yaşadığımız sıkıntılar ortada. Bizim en büyük sıkıntımız kamplaşma, ayrıştırma, ötekileştirme. Siyasetin dili çözüm üretmeye dönük değil, insanları bulundukları noktalarda tahkim etmeye dönük bir dildir. Bu dil doğru değildir. Bu ülkede asgari müştereklerimiz var. Böyle bir ortamda, ülkemizin birliğini, beraberliğini, hukukunu, kardeşliğini ortaya koymak adına bir çabaya ihtiyaç olduğunu görüyoruz.
MADIMAK KATLİAMINDAKİ ZAMAN AŞIMI
(Madımak Katliamı ile ilgili mahkemenin verdiği zamanaşımı kararına ilişkin): “Acının zaman aşımı olmaz, 30 yılda 300 yılda geçse olmaz. Acıdan ders çıkarmak lazımdır. Madımak olayına bizim o dönemde Belediye başkanı olan Genel başkanımızın adını karıştırıyorlar. Kendisi olayları önlemek için çok çabalamıştır. Neden o dönemin Valisini konuşmuyorlar. Emniyet ve askeri birliklerin sorumluluğu Vali’de anacak, kimse onu konuşmuyor”
AK PARTİ VE HDP ARASINDA KAYYIM PAZARLIĞI
Kaya, kayyım meselesi üzerinden iktidarla HDP arasında görüşme trafiği olduğu iddialarının kulislerde dolaştığını belirterek, şunları söyledi:
“Kayyım meselesi ile ilgili mahkeme kararıyla teyit edilmeyen, kesinleşmeyen hiç bir iddianın yürütmenin konusu olamayacağını ifade etmek istiyoruz. Herhangi bir belediye başkanı ile ilgili hatırlarsanız bizim Ortak Politikalar Mutabakat metnimizde kayyım meselesi ile ilgili şöyle bir değerlendirmemiz var; Bir belediye başkanı hakkında terör iddiasıyla savcılık iddianame düzenlediğinde o belediye başkanını görevden alacak kişi bakan değil Danıştay’dır dedik. Danıştay o iddianameyi ciddi bulursa belediye başkanını bir ay görevden uzaklaştırabilir. Bir ay yetmez ise iki, üç ay süre isteyebilir, en fazla altı sefer görevden uzaklaştırmayı talep edebilir dedik. Altı ayın sonunda mahkeme netleşir ve karar verirse ve terörle bağlantısı kesinleşirse o belediye başkanı görevden alınır mahkeme hakkında verdiği hükümler uygulanır. Yerine gelecek belediye başkanını da meclis belirler. Bizim Saadet Partisi olarak kayyım meselesine bakışımız budur.
İddiaları duyuyoruz, ne kadar doğru bilmiyorum. Kayyım meselesi üzerinden, iktidarla HDP arasında bir görüşme trafiği var mıdır bilmiyorum. Kamuoyuna yansıyan bazı iddialar var, bunlar ne kadar doğrudur bilmiyorum. Önümüzdeki seçimlerde kayyım atanmayacağına dair çeşitli görüşmeler yapıldığı, yol ve yöntem arandığına dair iddialar var. Bunlar ne kadar doğru bilmiyorum.”
TANRIKULU DEĞERLENDİRMESİ: DOĞRU BULMUYORUZ
Tanrıkulu hakkında soruşturma açılmasına neden olan olayla ilgili bir soruyu yanıtlayan Kaya’nın yanıtı şöyle: Yaşanan acı durumların Anayasa Mahkemesi tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından teyit edildiğini zaten biliyoruz. Bir konuyu değerlendirirken kurumların tamamını hedef almak kesinlikle bizi doğru bir noktaya götürmez.
Kurumlar içerisinde yanlış yapanlar vardır ama sanki yapılan yanlışlar komuta kademesinin A’dan Z’ye altına imza atarak yapmış olduğu yanlışlardır şeklindeki bir çıkarım bu sorunu çözmeye dönük değil sorunu kalıcı hale getirmeye dönük bir dildir.
Köşe yazılarındaki belgelerde yapılan açıklamalarda yazılan delillerde şunu gördüm. Yani Anayasa Mahkemesi 2020 yılında oy birliğiyle yaralananların ve ölenlerin yaşam haklarının ihlal edildiği kararını vermiş. Dolayısıyla Türkiye her şeyine rağmen, bütün eksikliklerine rağmen bir hukuk devleti olduğunu, gecikmeli de olsa hukukun bir şekilde işlediğini bize burada bu sonuç gösteriyor.
Kurumları tamamen zedeleyen, kurumları tamamen, işte yanlışın tarafı olarak ifade eden yaklaşımları doğru bulmadığımızı; ama kurumlar içerisinde yanlış yapanlar varsa da aynı biraz önce Anayasa Mahkemesi kararında olduğunu ifade ettiğimiz gibi bunlar için de hukuk devleti kuralları neyi işletmesi gerekiyorsa onun işletmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum.”
“AMEDSPOR DA BİZİM”
Bir spor müsabakasında fair-play söylemlerinin zirve yaptığı, fair-playla ilgili spor kulüplerinin yaklaşım içerisine gerektiğine dönük bu söylemlerin olduğu bir ortamda bir spor müsabakasından nefret üreten anlayışın kabul edilebilir olmadığı buradan net olarak ifade etmem lazım. Amedspor da bizim. Diğer kulüplerimiz de bizim. Amedspor’la da ve diğer kulüplerle de bizim ortak yaşam zorunluluğumuzu bilerek hareket ettirmemiz lazım. Hukuk devleti vurgusunu aynı şekilde cezasızlık maalesef ama muhakkak bunların aşılacağı zamanın geleceğini ifade etmek istiyorum”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.